TERÖRÜN İKİYÜZLÜLÜĞÜ VE ÇEŞİTLERİ!?
Evet, sevgili okurlar.
Dün ve önceki günkü sohbetimize başlık olarak
kullandığımız ifade ‘’TÜRKİYE’DE TERÖR GERÇEĞİ’’ ifadesiydi.
Bugün ise başlığımızı değiştirip ‘’TERÖRÜN İKİYÜZLÜLÜĞÜ
VE ÇEŞİTLERİ’’ ifadesini kullanmak istedik.
Zira görünen odur ki; hani demişler ya ‘’BU HAMUR DAHA
ÇOK SU ÇEKER’’ örneği ile yola çıkarsak, bugünkü yani çağımızdaki batı
dünyasının ikiyüzlülüğü, sömürgeciliği, inatla İslam ülkelerine karşı
besledikleri düşmanlık gibi davranışlar başlı başına teröre çağrı yapmanın bir
kanıtıdır.
Ve bilinen bir gerçektir.
Nitekim, batı dünyası ne yaparsa yapsın, o bildiğini
okur. Türkiye ve İslam dünyasına karşı, zaman zaman kendine makyajlı bir dost
görüntüsünü veriyorlarsa da hiçte samimi değillerdir.
Türkiye’deki oluşa gelen terör olaylarına karşı şekli
olarak kınama gibi ifadeleri kullanıyor ise de kesinlikle ciddi değillerdir, bu
ifadeler şeklidir ve kandırmacadır.
Bu nedenledir ki;
Yüce kitabımız Kuran-ı Kerimin ‘’TEVBE’’ suresinin 7. ve
8. ayetlerinde açık ve net olarak bize bildirmektedir.
‘’TEVBE’’ suresinin 7. ayeti celilesi bize mealen şöyle
buyuruyor;
‘’ALLAH VE RESULÜ’NÜN NEZDİNDE MÜŞRİKLERİN HANGİ SÖZÜNE
VE TAAHHÜDÜNE GÜVENİLİR.’’
Yani müşrik, gavurca kaldığı müddetçe onun hiçbir zaman
sözüne, taahhüdüne, her hangi bir anlaşmasına güvenilmez.
Bu ilahi bir mesajdır.. Hükümdür.
Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim vurgulaya vurgulaya bize
hatırlatmaktadır.
8. ayet ise..
‘’MÜMİNLER İÇİN ACIMA DUYGULARINI HİÇ DÜŞÜNMEZLER VE
BESLEMEZLER..’’
Şu halde bu yüce kitap olan Kuran-ı Kerim 1400 sene önce
bize bu mesajı vermişse bu mesaj kıyamete kadar geçerlidir.
Gerçi, gerek İslam dünyası olsun ve gerek Türkiye olsun
bugüne kadar gelen giden devleti yöneten devlet büyüklerinin hiç birisi bu
meyanda tavır almamışlar.
Ve bunu akıllarının kenarından bile geçirmemişlerdir.
İlla ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hariç.
Zira Sayın Erdoğan, İslam dünyası ile küfür dünyası
arasındaki tarihi olumsuzlukları çok iyi okuduğu için, bu hususta bu olayların
dersini de çok iyi anlatıyor.
Ve anlattıkları da bire bir doğrudur ve gelecek olan tüm
olaylarla uyuşmaktadır.
Ama ne yazık ki Türkiye’deki siyaset apayrı mecralarda
yürüyor…
Siyaset olmaktan kendini çıkarıyor, çok yüzlülük taşıyan
politikaya dönüşüyor…
Böylece gerek Sayın Erdoğan olsun, gerek Başbakan Ahmet
Davutoğlu olsun, tüm bu iyi niyetlerine rağmen omuzlarında taşıdığı devlet
adamlığı gibi büyük bir emanetin sorumluluğu var isede; ama ne yazık ki Ak
Parti’nin etrafındaki bazı yanlış insanlar bu iki büyük devlet adamının bize
göre yüklerini fazlasıyla ağırlaştırıyorlar.
