TOPLUMU BİRBİRİNE DÜŞÜREN KİRLİ İNGİLİZ SİYASETİ!

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği gibi Türkiye, şu son günlerde seçimin en hızlı atmosferine girmiş durumda.

Bu seferki seçim apayrı bir seçimdir.

Gerçekten baş döndürücü bir biçimde meydanlarda seçim nutukları atılıyor.

Halk, öyle bir duruma geldi ki adeta "seçim" bunalımı içerisinde.

Kim doğru konuşuyor, kim yanlış konuşuyor meçhul?

Öyle ki, tarihini okumadan, geçmişine bakmadan, rasgele ağzı olan herkes konuşuyor.

Ama konuşmalarının gerçek manasının kimde olduğunu maalesef toplum kestiremiyor.

Şahsen gördüğüm görüntüler karşısında hayretlere düşüyorum.

Kimin ne yaptığını, nereye hizmet vereceği belirsizlikleri içerisinde yuvarlanıp giden bir Türkiye var?

Nerede kendini frenleyeceği ve nasıl duracağı derin, meçhul, muamma bir hali yaşıyor Türkiye!!!.

* * *

Cuma günkü yazımda da anlatmaya çalıştığım konu şu idi;

“Dışarıdan ithal edilmiş kirli ideolojiler ile kirli anlayışlar, hiç kuşkusuz ki toplumun vahdetini (birlikteliğini) zedeler, parçalar, darmadağın eder”

Ne yazık ki bugün aynı hali yaşıyoruz.

Günümüzde yüzyıla yakın geçen tarihimize göz atıldığında, ister sağı olsun ister solu olsun, ister ateisti olsun, kendi güdümünde olmayıp, İngilizlerin İstanbul’u istila ettiği günden itibaren kurulan devletin biçimi hep o ithal edilmiş kirli siyasete dayalı olarak, Türkiye yönetilmeye çalışılıyor.

Evet, kendi kaderini tarihi kültürüne ve inancına dayalı olarak değil, hep anlatmaya çalıştığımız gibi; müstevli, emperyalist batı dünyasının siyaseti paralelinde kendini bir yerlere taşımak istiyorsa da maalesef onu da bir türlü gerçekleştiremiyor.

Hali âlem meydanda…

Çırpınan yönetimler, ne kadar iyi niyet beslemiş ise de kötü anlayışlar karşısında daima yenik düşmüşler ve hedeflerine ulaşamamışlardır.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

1950’lerden günümüze kadar bu millet Cumhuriyet Halk Partisine iktidar şansı vermemiştir.

Cumhuriyet Halk Parti…

Köken olarak İngiliz siyasetine dayalı, zorba, ceberut, şeflik ve dipçik anlayışıyla kendini idame ederek hep halkıyla kavga etmiştir, hem de kanlı kavgalar geçirmiştir.

Terörize edilmiş bir toplum durumuna sokmak istemiş bu CHP.

Bu itibarla halk, bin defa tevbe etmiş, CHP’yi tek başına iktidara getirmek istememiştir.

Zira halk bundan zarar görmüş, halk mağdur olmuş, CHP; daima gaddar, zalim, acımasız bir politikayla halkın karşısına çıkmak istemiş.

Tüm bunlara rağmen halkın milli iradesini elinde tutan, muhafazakar olarak gelip giden hükümetler, acaba bu topluma ne vermişlerdir.

İşte mühim olan, en büyük ünlemli soru işareti burada.

Hiçbir şey verememiştir.

Her ne kadar isim, demokratikleşme adı altında antidemokratik uygulamalarla mücadele etme maksadıyla yola çıkmışlar ise de kıl payı kadar mesafe alamamıştır, hedefine iyi niyet olmasına rağmen de ulaşamamıştır.

Öyle görünüyor ki, bundan sonra da ulaşacağa pek benzemez.

Zira radikal bir şekilde CHP siyasi mücadelede, milli olamamıştır, tarihi olamamıştır, kültürel olarak yozlaştırılmış bir kültürle yola çıkmışlarsa da Halk Partinin getirdiği rejimle başa çıkamamıştır.

Bu rejim, her ne kadar demokratik cumhuriyet, laik bir hukuk rejimi anlayışı söz konusuysa da hiç de  değil..

Lafızla mana itibariyle birbirinden çok uzak kalmıştır.

Yoksa milletin taşıdığı misyon, gerçek manada aksiyona dönüştürülmüş olsaydı, inanın bugün bırakın TBMM’nde varlığını göstermesi, CHP anlayışının esamisi bile bugün okunmazdı.

Zira bu millet CHP’yi çok iyi tanımıştır.

