O AZİZ’DİR, ZÜNTİKAM’DIR!

Evet, sevgili okurlar.

Haçlı ve Siyon emperyalizminin işbirliği yaparak, İslam dünyası üzerine oynadıkları oyun, üstlendikleri rol gerçekten çok düşündürücüdür…

Tarihidir…

Pek tabi ki, kindir, adavettir ve insani rezalettir.

İşte bu kirli ittifakın varlığı, gerçekten İslam dünyasının içine sokulmuş bir Deccalizm fitnesidir.

Bu fitne unsurlarının varlığı, ne yazık ki İslam Dünyası'nda milliyetçilik adına millet düşmanlığı, unsuriyet adına unsur düşmanlığı, kavmiyetçilik ve mezhepçilik adına kavmiyet ve mezhep düşmanlığı üretmektedir…

Oluşturan, geliştiren haçlılar her gün biraz daha dev adımlarla, "gayelerine" doğru ilerliyorlar.

Düşünün İslam bayraktarlığını yapan Osmanlıyı içten yıkarak yeryüzünden sildirmeyi başaran o günkü haçlı anlayış, çağdaşlık ve modernlilik adına Fransa’da okuyan Namık Kemal’ler, Ziya Gökalp’ler, Ali Suavi’ler ve daha kimler "rol" üstlenmedi ki?

Bunlar, sözüm ona çağdaş medenileşme adı altında Fransa’da okumuş gelmişlerdi…

Türkiye’yi modernleştirme adı altında jön Türkler adıyla yola çıkan gafil bir kesim, I. Dünya Savaşından sonra İngilizler İstanbul’a davet edilmiş ve ondan sonra Türkiye’siz bir İslam dünyası meydana getirebilmişler.

Gaflet ve dalalet içerisindeki batılılaşma hayranlığı, böylesi ağır faturalar millete ve ülkeye ödettirilmiş olundu.

Tıpkı bugün Suriye’deki aşağılık maymun Esed’in varlığı gibi…

Bu acımasız, haydudun ondan daha haydut olan babası Hafız Esed, hava generaliyken darbe yaparak Suriye’yi ele geçirdikten sonra, Suriye’yi inim inim inletebilmiştir.

O kahrolup geberen Dürzi, Nusayri keferenin arkasında bıraktığı yavru, babasından daha fazla havlıyor.

Havladıkça, "kan" döküp havlamasını sürdürüyor.

Azgınlaştıkça azgınlaşıyor, hırçınlaştıkça hırçınlaşıyor.

Kimler tarafından besleniyor ve güç kaynağı nerden geliyor, hepsi ulu orta yerde, açıktır.

Dünya bunu biliyor.

Fransa’da eğitimini görmüş böyle bir megalomanyak, insan kılığında görünüyorsa da yine yüce Kur’anın tabiriyle diyoruz, aşağılık bir maymundur, insan değildir.

Ama ondan daha maymun, onu arkadan kendi milletine saldırtan Rusya maymunudur, ABD’nin maymunlarıdır, Fransa’nın, İngiltere’nin maymunlarıdır…

Ki bunlar her ne kadar fiziksel olarak domuzlaşmamış ise de karakteristik olarak insanlıkla uzaktan yakından alakası olmayan maymun ve domuzlaşma karakterina sahiptirler…

Bakınız, altı yıldan buyana, 500 bine yakın Suriyeli öldürüldü…

Bunun iki üç mislisi de yaralanıp sakat kaldı..

Yine binlercesi, Akdeniz sularında, cansız bedenleri kıyılara vurdu.

Bunların da iki üç mislisi memleketlerini terk edip Türkiye’ye ve diğer dünya devletlerine sığındı…

Biçare insanların ahı elbette ki bir gün, tutucak?

Kendi milletine çektirdiği bu ah u eninler arşı alaya yükseliyor…

Bu sesler ve figanlar, hiç kuşkusuz ki birgün olacak Allah’ın gayretine dokunacaktır.

Böyle muhteris, kan emici, aşağılık maymun bugün, kimyasal silah kullanıyor ve körpe damağlı çocukları öldürebiliyor.

Ardından analar, babalar, bacılar vs. bunca insan bir çırpıda katledilebiliyor.

Bize göre bu yetmiyormuş gibi, hala da sözüm ona medeni dünya, BM topluluğu bu kirli maymunu bir türlü geri plana çekemiyor.

Bilakis tüm bu olup bitenleri görmezlikten gelerek, hiç olmamış bir şey gibi rahatça hareket edebiliyor.

Onun ana babası ve besleyici kaynakları yalnızca Rusya değildir.

Rusya’nın varlığı kadar, Amerika’nın da varlığı söz konusudur.

Hani Avrupa’nın insan temel hak ve özgürlükleri altında insanların susması gerekiyor ve yapılan şeylerin de gösterilmemesi gerekiyor demek ki(!)

Tüm bunlara rağmen sözüm ona medeni dünya büyük bir suskunluk içerisinde.

Ancak alışılagelmiş olduğu gibi sahte maymunculuk oynuyor, alırım, yaparım, kırarım, kırdırırım gibi sloganlar atan liderlerin ciddiyetle alakası yok.

Bunların ciddiyetle zerre kadar bir alakası olmuş olsaydı, bugün Esed ve ekibi orada olmayacaktı?

Benim şahsen en çok dikkatimi çeken şey;

ABD lideri Donald Trump’ın Don Kişot gibi kendine poz verip de bu çekilmez, Esed’in yaptığı yanına kalmaz gibi kirli ve sahte pozlarla tehdit savururcasına vermiş olduğu görüntü bize göre sahtedir, yalandır ve oyundur.

Bizim İslam dünyası olarak inanan bir toplum olarak önderimiz Kur’an-ı Kerim’dir.

Kur’an-ı Kerim diyor ki;

Bu haçlılar size düşmandır, onların sözüne güvenmeyin ve onlara tepki gösterin.

Tüm bunlara rağmen biz ise tam tersine onları dost ediniyoruz, ahbap ediniyoruz ve onların karakterlerinde çocuklarımızı yetiştiriyoruz.

“Yazıklar olsun!” demezler mi?

Bize göre bir toplumun yıkılışının sebebi, geçmişe yönelik düşmanlarını tanımaması veya tanımazlıktan gelmesidir.

Bu batı hayranlığı ne yazık ki bu ülkeyi bu hale düşürmüştür.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dün Balıkesir’de toplu açılış törenindeki konuşmasının bir bölümünde elbette ki bu aşağılık Esed’in varlığından bahsetti.

Bakınız, Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu;

“Suriye, İdlib... Kimyasal silahlarla oradaki 150'ye yakın insanı öldürdüler.

Katil Esed.

O yavruları gördünüz değil mi?

Bir babanın o kucağındaki ikiz yavruları gördünüz değil mi?

Ne diyordu o baba?

'Yavrularım sizi Allah'ın evine gönderiyorum.'

Kendi eliyle kabre o yavruları gömüyor.

Anneleri de şehit olmuş.

İnşallah azizü’n züntikam olan Allah bunların intikamını alacaktır, hiç şüphem yok.

Biz de üzerimize düşeni yapacağız.

Biz hesap gününe inanıyoruz.

Hesap gününün sahibi Allah'tır.

Her akşam yastığa başımızı koyduğumuzda 'bugün millet için ne yaptık, Hak için ne yaptık' diye kendimizi sigaya çekiyoruz.

Eğer verecek cevabımız varsa gözlerimizi kapatıyor, istirahatle uyuyoruz.

Buna verecek cevap bulamazsak işte o zaman sabah olmuyor."

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı cumalar…