Tüm bunlara rağmen Allaha çok şükür devlet, hükümet ve
millet el ele bütün dünyaya karşı meydan okumaktadır.
Zira Türkiye’deki siyaset o kadar kirlenmiş ki gerçekten
‘’kimin eli kimin cebinde’’ belli değil.
‘’Adam sağ gösterip sol vuruyor.’’
Bin bir çeşit yüzlere sahip kişiler daima zeytinyağı gibi
su yüzüne çıkıyor ve işlerini yürütüyorlar.
Her ne kadar devlet terörle mücadele deyip duruyorsa da;
inşallah hedefine ulaşacaktır.
Hatta ulaşmış durumda.
Ama buna rağmen dün yine Hakkâri’nin Yüksekova ilçesi ve
Mardin'in Nusaybin ilçesinde 3 asker 2 polisimizin şehit haberleri üzüntülü bir
şekilde geldiyse de ama, terörün ve terörün siyasi uzantısı artık, halk
nezdinde itibar kaybediyor..
Prim verilmiyor..
Nitekim, Diyarbakır’daki Nevruz günündeki görüntü bunu
aleni bir şekilde ortaya koydu..
Halk, HDP ve PKK'ya "kırmızı kartını"
gösterdi..
Hele hele Bağlar semtinde ki halkın sokağa çıkıp HDP
milletvekili olan Ziya Pir’e karşı yaptıkları haklı uyarı ve tepkileri şayani
dikkattir..
Ki, Ziya Pir neye uğradığını şaşırıp, soğuk ter dökerek,
o bölgeden uzaklaştı.
Bu da gerçekten siyasetin bugüne kadar yapamadığını
önceki gün Bağlar ilçesinin halkı yaptı.
O görüntüler ‘’Uzay TV’’ elemanları tarafından çekildi ve
tarihi bir görüntüdür.
Nevruz meydanında ki potansiyelin büyük çapta düşüşü PKK
savunucusu durumunda olan hatta yandaşı olan desek daha yerinde olur, HDP’ye de
neredeyse büyük bir hezimet yaşattı.
Demek ki; halk devletin ciddi olarak gösterdiği aktifliği
görünce tabi ki herkesin gayret damarına dokunuyor der demez bu tür infiali ve
uyanışını göstermektedir..
2 gün önceki Bağlar ilçesi halkının PKK’ya karşı direnişi
ile Nevruz meydanındaki ilgisizlik Türkiye’nin geleceğini bize okutuyor.
Keşke herkes bundan ibret alsa.
Ama ne yazık ki tüm bunlara rağmen Diyarbakır’da uydudan
yayın yapan ‘’Jiyan TV’’ açık ve net olarak PKK propagandası yaptığı halde,
iktidar bu ‘’Jiyan TV’’nin kime ait olduğunu bile bile her nedense görmüyor
veya görmezlikten geliyor.
Bu ‘’Jiyan TV’’ PKK propagandası yapıyor, bölücülük
propagandası yapıyor.
Hükümetin, iktidarın aktif hareketlerini karalıyor.
Tüm bunlara rağmen sahibi her kim olursa olsun
bilemiyoruz da!?
Her halde Ak Parti
büyüklerinin başta gelen dostlarından olması gerekir !?
Evet, her zaman söylediğimiz gibi Allah encamımızı
hayreylesin.
Dahasını söyleyeyim size sevgili okurlar.
Diyarbakır’da sağlık hizmetini yapan ‘’DİYARBAKIR KADIN
DOĞUM VE ÇOCUK HASTALIKLARI HASTANESİ’’ koridorlarında PKK propagandası yapan
‘’Özgür Gün Tv’’nin seyrettirilmesi tepki çekmiştir.
Haber sitelerine düşen bu haber şöyle devam ediyor.
