MİLLİ UZAY PROGRAMI!?

Evet, sevgili okurlar.

Hiç tartışmasız Türkiye “kabuk” değiştiriyor..

Kendini yeniliyor..

Küresel güç olma noktasında değişim ve dönüşüm içerisinde...

Büyüyor..

Gelişiyor..

Güçleniyor...

Kim ne derse desin, Erdoğan’ın liderliğinde, Türkiye bir asırda gerçekleşebilecek “gelişmeleri” 18 yılda sağladı..

Özellikle yatırım alanında; “ortaya konulan istatistiksel veriler” her şeyi bize ifade ediyor...

Ve her geçen gün, daha bir aktifleşiyor..

Nitekim son dönemlerde Sayın Başkan Erdoğan’ın peş peşe verdiği “müjdeler” tartışılmazdır..

Ülkenin ve milletin sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel gelişme noktasındaki, büyümenin “birer” teminatı gibi!..

Her alanda reform diyor..

Hukukta reform..

Ekonomide reform..

Demokraside reform..

Kültürde reform..

Görülen o odur ki, “belalarla, afetlerle” geçirilen 2020 yılının kaybını, tez elden, telafi edeceğiz..

Ve 2021 yılı, Türkiye Toplumu için, yekvücut şekilde “yeniliklerin” yılı olacaktır...

Büyük vaatler var..

Halkı sevindiren, heyecanlandıran, beklentileri cevaplayan “müjdeler” söz konusu...

Nitekim bir önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Milli Uzay Programı Tanıtım Toplantısı'nda, tarihsel “değişime” hep birlikte şahit olduk...

Dün ne derlerdi Hasta Türkiye..

Bugün, artık Türkiye uzayda..

Mekiği var..

Uydusu var..

Ve Astronot gönderecek...

Kendi teknolojisine sahip..

İşte Erdoğan bu değişim ve dönüşümün gururuyla Milli uzay Programının tanıtımını yaparken, “Türkiye adına tarihi bir dönüm noktasına şahitlik etmek üzere burada bulunuyoruz” dedi...

Erdoğan, 18 yıldır Allah'ın kendilerine güzel hizmetler, yatırımlar, atılımlar vesilesiyle milletin huzuruna çıkmayı nasip ettiğini belirterek şöyle dedi;

"Bugün de evlatlarımız adına, geleceğin Türkiye'si adına yine bir büyük projenin heyecanı ile karşınızda bulunuyorum. Yüzyıllar boyunca yeryüzünde adaletin, ahlakın ve barışın öncülüğünü yapan medeniyetimizin gökyüzündeki yolculuğuna kapı aralıyoruz...."

***

Allah razı olsun Başkan Erdoğan’dan..

Gerçekten ülke ve millet olarak Türkiye’yi getirdiği aşama itibariyle; “minnettarız, şükran borçluyuz?”..

Milli bir şahlanışın bayrağını dalgalandırandır, Erdoğan...

***

Sevgili okurlar...

Şunu da ifade etmek isterim.. Gerçekten, Milli Uzay Programının tanıtımını izlerken, bu ülkenin bir vatandaşı olarak, duygulandım...

Gözlerim buğulandı...

Şöyle Türkiye’nin bir asırlık dönemini film gibi gözlerimin önüne getirip, bugünkü halle noktaladım..

Ülke olarak, nerden nereye geldik?

Büyüyen bir Türkiye’yiz artık..

Bu arada, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mustafa Varank’ın da Cumhurbaşkanımızın görüşlerini teyiden projeyi daha kapsamlı anlatmasını da izledim..

Varank, temel hedeflerinden birinin de, uydu üretim şirketi kurmak olduğunu.. Yani bu alanda, “ticari marka oluşturmak” istediklerini söyledi.

İMECE uydusu Türkiye'nin yüksek çözünürlüklü görüntü ihtiyacını karşılayacak...

Bu da, TÜBİTAK Uzay liderliğinde olacak...

Milli bir proje..

TUSAŞ bunun entegrasyonunun bir kısmını üstlendi...

