KOZMOPOLİTLEŞEN SİYASET!?

..Ve geldik,  Başı rahmet, ortası mağfiret sonu da, cehennemden kurtuluş olan mübarek Ramazan-ı Şerif’in son gününe.. Bugün, arife günü.. Yarın da, 11 Ay’ın Sultanını uğurlamanın mükafatı olan, Ramazan Bayramı’nı idrak edeceğiz.. Öncelikle tüm değerli okur ve izleyicilerimin, kadim şehrimiz Diyarbekirli hemşehrilerimin ve İslam aleminin, Ramazan bayramını tebrik ediyor, sağlık ve sıhhatler diliyorum..

***

Sohbetimize gelirsek!.. Yazı başlığımızdan da anlaşıldığı gibi, ülkenin hal-i pür melalindeki “olumsuzluklar zincirinin” ana kaynağı, “siyaset dünyasının” yeri ve milli bir kültüre, medeniyete meyil etmeyişidir.. Zıt bir istikametle “kozmopolitleşen” ve değerler noktasında “evrimler” geçiren mevcut siyaset, toplumla entegre olamadığı gibi, güven ve istikrar da sağlayabilmiş değildir…

***

İşte bu hakikatin çığlığını, yıllardır buradan haykırıyorum!.. Yazıyorum, çiziyorum, konuşuyorum, kimi zaman da şifaen de yüz yüze söylüyorum.. Mevcut siyaset ve siyasilerin ortaya koyduğu politika; ülke insanının DNA’sıyla “örtüşmediği” gibi, ürettiği salyalarla şovenizmi ateşliyor.. Ne hazindir ki, buna karşı kendini idame etmesi gereken, milli ve yerli bir şuura sahip olduğunu iddia eden muhafazakar siyaset, sürekli hayal kırıklığı yaratıyor..

***

Seçim öncesi halktan büyük teveccüh görüyor!.. Milletin “milli irade” temsiliyeti noktasında gerek yasama ve gerekse yürütme yetkisini tevdi ettiği siyasi oluşum, maalesef bir süre sonra “güç zehirlenmesiyle” saf değiştiriyor.. Gelen gideni aratır, misali devşirme bir siyasetle, “millete” hasım olmaya başlıyor.. Dost kim, düşman kim, kim partili kim değil havası esiyor.. Girift bir hal..

***

Bakınız, seçim sath-ı mailine girmiş bulunuyoruz.. Doğu ve Güneydoğu illerinde esen seçim rüzgarı, endişe verici!.. Yanlış, afaki, topluma entegre olmayan bir siyaset ve ortaya konulan politikanın sesinin daha bir gür çıkmaya başladığını görüyoruz.. Sağ iken, solun sesi çıkıyor.. Bunun sebeb-i mucibesi dedik ya sağ kulvardaki siyasetin yerelde “omurgalı” bir duruş sergilememesinden kaynaklıdır…

***

Kozmopolitleşen bir iktidarın kendi adamlarını seçemediğinden dolayı, Sol ve HDP yandaşları Güneydoğu illerinde palazlanmaktadır.. Bunu körükleyen de, İktidar partisine “kendi çıkarları” doğrultusunda sızanların söz sahibi olmaları, parti yönetimini “desiselerle” kandırabilme yeteneklerinin karşılık bulmasıdır.. Çünkü bugün Ak Parti iktidarına dair oluşan küskünlüğün sebebi de, bunların varlığına ilişkindir…

***

Ne yazık ki, 20 yıldan buyana iktidarda bulunan AK Parti, ulu orta cereyan eden bu gerçeğe pek samimi ve ihlaslı bir şekilde odaklanabilmiş değil.. Nedeni bilinmezlik içeriyor.. Ya biliyor gözardı ediyor, ya da bilememenin gafleti içerisindedir.. Hazin bir durum.. Ama hala böylesi şahsiyetleri sağına, soluna alıp “dost” olarak telakki edenlerin varlığı, der demez sorgulatıyor…

***

Kimse gocunmasın.? Şunu açıkça ifade etmek istiyorum; mevcut hal HDP’nin değirmenine su taşımaktan öte değildir… Bu devşirme siyasete karşı Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın almış olduğu karar,  şayan-ı takdirdir.. Bu tarihi karar da, Hüda Par’la işbirliğine girerek, ittifak kurmasıdır…

***

Çünkü hep sorgulayıp durduk.. İnanan kesimleri partinin yanına alması gerekirken, neden partiden uzaklaştırıldı.. Bu inançlı kesimler bugün nerede? İşte bu nüansı, ki önemlidir, iyi düşünmek lazım.

***

Bu itibarla gerçekten AK Parti eğer hala da Muhammed Yakut’un yayınladığı videodaki konuştuğu gibi, partinin bünyesine yerleştirilmiş papazların yanında yer alıyorsa vay ki vay haline!… Ki bu papazlar da HDP’nin birer sağ kollarıdır ve partinin içindeki gizli ajanlardır.

Bunu parti yetkilileri hala tanımamış veya tanımak istemiyorlar.

***

Hasılı kelam, biz ne kadar susarsak susalım, konuşan konuşuyor ve tespitler gün yüzüne çıkıyor.  Herkes fikrini açıklıyor ve videolarla kamuoyuyla paylaşıyor.  Dolayısıyla insanların maceraları, kimlikleri ortaya dökülüyor.  Bize göre bu kimlikler de çok doğru tespitlerdir.

İster inandırıcı olsun, ister inandırıcı olmasın, bize göre hakikatin haykırışıdır?..

***

Birilerine “papaz” diyor.  Demek ki aslı, kökeni papazlıktan geliyor.  Ermeni asıllı insanlara papaz diyor.  Bunlar cumhurbaşkanımıza en yakın insanlardır.  Kesinlikle PKK ile FETÖ ile işbirliği içerisinde olan insanlardır. Vaziyet bu iken, halk nasıl itibar eder, güvenir ve oy verir?  Demem o ki, böylesine kozmopolit insanlar, tez elden partiden uzaklaştırmak gerekir.. Ki bunların tek bir oyu da yoktur…

***

Diyarbakır siyasetindeki varlıklarıyla, insanlar onlara “papaz” diye hitap ediyorsa, AK Parti derinden derine sorgulama yapması lazım.. Ki bunu bir kaç kişi, beş on tane insan demiyor.. Binler, onbinler, yüzbinler söylüyor.. Vaziyet bu iken, iktidar partisi kime güvenerek, hala bunları yanında barındırıyor, semizlenmelerine göz yumuyor…

***

Bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum.. Cumhurbaşkanımız buralara gelip propaganda yaparken keşke Devlet Bahçeli’yi beraberinde getirmemiş olsaydı.  Zira o ırkçılık kavmiyetine mensup bir insandır.. Kişiliğine bir diyeceğimiz yok, ancak inanç olarak, düşünce olarak yanlış yoldadır. Çünkü Kavmiyetçilik damarı daha baskındır.  Millet onu istemiyor.

***

Millet Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güveniyor ve onu istiyor.  Yapılacak ilk iş bu bölgede partiye yeni bir ivme ve yeni bir imaj kazandırmak lazım. O da çevresi bol olan aşiretlerin yardımıyla olabilir.  Yoksa sahte ben şeyhim, ben şuyum, buyum diyenlere değil.

Gerçek aşiretlerin oy potansiyeli kimdeyse, inanç bakımından da olsa tutum ve davranışları halkı inandırabilecek olanları seçsinler.

Milletin huzuruna çıkarsınlar.  Temel amaç ve gaye bu olmalıdır.

En derin saygı ve sevgilerimle.