MELEZ VE KOZMOPOLİT SİYASETLERİN GELECEĞİ VAHİMDİR!

Evet, sevgili okurlar.
Bir önceki yazımın başlangıcında belirttiğim bazı konuları bugün burada da yeni versiyonlarıyla, sizinle paylaşmak istiyorum.
Ama o günkü yazı “ZAFER VE HEZİMET” başlığıyla başlamıştı, bugünkü yazımıza ise “MELEZ VE KOZMOPOLİT SİYASETLERİN GELECEĞİ VAHİMDİR!” başlığıyla devam edecek.
“ZAFER VE HEZİMET” başlıklı yazının gerek Söz Gazetesinin internet sayfasında olsun ve gerekse gazeteuzay.com’da olsun, 13500 küsur defa okurlarımız tarafından tıklanmıştır.
Allah’a şükür, az bir rakam değildir.
Bu da gösteriyor ki gün gittikçe okurlarımızın alakası, yayın kuruluşumuza karşı her gün biraz daha artıyor, bu da bizi çok memnun ediyor ve cesaretlendiriyor.
Bilindiği gibi, bugünkü medeni, çağdaş dünya olarak kendini göstermekte olan bir dünya siyaseti; kozmopolit bir siyaset olup “At izi ile it izi birbirine karışmış” kim kimin yanında olduğu çok büyük belirsizlikler içerisindedir.
Melez, kozmopolit bir politikanın orijinal cinsi, kökeni belirsizlik içerisinde olduğu gibi, sağlam dayanağı da yoktur.
Ancak demokrasi adı altında zorbalık vardır, haksız yerde güç kullanması vardır.
Konuşan hak, hukuk, adalet ve kanun değil, güç kullanmadır, zorbalıktır, antidemokratiktir.
Düşünün.
Kâinatın Peygamberi olan Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in varlığına, şahsiyet-i maneviyesine, tarihi nübüvvet ve bi’setine gölge düşürmek maksadıyla, kirli emeller peşinde olan batı dünyası her nedense buna fikir özgürlüğü diyor.
Buna karşı çıkan İslam dünyasına da İslamofobi diyor.
Yani en büyük fitne unsuru yaratan bu yayın kuruluşlarına özgürlük, buna karşı çıkan, hakkını savunmaya geçen İslam anlayışına da terör diyor.
Aslında gerçekten bilimsel olarak, hukuksal olarak, demokratik anlayış çerçevesinde bakıldığında, Efendimizi karikatürize eden anlayış, bir fitne unsuru ve fitne kaynağı olarak bunları görmek ve deşifre etmek gerekirken, tam tersine “At izi ile it izi birbirine karıştırılıp” düşünce özgürlüğü adı veriliyor.
* * *
İşte bakınız, sevgili okurlar.
Bundan önceki yazımda da belirtmiştim;
“Gerçekten aklıselim (sağduyu) sahibi olan herkes, yakın tarihimize göz atarsa; kirlenmemiş sağlam bir beyinle ve salim bir kalple olaylara bakıldığında görülecektir ki, yıllardan beri yaşanmakta olan kanlı siyasi hareketlerin tümü; ABD’nin, İngilizlerin ve tüm batı dünyanın organize ettiği kumpaslı projelerdir”
Yeni Akit Gazetesinin Cumartesi günkü manşetinden verilen haber şöyleydi;
“Avrupa 2013’te kutsala saldırıya vize vermişti;
ŞİDDETE DAVETİYE” başlığıyla çıkan haber, şöyle devam ediyor;
“AK Parti Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır 2013 Nisan’ında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesi olarak, dini değerlere hakaret etmenin, Peygamber karikatürleri yayınlamanın, provokasyonlara zemin hazırlayacağı uyarısında bulunarak, olaylara zemin hazırlanmaması için bu tür fiillerin “nefret suçu” kapsamında değerlendirilmesi talebiyle bir önerge vermişti.
Prof. Dr. Bakır’ın önergesine Avrupalı parlamenterlerin 117’si “Hayır” diyerek, yani Hz. Muhammed (s.a.v)’in karikatürünün yayınlanmasının, dini değerlere hakaret edilmesinin, nefret suçu kapsamında değerlendirilmemesinden yana tavır koydu.
“Evet” diyenlerin sayısı 21’de kalırken, 4 kişi de “Çekimser” oy kullandı.
Meclisin Türk üyelerinin tamamı “Evet” derken, 7 Fransız parlamenter “Hayır”, 1 Fransız ise “Çekimser” kaldı.
Dini değerler, alay konusu olamaz.
Hz. Peygamber (s.a.v)’in karikatürünün yayınlanmasının, özgürlük kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirten Prof. Dr. Bakır, “Bu çarpık mantıktır, önergede dini değerlerin alay konusunun yapılmasının, bu tür karikatürlerin yayınlanması nefret suçu kapsamına alınmalıdır” demişti”
* * *
Evet.
