KİM KİME DUM DUMA, KİMİN ELİ KİMİN CEBİNDE!?

Ne hazindir ki mevcut siyasetin seyr-ü seferi aynen de bu minvalde yol alıyor!.. Her şey “meçhuliyet” içerisinde..  “Kim kime, dum duma”.. Malum, Türkiye seçim sath-ı mailine girmiş durumda.. 2023 Haziranında yapılması planlanan seçime adım adım gidilirken, Siyasi Partiler oy avcılığı noktasında enva-i seçim vaadinde bulunuyorlar!.. Özellikle de Ana muhalefet partisi ve çevresinde, yol yürümeye çalışan partiler.. Neyse, bu mevzua az sonra kapsamlı şekilde, dahil olacağız ve tabi ki siyasal iktidara uyarımız olacak.. Ama önce, Mevlid-i Nebi Haftası etkinliklerine gitmek istiyorum…

***

Önceki gece, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde, Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı ile Uluslararası Hafızlık ve Kur'an-ı Kerim'i Güzel Okuma Yarışmasının Ödül Töreni vardı.. Tören canlı olarak ekranlara geldi.. Uzay Haber ekranlarında, büyük bir titizlikle izledim… Özellikle Başkan Erdoğan’ın konuşmasını..  Törende yaptığı konuşma, gerçekten “yüreklere su serpercesine” inananları İlahi Huzura yöneltti.. İslami değerlere ve Müslümanların yaşamına, Türkiye’nin geldiği aşamaya dair çarpıcı ve heyecan verici konuşmalarından dolayı, buradan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik ediyor, şükranlarımızı arz ediyoruz…

***

Takdire şayandır, Demokratik, Laik, Cumhuriyetin bir Devlet Başkanı olarak, Hz. Peygamber (S.A.V)’in veladeti münasebetiyle, halkla bütünleşmek, hasbıhalde bulunmak..  Bu tavır ve konuşmanın milletimize çok büyük bir ümit verdiğini söyleyebilirim… Hele ki, yıllardan beri, yani cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar Türkiye’nin başına bela olan Batı ve Siyonist emperyalizmin kirli projeleri doğrultusunda, toplumun İslam’dan ve inancından hızla uzaklaştırılma halinin yaşatılmasına rağmen ve bir dizi prangaların atılmasına rağmen, Erdoğan’ın böylesine bir konuşma yapması, Türkiye açısından “Yep yeni bir Türkiye” kapısını aralıyor.. Değişimin müjdesini veriyor. İslam’ın ve iman hareketinin, yeniden şahlandığının bir göstergesiydi, önceki geceki konuşma..

“Demokratik ve hukukun üstünlüğü” paralelinde kurulan ama “Laiklik” libasıyla ülkenin rotasını dinden uzaklaştıran anlayışın hakim kılındığı, tabular inşa ettiği bir Türkiye’nin “kabuklarını kırması”  bin yıllık geçmişine odaklanması, hiç kuşkusuz ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu siyaset ve iman duruşuyla, kamil olmuştur... Bir kez daha tebrik ediyoruz, kutluyoruz ve alkışlıyoruz.

Ve diyoruz ki;

Sayın Cumhurbaşkanımız yürüyün. 

Müslümanların kaybedilen hakkına sahip çıktığınızdan dolayı bu millet sizinledir.

Sizi yalnız bırakmaz.

2023 seçimlerinin muzaffer bir devlet başkanı olarak yeniden seçileceğinize inanıyoruz ve Allah’tan ümit ediyoruz.

***

Azametli Osmanlı İslam Devletini çok değişik plan ve hileli oyunlar dağıtan… Ve Hilafet-i İslamiye’yi de ortadan kaldırarak, İslam dünyasını başsız bırakan CHP’nin kirli anlayışına, bilin ki dün olduğu gibi bugün de ve yarın da; bu millet tez be tez prim vermeyecektir… Sizin rehberliğinizde bu millet her gün biraz daha İslam şiarıyla kendini güçlü görüp bütünleşiyor.. Onun içindir ki gerek içten ve gerekse dışarıdan kurgulanan sinsi ve kirli tuzaklar, nafile kalmaktadır, iman duvarına çarpıyor. Artık onlar, kazdıkları kuyulara düşmektedirler.. Sayın Erdoğan bugün yer yüzünde tüm devletler ve milletler sizi, “İslam Dünyasının lideri” olarak görüyor..

***

Siz, İslam Bayrağını her gittiğiniz yerde “dalgalandırıyorsunuz.. Ki, “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin” başında bulanan Devlet Başkanından beklenen de budur..  Ancak daha alınacak çok yol var.. Ki, sizin tüm bu çabalarınıza, iyi niyetinize ve milletin sizin yanınızda olmasına rağmen, hala da mevcut darbeci, vesayetçi, post moderncilerin anayasasıyla yönetilen bir Türkiye söz konusudur.. Onun için de tez elden bu anayasanın değiştirilmesi gerekir.. Kurtuluş reçetesi de budur.. Aksi takdirde tek parti şeflik ve dipçik döneminin temsilcileri rahat durmazlar.

Geçmişleri olan piyon ve devşirmelerinin plan ve projelerine sahip çıkarak yeni yeni 28 Şubat’ları, 15 Temmuz’ları geri getirmekten vazgeçmezler.

***

Nitekim görüyoruz… Envai türlü kirli bahanelerle yola çıkan bu CHP anlayışı, ne yazık ki mevcut anayasanın gölgesine sığınarak geçmişte yaptıkları gibi yeniden Türkiye’nin başına bela olma niyetindedirler.