Bırakın onlara oy vermeyi, kendi tükürükleriyle boğmaya çalışan kahraman bir millet, bir türlü önünü görememiştir ve fırsat verilmemiştir.

Gelen giden iktidarlar da hakkıyla bu milleti temsil edememişlerdir.

Suret-i haktan görünen, muhafazakâr, siyasi partiler kendini tıpkı bugünkü gibi şaibeli durumlardan kurtaramamışlardır.

Çevre kirliliğinden kendini arındıramayan iktidarlar, artık halkı bıktırmıştır.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Son bir yıldan beri Türkiye’yi kaosa sürüklemek maksadıyla Başbakana karşı değişik yöntemlerle yapılan darbe girişimleri, bunlar hep 28 Şubat’ın kirli anlayışlarının uzantılarıdır.

Paralel yapısından tut paralel medyasına kadar, yazar-çizer kalemşorlara kadar, nefes nefese kalarak meşru ve mevcut hükümeti devirmek için, Başbakanı ve iktidarı en ağır iftiralara maruz bırakmak istemektedirler.

Pensilvanya’dan yönetilmek istenen Türkiye, ne yazık ki Amerika’daki Yahudi lobisinin paralelinde adım atmakta olup, acımasızca CHP anlayışının yanında yer alıp gizliden gizliye CHP anlayışının değirmenine su taşımak gibi aptalca, adım atmaya devam ediyor.

Cumhuriyet Halk Parti anlayışı 1940’lardaki anlayış ne ise bugün değişik versiyonlarla o anlayışı yeniletip, güçlendirmeye çalışılıyor.

Merhum Menderes’i ve iki bakanını idama götürüp 50 sene Türkiye’yi geride bırakan o kirli anlayış 1958’lerde İstanbul Üniversitesini İsmet Paşa’nın fetbazlığıyla harekete geçirmiş, okuyan üniversiteli öğrencileri bir meydan muhaberesi durumuna getirmiş, yine polise karşı getirmişlerdi..

O esnada Cağaloğlunda Malatyalı ne idügü belirsiz, Turan Emeksiz isimli bir gencin ölümüne sebebiyet veren CHP, Menderes’i çok kirli iftiralarla suçluyordu.

Turan Emeksiz’in ölümü, CHP’ye büyük bir mana teşkil etti.

Yani kirli ideolojisine doğru adım adım yürüdü.

Dönemin Başbakanı yani Menderes ve iki bakanını idam sehpasına kadar götürdü.

Ama ölen o Turan Emeksiz’in postu çok pahalıya satıldı.

Tıpkı bugünkü Berkin Elvan gibi.

Kabahatler Başbakana yükleniyor, o günde aynı o kirlenme Menderes’in boynuna atılmıştı.

Bugün de mutat olarak aynı İngiliz projesi, AK Parti iktidarına karşı canlandırılmaya çalışılıyor.

O günkü Turan Emeksiz’in kurbanlığı, bugün de Berkin Elvan’ın kurban olma atmosferine sokulmak isteniyor.

Yoksa geçenlerde de aynı bu köşede anlatmaya çalıştığımız gibi polise sapanla taş atan, daha sonra düşüp insanların ayaklarının altında ezilip ölen bir gencin ölümünü, nasıl devletin Başbakanına ve hükümete fatura edilmek isteniyor?

CHP anlayışı, hiçbir zaman dünkü politikadan şaşmamıştır.

Bugün aynı o politikayla CHP lideri, ayağını kaldırıyor yetmiş yere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı iftiralarla dopdolu tarihi tutumunu, yani İsmet Paşa tutumunu canlandırmaya çalışıyor.

Bu kez Turan Emeksiz değil de Berkin Elvan.

Tunceli’de yapılan antidemokratik yürüyüşe karşı görevini yapan polis memuru kalp krizinden şehit düşüyorsa, kimin umurunda?

DHKP-C’li militanlar Berkin Elvan’ın cenaze merasiminde kurşun sıkarak, diğer bir genci öldürüyorsa ve CHP anlayışı bunlara zerre kadar bir tepki göstermiyorsa ve hele hele o meyanda çalışan siyaset, buna kulağını tıkıyorsa artık Allah sonumuzu hayreylesin.

Başbakan ne kadar iyi niyetli olursa olsun, Allah yardımcısı olsun.

Ama CHP’nin attığı her adım devleşiyor, palazlanıyor, büyüyor.

CHP’nin bu antidemokratik mezalimine karşı radikal bir mücadele görmüyoruz.

Onun için millet olarak üzülüyoruz, tedirginiz.

En derin saygı ve sevgilerimle.