SEKÜLARİZM+KEMALİZM = TERÖRİZM’DİR!(II)
Evet, sevgili okurlar.
Malumunuz üzere üç gün evvel Suudi Arabistan’ın Mekke-i
Mükerreme şehrinde bulunan Mescid-ül Haram’da büyük bir afet sonucunda devrilen
kuleli inşaat vinci, 108 Hacı adayının vefatına, 200'den fazla kişinin de
yaralanmasına yol açtı.
Mescid-ül Haram’da vefat eden insanlarımız, inşallah
şahadet mertebesine ulaşmış birer şehitler hükmündedir, diye ümit ediyoruz ve
Allah rahmet eylesin diyoruz.
Yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
Dünkü sohbetimizin sonunda bu büyük afet olayını bugün
daha detaylı biçimde ele alacağımızı sizlere aktarmıştık.
Dolayısıyla bugün sizinle afet gerçeğini paylaşmak
istiyoruz.
***
Evet, Mescid-ül Haram’ın içinde bulunan Kabetullah
yeryüzünde ilk olarak Mekke şehrinde bina edilmiştir.
Allah’ın mübarek evidir.
Kutsaldır.
Ve âlemlere bir hidayet kaynağı olduğu da, Kur’an-ı
Kerim’in “Ali İmran” Suresinin 96. Ayetiyle bildirilmektedir.
Bu Kâbe-i Muazzama’nın dört bin sene evvel Hz. İbrahim
tarafından yeryüzünde ilk olarak bina edilen Beytullahtır.
Ve Allah, aynı surenin 97. Ayetinde şöyle buyuruyor;
“Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim
girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın
insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa),
şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey
O’na muhtaçtır)”
Bu ayet gibi, Kur’anın değişik surelerinde Kâbetullah
hakkında birçok ayet vardır.
Ki bu ayetlerin tümünü bugün bu köşeye alıp yerleştirmek
mümkün değildir, çünkü çok geniş ve detaylıdır.
Ancak şunu özetle söyleyelim ki;
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, ilk olarak yeryüzünde
Mekke-i Mükerreme’de bina edilmiş bir evdir ve âlemlere hidayet kaynağıdır.
97. ayette de belirtildiği gibi güvenilir bir yerdir ve
oraya giden emniyet ve güven içerisinde yaşar.
Allah’ın müjdeleyici hükmü, elbette ki büyük bir teselli
kaynağıdır.
Ama görünen odur ki artık insanların zulmünden,
insanların kötülüklerinden, insanların içinde beytullahın bulunduğu Mescid-ül
Haram’a gitme şekli bile gerçek manada "hacın ruhunu taşıyor" gibi
görünmüyor.
İstismar, ticaret, para kazanmak için yeryüzünden insanları
oraya davet etme manasını taşımaktadır ki bu da o kutsal beytullahın etrafında
yükselen beş yıldızlı, yedi yıldızlı oteller, nerede ise Allah’ın kutsal evini
gölgede bırakmış durumda.
İnsanları kandırıp da ticaret maksadıyla hac kafilesinden
büyük miktarda para alıp, haclarını da eksik yapma, hacın ana kural ve
kaidelerini çiğneme gibi yanlışlıklar elbette ki insanları bu tür badirelere
sürüklemektedir.
***
Ama tüm bunlara rağmen, bakınız sevgili okurlar.
Allahû Teâlâ, Suudi Arabistan hükümetini ve İslam
dünyasını uyarırcasına, o kutsal ve güvenilir mekânı semavi afetlerden
kurtarmıyor olmaları, bize göre bir ders-i ibret almak lazım.
Zira Tevbe Suresinin 18, 19 ve 20. Ayeti bizi aynen şöyle
uyarıyor.
18- “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret
gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından
korkmayan kimseler imar eder. İşte onlar doğru yolu bulanlardan olmaları
umulur.
19- “Siz hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ın bakım
ve onarımını, Allah’a ve âhiret gününe iman edip Allah yolunda cihad eden
kimse(lerin amelleri) gibi mi tuttunuz? Bunlar Allah katında eşit olmazlar.
Allah, zâlim topluluğu doğru yola erdirmez”
20- “İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla,
canlarıyla cihad eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte
onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir”
* * *
Bakınız, sevgili okurlar.
Eski cahiliye dönemindeki Kâbe duvarlarına asılan Arap
ırkçılığına dayalı cahiliye şiirleri ile hacılara bol miktarda zemzem suyu
dağıtmakla veya Mescid-ül Haram’ı onarmakla zannetmeyin ki İslamiyet budur.
İslamiyet odur ki hem Mescid-ül Haram’ın onarımı
yapılsın, hem de Allah ve kıyamet gününe inanıp, Allah yolunda cihat eden
insanlar gibi olsun.
Demek anlaşılan budur ki Allah yolunda cihat, her şeyden
üstündür ki cihadı terk edip, büyük meblağlarla hacca gitmek ve lüks otellerde
yatmak, kırıcı hareketlerdir.
Oraya gidip hac yaparken, hacın temel kural ve
kaidelerini yerine getirip yaşanması gerekir.
Rastgele “Ben de Müslüman’ım Hacca gidiyorum” demekle;
" o kutsal görev" ifa edilmiş olunmaz.
En derin saygı ve sevgilerimle.