TÜRKİYE YILBAŞI PAZARINA GİRİYOR!?

Sevgili okurlar..

Malum, 2021 yılını artık geride bırakıyoruz.. Birkaç gün sonra da, 2022’ye dâhil olacağız...

Ki önümüzdeki Cuma’yı, Cumartesi’ye bağlayan gece yılın son günü ve gecesi!

Bu geceye de ne hikmetse “Yılbaşı gecesi” denilerek, birtakım kutlamalar tertipleniyor..

Aslında Yılbaşı kutlaması bir ölçüde; “Noel Kutlamasıdır”

Noel de” bir Hıristiyanlık geleneği ve kültürüdür...

Hıristiyanlık dininin gelenek ve görenekleri gereğince yapılan bir kutlama şeklidir.

Nitekim Hz. İsa’nın doğum gecesi kabul ediliyor, Yılbaşı akşamı!

Ancak gerek tarihçiler ve gerekse de yapılan araştırmalarda, Hz. İsa’nın “Yılbaşı gecesi” takvimini gösteren 1 Ocak tarihinde dünyaya geldiğine dair herhangi bir delil, ibare ve dayanak yok...

Ne İncil’de var, ne de Kur’anda var.

Rivayet odur ki Hz. İsa 23-25 Aralık geceleri arasında dünyaya gelmiş..

En yakın rivayet 24 Aralık olarak geçiyor...

Noel gecesi” 24 Aralık olması gerekirken, her nedense Aralık ayının son akşamı kabul ediliyor...

Yani 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gecede kutlamalar yapıldığını görüyoruz.

Hazreti İsa’nın doğumu, ilahi bir mucizedir..

Bir milletin küfrün ve mezalimin karanlık çukurundan kurtarılması için bir Peygamberin gelmesi gerekiyordu...

İlahi kudret de buna karar verdi, Hz. İsa’yi gönderdi..

Ki Hz. İsa babasız olarak dünyaya geldi..

Bunun ilahi bir mucize olduğundan hiç kimsenin şüphesi yok.

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim bunları bir bir vurgulamaktadır.

Peygamberlik görevinin üstlenme hali, dünya tarihi boyunca Peygamberler silsilesinin ortaya koymuş olduğu gerçek mucizelere dayanmaktadır.

Hz. İsa’nın da keza babasız olarak annesinden doğması ilahi bir mucizedir.

Biz burada bu faslın detayına girmeyelim.

Lakin Yahudilerin kelimeleri tahrif ederek, konuları değiştirerek büyük iftira, yalan ve kampanyalarıyla Hz. İsa’nın gelişini karalamışlar ise de yüce kitabımız Kur’an, bunu bir mucize olarak nerdeyse 1445 seneden beri vurgulayarak insanlığa tebliğ etmiştir, etmektedir.

Nitekim Hz. İsa’nın babasız olarak dünyaya gelmesi ilahi bir mucize olduğu gibi, diğer bazı Peygamberlerden de örnek gerekiyorsa onların mucizelerini de buraya sıralayalım.

* * *

Örneğin; Hz. İbrahim’in Nemrut tarafından ateşe atılması, ateşin karakteristik olarak yakma gerçeğini yerine getirmeyişi!

Allah’ın emriyle o ateş Hz. İbrahim’i yakmıyor...

Bilakis o ateş sönüyor ama...

Ortalama bir ısınma?

Ne dondurucu bir soğuma halini yaşatıyor ve ne de yakıcı bir hali yaşatıyor.

Adeta Hz. İbrahim’e koruyuculuk görevini yapıyor ve yakmıyor.

Bu ilahi gerçek dünya insanlık tarihine geçmiş bir mucizedir.

Bu mucize olay Hz. İbrahim’in karşısında olan Nemrut’u dahi şaşkına çevirmişti..

Keza aynı şekilde Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail babası tarafından yere yatırılarak bıçağı gırtlağına dayandırırken bıçak o görevi yapmıyor...

O bıçak kesme görevini yapmıyor..

Rivayetlere göre Hz. İbrahim bıçağı kızıyor, yine de bıçak kesmiyor.

Taşa vuruyor, taşı ortadan ikiye bölüyor.

Ama buna rağmen bir bakıyor ki Hz. İsmail babasının arkasında ayakta.

Babası olan Hz. İbrahim’in yere yatırdığı İsmail değil, bir koçun kesilmiş halini görüyor.

* * *

Hz. İsa dâhil olmak üzere bu üç peygamberin bu üç mucizesiyle beraber bir de sırayla sayarsak…

Hz. Yusuf’un 11 kardeşi tarafından küçük yaşta kuyuya atılması.

Kuyuda su olduğu halde su Hz. Yusuf’u boğma halinden çıkıyor, boğmuyor...