Biz de diyoruz ki;
Dünyanın ve kâinatın yüce Peygamberine (s.a.v) karşı yapılan bu tür iğrençlik, tam manasıyla bir fitne unsurudur.
Fitne kavramı ise yüce kitabımız Kur’anda da geçiyor ki fitne; katilden, cinayetten daha kötüdür ve daha fecidir.
Zira bu fitne unsurları nerede olursa olsun, katliama karşı bir çağrışım durumundadır.
Bu gerçeğe rağmen, Charlie Hebdo’ya iki kardeş tarafından gerçekleştirilen saldırı yüzünden Fransa, Kouchi kardeşleri 90 bin polisle infaz etti.
Bu da korkaklığın ve vicdansızlığın dik alasıdır.
Sen hem bir fitne unsuruna onay ver, hem de dini liderine yapılan saldırıyı kabullenmeyeni de terörist ilan et.
Bize göre buna çağdaş kozmopolit, melez siyaset denir.
Kozmopolit melez siyaset demek; cinsi, kökü, aslı ve astarı belirsiz olan karışımlı politikalardır.
Ne yazık ki günümüzdeki Türkiye’mizde de yıllardan beri yürümekte olan politika aynı yöndedir.
Yıllardan beri Türkiye’de, özellikle bölgemizde sürdürüle gelen terör odaklarının önü bir türlü kesilemiyor.
Çeşitli terör unsurları, her gün biraz daha tam tersine revaçta olup ilerlemektedir.
Sadece AK Parti iktidarını kastetmiyorum.
Gelen giden tüm iktidarlar, muhalefetleriyle beraber aynı politikayı izliyor.
Her zaman “At izi, it izine karışmış”, güçlü daima güçsüze karşı üstünlük sağlamış, kim ne yapmışsa yanına kar kalmış.
Bugünkü iktidarda bulunan AK partiye kadar bu süregelmiş ve aynısı devam etmektedir.
Nitekim dönemin Başbakanı ve bugünkü Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün çabalarına rağmen, bugünkü Başbakan olan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun gecesini gündüzüne katarak çabalarına rağmen, ne yazık ki halkın, kamunun huzuru bir türlü sağlanamıyor.
Bir arpa boyu kadar, huzur ilerlemiyor.
Sağlıklı bir yaşam elde edilemiyor.
Tüm bunlara rağmen, yöremizde, ilimizde ve Türkiye’de yayınlanmakta olan medya grubumuz; tüm olup bitenleri yıllardan beri hiç çekinmeden, korkmadan, deşifre ede gelmektedir.
Kozmopolit, melez politikalara rağmen, “At izini, it izinden ayırmaya” çalışmaktadır.
İktidar partileri bünyesinde bulunan dönme İslamcılardan tut, sahtekâr, rantiyeci feodal yapısına kadar ve bunun gölgesinde yaşamakta olan kirli, hırsız çevrelere kadar, hepsini deşifre etmişiz ve etmeye devam ediyoruz.
Bize gelen gülleleri, kurşun olarak değil, birer gül olarak telakki ediyoruz ve hodri meydan diyoruz.
Misyonumuzdan zerre kadar taviz vermemişiz ve vermemeye de devam edeceğiz.
Ama korkak ve kalleş insanların yaptıklarının yanlarına kar olarak kalacağı da zannedilmesin.
Yürekli, cesur, şerefli, üstün karaktere sahip olan kişiler, hiçbir zaman kalleşlik yoluyla değil, mertçe, erkekçe kendini deşifre eder ve hodri meydan der.
Ne yazık ki bölgemizde, özellikle ilimizde son zamanlarda bazı terör örgütlerinin gölgesine sığınarak, tehdit, şantaj gibi oyunlar peşinde, bazıları da siyasetin bilinen feodalite unsurlarının gölgesine saklanarak, sözde hedeflerine ulaşmak istiyorlar ise de kesinlikle öylesine inanıyoruz ki yaptıkları kirlenme yanlarına kar kalmayacak.
Korksunlar, titresinler, meşru zeminde medya grubumuz onların kirliliklerini deşifre etmeye devam edecektir.
Kamuoyunu aydınlatmak için buna tebliğ görevi diyoruz ve bunlar kamu vicdanını rahatlatmak için bu kirlenmeleri ortadan kaldırıncaya kadar, tertemiz bir toplumun varlığını sağlayıncaya kadar yayınlarımız devam edecektir.
Tüm bunlara rağmen, elbette ki bu kamu görevini yerine getirmemek için kamu vicdanlarına ulaşmak için engel teşkil eden bazı kirli müdahalelerin de varlığı söz konusudur.
Ona karşı pervasızca dev adımlarla ilerliyoruz.
Velev ki istemeseler bile.
En derin saygı ve sevgilerimle.