Hani atasözü var;  “Su uyur, düşman uyumaz” misali…

Sizin Türkiye insanına böylesine yaklaşım tarzınız onları çok rahatsız ediyor.  Bilesiniz ki, İslam’a yönelik susmanız ise onları şımartır… Malum şımarıklar her an için toplumun başına yeni yeni çorapları, darbecilik, vesayetçilik gibi 28 Şubat’ları, 27 Nisan’ları, 15 Temmuz’ları geri getirmekten kaçınmazlar…

* * *

Son günlerde; Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtü istismarına bakıldığında “bu tehlikeyi” görüyoruz.. Ve gerçekten insanın tüyleri diken diken oluyor.  Bu adam ne kadar gaflet ve dalalet içerisinde olduğunu her gün biraz daha kendini ele vermekle beraber, Türkiye insanını da aptal ve budala olarak görüyor, aldatılmaya müsait olan enayi bir millet olduğunu düşünüyor.  Kültürümüze mal olmuş bir atasözü var; “hiçbir zaman baba ve ecdat düşmanı evlada dost olmamıştır, olamaz da.”

***

Kılıçdaroğlu’nun 3 sene evvel, 5 sene evvel, 10 sene evvel İslam aleyhinde kadının örtünmesine yönelik attığı çığlıklar, hala da milletimizin zihnindedir.  Millet, onları hiçbir zaman unutmamış ve not almıştır.  CHP anlayışı, bu seçim sath-ı mailinde yaptığı kirli bir seçim propagandasıyla milletimizi kandırmaya çalışmaktadır.. Yeniden küfrün ve şirkin tuzağına düşürmeye yönelik bir planın kurgulamasındadır… Aldatmaya yöneliktir.  Hiç kimse bunlara güvenmemekle beraber, halkın zat-ı devletlerinizden beklediği de AK Partinin yeniden kendine gelmesidir.

***

2003’ün ruhuyla milletin huzuruna çıkan partinin çalışkan kadrosu ne yazık ki bugün dağılmış durumda.  Partinin bünyesinde mevcut yaklaşım gösterenlerin birçoğunun da samimi olmadıklarına dair, hatta hala da FETÖ’yle çok yakın işbirliği içinde olan insanların varlığı kaygı verici.. Partide görünmeleri halkı gerçekten tedirgin ediyor ve ümitsizliğe sürüklüyor.  Aynı zamanda “Evet” ve “Hayır” arasında bocalayıp duruyor.

Dünün çulsuzu, bugün çullu olmuş.. Ki bu zevat aynı zamanda ailece FETÖ’yle ortak durumunda olduğunu bilmeyen yok.. Hindistan’daki “Sağır Sultan” dahi biliyor.  Ancak, dokunan yok!.. Ki 15 Temmuz başarısız hain darbe teşebbüsüyle sarsılan parti ve Türkiye, çok masum insanları FETÖ diye damgalayarak işlerinden güçlerinden uzaklaştırılmış, aç sefil perişan bir halle karşı karşıya bırakılmış.  FETÖ’yle uzaktan yakından hiç alakası olmayan masum insanlar bunlar. Zat-ı Devletleriniz de zaman zaman bu tespitlerimize katılarak demişsinizdir ki:

“At izi, it izine karıştı.” Ama tüm bu mağdur, perişan, suçsuz insanların FETÖ’yle damgalanması kesinlikle 28 Şubatçıları sevindirmiştir.  CHP anlayışını kesinlikle sevindirmiştir.  Ulusalcıları sevindirmiştir.  Vesayetçi darbecileri sevindirmiştir.

***

Ama ne yazık ki FETÖ’yle tam ilişki içerisinde olan kişilerin varlığı ve hatta AK Partinin kilit noktalarına gösterdikleri yaklaşımların hala mevcut olması, der demez sorgulatıyor.. Ve milleti derinden düşündürüyor.  Zat-ı devletlerinizden toplumun beklentileri, CHP’nin İslam Peygamberine karşı, Kur’anına karşı, ezanına karşı, şeriatına karşı, kadının başörtüsüne dahi tahammül edip dayanmayan bir anlayışa karşı aldığınız tavır, milletin yeniden kendine çekidüzen verip toparlanıp sizin arkanızda olduğu inkâr edilmez gerçekler arasındadır.

Bu itibarla net olarak halkın zat-ı devletlerinizden beklentileri;

Nasıl ki CHP’nin kirli tuzaklarına karşı İslam’ı savunuyorsanız…

Hatta mevcut kokuşmuş sistemin ciddiyetsizliğine karşı direniş gösteriyorsanız…

Bir o kadar da AK Partinin bünyesinde, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bazı siyasetçilerin ve parti teşkilatlarının mevcut kadrolarına karşı da, direnç göstermenizi bekliyor…

Bunları partiden uzaklaştırıp, yeni bir kadrolaşmayla imanlı, izanlı, vicdanıyla cüzdanı arasında gidip gelmeyen, net konuşan, net inanan, gerek zat-ı âlinize karşı beslediği dostluk ve sevgi bakımından olsun, gerek AK Partiden beklentileri babından olsun; “samimi ve ihlaslı” kişilere ihtiyacınız vardır..

İllaki parti ilçe teşkilatlarından, il teşkilatlarına kadar, MKYK’ya kadar, hatta zat-ı devletlerinize çok yakın görüntü verenlere kadar..

Kamuoyu bunları lütfedip değiştirmenizi bekliyor.  Aksi takdirde “At iziyle it izinin karışmasıyla” halk pusulasını şaşırır…

Ve millet, CHP’nin veya Meral Akşener’in tuzağına düşülebilir.

En derin saygı ve sevgilerimle.