TARİH ÖNÜNDE ESKİ TÜRKİYE VE YENİ TÜRKİYE! (III)
Evet, sevgili okurlar.
Başbakan Binali Yıldırım AK Parti grup toplantısında çok
net konuştu.
Kesin ümit verdi.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu için özel umutları
konuştu, yatırımları açıkladı, Türkiye’nin geleceğine vurgular yaptı..
Dedi ki;
“Doğu ve Güneydoğu Anadolu coğrafyasında bugüne kadar
mağduriyetle karşılaşan milleti artık o sıkıntılardan kurtaracağız, sahil-i
selamete kavuşturacağız…"
Kesin bir dille de "terörü yok edeceğiz" dedi…
Ve terörün yardımcılığına koşan belediyelere de vurgu
yaparak, ister uyarı mahiyetinde olsun, ister doğrudan doğruya olsun, uyardı..
Kendilerine çağrıda bulunarak, “kendinize çekidüzen
verin” dedi.
“Terörü kendine arka bahçe olarak gören, devlet
bütçesinden yatırım için verilen parayı terör odaklarına harcayan belediye
başkanları hedefimizdedir” diye konuşan Sayın Yıldırım, gerçekten tüm Türkiye
kamuoyunu özellikle bölge insanımızı umutlandırmıştır..
Sözünden de zerre kadar caymayacağını ve Allah’tan başka
hiçbir gücün hedeflerinden kimsenin şaşırtamayacağını söyledi.
Konuşmasının hulasası ve ana hedefi şuydu;
“Yapacak birkaç iş kaldı. Teröre mali destek veren
belediyelerin hesabını görmek.
Devletten parayı alacaksınız…
Yol, park, kanalizasyon yapmak için, bu kaynakları
çeşitli yollarla terör örgütüne aktaracaksınız. Yemezler!..
En kısa sürede verdiği kaynakları millet için kullanmayan
bu yerel yöneticilerden bunun hesabını soracağız…
Burunlarından fitil fitil getireceğiz..
Bu konuda düzenleme de Meclis'e gelecek.
Yağma yok!…
Siz dağa lojistik destek yapacaksınız.
Ondan sonra da demokrasi diyeceksiniz, yurt dışında
Türkiye'yi şikayet edeceksiniz.
Gelin diyin ki, 'Biz hata ettik, pişman olduk, siz
doğrusunu yaptınız' diyin milletimize dönün.
Marifet doğunun, güneydoğunun hizmetlerini engellemek
değildir; vatandaşın önündeki engelleri kaldırmaktır, çukur, hendek kazmak
değildir”
* * *
Zaman zaman sert çıkışlarıyla bilinen Sayın Başbakan,
bugüne kadar siyasi hayatındaki yatırım sürecinde dahi, radikal, baş döndürücü
yatırımlar yapmıştır, sözünde durmuştur.
İnanıyoruz ki bu belediyelere yönelik yapmış olduğu
radikal konuşma ve sert çıkış, çok kısa bir zamanda sonuç verir…
Bu yöredeki belediyelere de bir çekidüzen verdirir.
Devletin bütçesini çal çur ettikleri gibi, kendilerinden
olmayan insanları, esnafları, işadamlarını tümüyle hedef olarak görmektedirler.
Onları mağdur etme çabasına girdikleri gibi, mağdur da
etmişlerdir..
Hatta günü gelmiş dolaylı yollardan dahi para almışlar.
Alınan parayı da meşrulaştırmak kaydıyla nemalanmışlar ve
o para Kandil’e gitmiştir.
Devlet bunu biliyor.
Ama ne yapalım?
Hiçbir Belediye Başkanı’na ufak bir soruşturma ve
araştırma dahi söz konusu olmamıştır.
* * *
Yıllardan beri ülkemizin, özellikle yöremizin başına
demoklesin kılıcı gibi tehdit aracı olarak kullanılan terörün, geçmişin, yalan
söylemeyen tarihin gerçek yüzüyle yola çıkarak artık bu ülkede yok edileceğine
dair söz veren Başbakan, inanın ki niyeti çok sadedir…
İnancından gelen bu heyecanı inanın ki yaşatmaya çalışan
bir Başbakan olarak görüyoruz ve inanıyoruz.
Cahiliye devrindeki yapılan mezalim kalıntıları bugün ne
yazık ki Türkiye’de ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da uygulanılmasını
isteyen bazı kendini bilmeyen siyasi madrabazlar vardır.
Bu madrabazların oynadıkları rol, ümit ediyoruz ki hep
boşa çıkacaktır.
Ortaçağ Arap cahiliye döneminin toplumsal olarak getirmiş
olduğu bazı nizam ve sistemler veya meşruiyet verilmek istenen batıl ve sapık
ideolojilerin hiçbir zaman bu başarıya ulaşamayacakları inancındayız.
Zira kâinatı yaratan yüce kudret Allah’tır.
Allah ne diyorsa öyle olacaktır.
Aksi takdirde herhangi bir şeyin var olabileceğine
inanmıyoruz.
Tüm bunlara rağmen insanları batıla karşı uyarmıştır,
mücadele vermeye davet etmiştir…
Toplum kendine bir çekidüzen vermeyip de batılla
mücadeleyi tanımayıp kendini pısırıklaştırmışsa, sille-i huda olarak Allah’ın
dehşet tokadından da kendini kurtaramamıştır.
Tarih boyu bu gerçeğe olaylar şahittir.
Ne idüğü belirsiz anlayışlar ne yazık ki kirli
ideolojiler himayesinde gününü gün eden bazı siyasi kimlikler, "dost
görünüp de memlekete karşı düşmanlık ve kin besleyen kişilerdir."
Evet, tarih boyunca Allah’ın kelamı olarak bilinen yüce
Kur’an her şeye ayar vermiştir.
Ölçmüştür, mukayesesini yapmıştır ve bu mukayeseyi ona
inanan İslam ümmetinin eline vermiştir.
O ümmeti şöyle müjdelemiştir;
“Siz kötülükleri aranızdan sıyırıp atarsanız, maruf ve
güzel olan şeyleri de aranızda yaşatırsanız, Allah’ın sözü ve miadı vardır. Siz
illa ki kurtuluşu bulacaksınız ve hedefinize ulaşacaksınız”
Yahudi veya Hıristiyanlık emperyalizmi veyahut onların
paralelinde çalışan bazı uşak ideolojiler ne yazık ki teröre imkan vermişler.
Ama bu da Allah’ın değişmez bir kanunudur.
Yahudiler yaşamlarını tarih boyunca zillet ve meskenetle
geçirmişler.
Gerçekten Başbakanın dediği gibi Türkiye’nin içinde
radikal bir mücadele verilirse, halkın dikkatinden kaçmaz ve tüm halk
inanıyoruz ki o mücadeleye katılacaktır.
Zaten zaman zaman sandıklardan çıkan oy potansiyeli de
bunu işaret ediyor, vurguluyor.
En derin saygı ve sevgilerimle.