USET de test faaliyetlerini yürütüyor..

Önemli ekipmanlar ve kartların tasarımını da Aselsan üstlendi..

İşte tüm bu süreç, TÜBİTAK UZAY tarafından yürütülüyor, takip ediliyor..

***

Bunları detaylı bir şekilde Varank’tan dinledik.. Ki Türkiye, hatta Dünya kamuoyu büyük bir gıptayla, Türkiye’nin “Milli Uzay Projesine” vakıf oldu..

Dedik ya, elbette tüm bunlar çok sevindirici müjdeler ve gelişmelerdir..

Bize göre Türkiye’de yeni bir gün doğuyor.

Türkiye yeni bir dünya yörüngesine girmiş gibi..

***

Ne diyor Cumhurbaşkanımız...

“18 yıldır Allah'ın kendilerine güzel hizmetler, yatırımlar, atılımlar vesilesiyle milletin huzuruna çıkmayı nasip ettiğini..”

Tabi ki bu söylemler tarihi söylemlerdir.

Erdoğan, Allah’ın nimetlerine karşı dilini hamdu senadan kesmiyor.

Hizmetlerini kesintisiz yapıyor..

Eee, halk da kemal-i intizamla, büyük memnuniyetle takip ediyor ve destekliyor..

Duasını da ondan esirgemiyor..

Hiç kuşkusuz ki, Erdoğan’ın en büyük gücü ve destekçisi de; Milli iradedir..

Onun iman ettiği kudretin gücü inancıyla, milli iradenin temsiliyet hakkı buluştuğu içindir ki, Erdoğan 7 düvele karşı dik duruşuyla tavizsiz mücadele ediyor...

Ne inancından ve ne de Türkiye devletinin varlığından büyüklüğünden, taviz vermeden, dosdoğru ilerliyor...

Emperyalist güçlere karşı her zaman başı dik, alnı açık, büyük bir dehayla, “zaferler” kazanıyor...

Dosta düşmana karşı gereken her şeyi esirgemeden, çekinmeden rahatlıkla söylüyor.

Bir devlet adamının ciddiyetine yakışır vakurla hareket ediyor...

Kimse inkâr edemez...

18 yıldan beri Cenab-ı Allah’ın lütf-u keremiyle, inayetiyle (yardımıyla) devleti bu seviyeye kadar getirebilmiş bir devlet adamıdır Sayın Erdoğan.

Dedik ya, cumhuriyet tarihinden 18 yıl öncesine kadar yapılanların katbekatı, Erdoğan’ın iktidarı döneminde yapıldı...

Sayamadığımız daha nice, “tabuları yıkan” reformlar var..

Nitekim zat-ı devletleri de zaman zaman bunları açıklıyor...

Pandemi nedeniyle, video konferans yoluyla yolların açılışını, fabrikaların açılışını gerçekleştiriyor...

Milli savunma alanındaki, değişim “miladi devrimleri” içeriyor..

Hele ki, askeri üstünlük...

Akdeniz’de Türk Silahlı Kuvvetlerinin askeri gücü...

Suriye’de..

Kuzey Irak’ta...

Azerbaycan’da..

Ve daha nice ülkelerde, Mehmetçiğimiz “barış için, dünya huzuru için” bulunuyor..

İşte böylesi bir liderdir Erdoğan..

Türkiye insanı, ona teşekkürlerini esirgemediği gibi tüm gerçeğiyle yanında olduğunu da ifade ediyor..

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanımızın tüm bu güzelliklerine rağmen, üst seviyede yürümelerine rağmen, iş iç siyasete gelince ne yazık ki, “Erdoğan’ı ve Hükümeti” yerme adına, sinsi plan ve organizasyonlar söz konusu...

Ağacın içerisindeki kurtlar misali..

Bölgeler arasında çok büyük farkların arz-ı söz konusu..

Devletin birçok kurum ve kuruluşlarındaki bürokratik engellerin oldukça yaşanılır olması, ne bu hal dedirtiyor?

İstihdam yaratan iş çevreleri, devletin önemli bazı kurum ve kuruluşlarından alacaklarını alamıyor...