‘’DİYARBAKIR KADIN DOĞUM VE ÇOCUK HASTALIKLARI
HASTENESİ’’ koridorlarında yer alan tüm televizyonlarında 7/24 PKK propagandası
yapan ‘‘Özgür Gün Tv’’nin açık olması tedavi amaçlı hastaneye gelen
vatandaşların tepkisini çektiği halde her nedense iktidarın oraya atadığı
hastanenin başhekimi dahil olmak üzere o kadronun kime hizmet ettiği açık ve
nettir.
Ama her nedense, gerek Diyarbakır olsun gerek bu
coğrafyadaki diğer il ve ilçelerde olsun, hiçbir Ak Partili milletvekilinin
damarına dokunmuyor.
Ya da işine öyle geliyor.
Hastanede bulunanlara gün boyu Nevruz yayınını
izlettirilirken vatandaşlar hastaneye her geldiklerinde farklı bir PKK yayın
organının açık olduğunu dile getirmektedirler.
Daha önce sosyal medyada yer alan görüntülerde yine
‘’DİYARBAKIR KADIN DOĞUM VE ÇOCUK HASTALIKLARI HASTENESİ’’nde ‘’İmc TV’’ nin seyrettirildiği gözler önüne
serilmiştir.
Sormazlar mı ey Ak Partili dostlar bu ne hal?
Biraz kendinize gelip Cumhurbaşkanının ya da Başbakanın
misyonunu izlerseniz; böylesine hastane ve fakülte gibi önemli devlet
kurumlarına nasıl olur da PKK yandaşları atanıyor ve orada PKK’nın sohbeti
yapılıyor?
Yani Ak Partinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya yönelik
politika hareketi ne yazık ki yörüngesinde gitmiyor.
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın misyonuna tam zıt, tam tersi
bir politika icra edilmektedir..
Hatta daha ilginç bir olayı size buradan aktarayım.
Sevgili okurlar.
Sizi bundan 3–4 yıl önceki tarihi bir gerçeğe hayalen
götüreyim.
O dönemde, Taraf Gazetesi’nin Genel Koordinatörü
durumunda olan meşhur Ahmet Altan’ın Cumhurbaşkanının Başbakanlığı döneminde
her Allahın günü köşesinde hakaretleri yağdırırken, açık ne net olarak
Başbakanı tehdit ederken, Güneydoğuda Ak partili bir dost milletvekilinin!?
Ahmet Altan’ın yanına giderek
- Seni
bugünkü yazından dolayı tebrik ediyorum
- Çok
güzel yazmışsın
- Böyle de
devam et" diyen bu kişi Ak Partinin abi ve ağabey durumundaki bu
milletvekili kimdir acaba?
Hem Başbakanın yanında yer alıyor, hem de Başbakana
hakaret yağdıran Ahmet Altan’ı da yazdıklarından dolayı makamına kadar gidip
teşekkürlerini sunuyor.
İnanın sevgili okurlar.
Biz öylesine bazı isimlerin kirliliğini ve karanlık
ilişkilerini tespit etmişiz ki, ama biz bunları isimlendirerek deşifre
etmiyoruz.
Zaten bu isimler bilinen vakalardır.
Ama ne yazık ki halen de böylesine insanlar partinin
kilit noktalarında söz sahibidirler.
Evet, her zaman sizinle en önemli köşe başı konuları
paylaşırken Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın alicenaplığını ve bir
devlet adamına yakışır üstün zeka ve fetanetini dile getiriyoruz…
Ve o yöne doğru halkın dikkatini çekiyor isek de; ama bu
da bir gerçektir ki bu tür partinin bünyesindeki kirlenme noktalarını da bilmek
lazım..
Görmek lazım ve uyarmak lazım..
Pek tabi ki, dile getirip, çözüm üretilmesini sağlamak
lazım..
Bilinmiyor ve görünmüyor deniliyorsa, internet çağıdır
bir tıklamayla her konu ve her kişi araştırılabilinir.
En derin saygı ve sevgilerimle