Sapasağlam dimdik o kuyuda günlerce kalıyor..

Kervan oradan geçiyor..

Su ihtiyacı duyuluyor...

Kervanda bulunanlar, kuyuya daldırdıkları kovayla su çıkarmaya çalışıyorlar...

Hz. Yusuf o kovanın içerisine girip, yukarı çıkıyor...

Ki kardeşlerinin yaptıkları hıyanete rağmen oradan kurtuluyor.

O kardeşler onu kervana satıyor..

Mısır’da köle pazarına getiriliyor..

Saray Azizi tarafından satın alınıyor..

Bu defa azizin eşi Züleyha tarafından tuzağa düşürülmek isteniyor.

Bunu kabullenmediği için 7 veyahut 12 sene hapse giriyor, bu konuda ihtilaf var.

Mucize olarak hapisten çıktıktan sonra onu koruyan Allah, bu defa Mısır azizi görev getirtiyor...

Ve nihayetinde kendisine ihanet eden 11 kardeşinin “kıtlıkdöneminde, kapısını çalması..

Babasına ilk olarak anlattığı rüyanın mucize olarak 30 sene sonra gerçekleşmiş olması.

Daha birçok Peygamberlerin mucizelerini burada sayabiliriz.

Ama şimdilik bunu burada kısa keselim.

Yılbaşının kasıtlı olarak insanlığı yoldan çıkarmak için küfür sistemlerini güçlendirme maksadıyla peyda edildiğini bilmek lazım...

Amaç, gerçek Hıristiyanlık dinini ortadan kaldırıp, tahrifata uğratılan bir inanç haline getirmektir...

Bu yetmiyormuş gibi, ne yazık ki başta Türkiye ve Mısır olmak üzere İslam dünyasının başına da giydirilen kirli bir libas haline dönüştürüldü!

İslam’ın hiçbir yönüyle alakası olmadığı halde İslam ümmetine bunu meşrulaştırarak, resmileştirerek, yasalaştırarak zorla inanan bir ümmeti böylesine küfür sistemleriyle karşı karşıya getirip bulaştırma hali yaşatılmaktadır...

Nice ailelerin yokluğuna, ahlaki çöküntülerine, toplumsal rezaletlerine bir zemin hazırlama hali var?...

Hem de meşrulaştırarak Hz. İsa’nın doğum gününe uydurma gibi hileli oyunlarla donatarak yaşatması bize göre hukuksal bir gerçek değildir.

Demokratik ilkelere aykırıdır.

İnsan temel hak ve özgürlüğüne aykırıdır.

Zira inanan bir ümmetin ülkesi olarak hiçbir vicdan bunu kabul edemez.

Böylesine Noel gecelerinde kumarın meşruiyet kazanması, şarap şişelerinin devrilmesi, servetin yok edilmesi.

Çoluğunun çocuğunun nafakasından kesip toplu vaziyette gayrimeşru eğlenme haliyle harcanması…

Böylesine bir yaşam şekline İslamiyet’in verebileceği bir meşruiyet söz konusu olamaz.

Ama her nedense yıllardan beri, yani cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar bu milleti zehirleme babından inanan ümmete karşı kurulan nice tuzaklardan biri de bu yılbaşı gecesine verilen eğlenme meşruiyetidir.

Bu da millet düşmanlığından başka bir şey değildir.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

İşte küfür dünyasının, emperyalist, sömürücü haçlıların, Siyonistlerin, İslam dünyasını hem ekonomiksel olarak, hem ahlaki olarak, hem de milli bütünlüğü zedelemek olarak, hem de ailelerin varlığını sıfıra indirmek adına yapılan kirli tuzaklardan biridir; “Yılbaşı kutlaması?”...

Bize göre bireyinden tutun da toplumun gerek resmi gerek gayriresmi kesimleri olsun buna geçit vermemesi gerekir.

Kimsenin buna tevessül edip de o gece, eğlence yapmaması tavsiyemizdir.

Çünkü bir mekir vardır..

Ki, Kur’anı- Kerimde “mekirkelimesi en azından 40 yerde geçmektedir.

Mekiryani hile ve tuzak” demektir.

Bu hile ve tuzağı anlatan en çarpıcı ayet olan “İbrahimsuresinin 46. Ayeti bizi uyarmaktadır...

Uyarıcı ve öğretici bir ayet olarak sizinle paylaşıp yazımıza son veriyoruz.

Gerçekten onlar (İslam'a karşı) tuzaklar kurdular. Oysa onların tuzakları dağları yerlerinden oynatacak nitelikte de olsa, Allah'ın denetimi altındadır (O'nun iznine tabidir).”

En derin saygı ve sevgilerimle.