“Benim ben” diyen büyük, istihdamları gerçekleştiren nice iş çevreleri, devletten alacaklarını alamadıklarından dolayı, “iflas bayrağı” çekmek zorunda kalır hale geldi?

Çünkü günü gelip çek ve senetlerini ödeyemeyecek bir hal yaşamaktadır...

İçte ekonomiksel sıkıntılar yumağı vahim bir derece birikmiş durumda...

Ki hiç kimse bunları inkâr edemez.

Bir örnek vermek istiyorum..

Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mustafa Varank’ın Bakanlığı altında faaliyet gösteren bazı önemli OSB’ler denir ya, evlere şenlik..

Buralarda çok büyük yolsuzluk ve usulsüzlükler yaşanmaktadır...

Devlet teşviki ne yazık ki, sadece OSB’lerin beceriksiz, iş bilmez, rant düşkünü bazı müteşebbislere peşkeş ediliyor...

 Özellikle yatırımcıya “bedelsiz” olarak arsa vermesi gerekirken, “büyük bir bedel” karşılığında arsanın tahsis edilmesi ve tahsisten sonra da tapuların verilmeyişi, kabul edilir değil...

Nitekim tahsis yapılıyor, sözleşme yapılıyor, imzalar atılıyor, ama tapular verilmiyor.

İstihdamlar yapıldığı halde, hatta tahsis edilip de tapusunu alamayan önemli bazı iş çevrelerinin istihdamlarını adeta kösteklemek için bıktırıcı haller yaşatılıyor..

Gaye, rantlar temini...

Köylünün el konulan arazileri...

Ne istimlak ediliyor, ne de herhangi bir ödeme yapılıyor..

Sömür de sömür..

Vatandaşın üzerine “demoklesin kılıcı” gibi tehdit, şantaj, polisiye veya jandarma faaliyetleriyle susturmaya çalışılması..

Ne yazık ki, ilgili ve yetkililer görmezden geldiği gibi, Bakanlık da, ketum kalmakta?

Bu usulsüzlüklere, bu yolsuzluklara, bu yasadışı antidemokratik ceberuti hallere, adeta nitelikli dolandırıcılıklara Sayın Bakanımız Mustafa Varank ne diyecek?

***

Cumhurbaşkanımızın tüm amaç ve direktifleri doğrultusunda, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da istihdam gerçekleştirilmesi yönünde verdiği emir ve direktifler inkâr edilmemekle beraber, vatandaş ve özellikle iş çevreleri karşılığını bulamayarak adeta hayal kırıklığına uğruyorlar...

Hele hele TOKİ’de çalışan önemli bazı dev firmaların iş yaptıkları halde gününde para almamaları da ayrı bir dram...

Başta bankalar dahil olmak üzere piyasaya karşı zamanında borçlarını ödeyemedikleri için, çeklerinin protestoyla karşı karşıya kaldığı için çok büyük sorunlar yaşamaktadır.

Bir de bölgede ve bu coğrafyada PKK veya HDP tandanslı, kendini AK Partili olarak gösterip gizli AKP’lilerin yaptıkları gayriahlâkî işlerin kamuoyu nezdinde AK Partinin defterine tescil edilmesine kim ne diyor?

Çünkü bu hal, ana muhalefet partisi CHP’nin ve liderinin değirmenine su taşıyor?

Bu tür sorularla karşı karşıya kalan vatandaşların beklentilerini gidermek için somut bir cevap beklenmekte olduğunu burada kamu vicdanı adına kaleme aldık.

Milletin ve cumhurun partisi olarak bilinen AK Partinin böyle antidemokratik yanlış badirelerden dönmesi için dostça uyarı babında dile getiriyoruz..

Dost acı söyler kabilinden, bu gerçeklere AK Parti mercek tutmalıdır...

Ne diyoruz, bölgedeki OSB’lere “ivedilikle neşter” vurulması lazım..

Çünkü, istihdam yaratma adına değil, istihdamı sabote etme adına faaliyet gösteriliyor..

En derin saygı ve sevgilerimle.