ÜLKENİN TEMEL SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÇARESİ!?

Yürek sızlatan hal, cumhursuz bir cumhuriyetin mezalimden kalan ve bırakılan izlerdir..  Ki bir türlü vicdanlardan silinmiyor.  Ülkedeki olup bitenler orta yerde.  Siyaset, hangi dili konuşuyorsa konuşsun.  İster iktidar olsun, ister muhalefet olsun.  Savundukları davalar, bakıyoruz ki sorunlara getirilmesi gereken çözüm yerine tam tersine fazlasıyla çözümsüzlüğü tetikliyorlar… Yaraları sürekli kanatıyorlar…

84 milyon ülke insanının inandığı ve hatta vicdanlarında, kalbi derinliklerinde taşıdıkları saf kanın mecrası sistem vasıtasıyla tıkatılmıştır.

Ülke insanı inancını yaşayamıyor.

Tarihini okumuyor.

Dinin ana gerçeklerini yaşayamamakla beraber, tam tersine nerdeyse tozlu raflara kaldırılmış durumda.

***

Mevcut sistematik hal, artık toplumun bireylerinden tutun da tüm günlük hayat akışlarına kadar, hep İslam dışı uygulamalarla karşı karşıya olduğunu görüyoruz.  Nerdeyse İslam’ın ana çizgileri silinmek üzere.. Vicdanlar kararmış, kalpler nurlanmaktan daha fazla kapkaranlık tünellerde geziniyor!

Damarlarda akıtılan saf kan yerine, artık haram yemeden dolayı kirli kandan tutun da devşirme kanlara kadar, her şey mevcut!…

* * *

Bu itibarla bugünkü yazımıza başlık olarak “ÜLKENİN TEMEL SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÇARESİ!?” ifadesini kullandık.

Bunca biriken sorunlar yumağına karşı çözüm yerine çözümsüzlükler, üretiliyor… Rejim ve sistem antidemokratik hukuk dışı olan müesses nizamın mezaliminin üzerine gizliden gizliye “adalet” şalı çekiliyor.

Saldırgan kurda koyun postu giydiriliyor.

Gerçekleri ve hukuk anlayışına dayalı inanç gerçeklerini tümüyle küfre dayalı uygulamalara mahkûm etmiş durumda… Müslümanlar ne söylerse söylesin, hiçbir sözleri geçerli değil.

Din adamları…

Diyanet Teşkilatı mensupları…

Vaizler, imamlar, müftüler, cemaatler, tasavvufa bağlı tarikatlar.

Ne gibi çare arayışı içerisinde olursa olsun çok hafife alınıyor, hatta yer yer, zaman zaman alay mevzusu ediliyorlar!

Onun için diyoruz ki kimse kusura bakmasın.

Bu haldeki mevcut siyaset dili ister iktidar olsun, ister muhalefet olsun…

Hele hele şu ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu’nun yaptığı küfür ve inkârcılık haykırışları…

İnanan insanların vicdanını sarsıyor adeta.

İktidar partisi olan AK Parti ise öyle bir hal almış ki…

Özellikle Güneydoğu Anadolu’da ve Diyarbakır’ımızda devletin bazı kamu kurum ve kuruluşlarındaki yaşanmakta olan hal, adeta Kılıçdaroğlu’na, HDP’ye davetiye çıkarıyor.

Zaman zaman düşünüyoruz ve diyoruz ki;

Muhalefetteki partiler, özellikle ana muhalefet partisinin ve HDP’nin AK Parti iktidarına teşekkür etmeleri gerekir.

Onlar yıllardan beri ne yaptılarsa bir türlü iktidara gelemediler.

Ama AK Partinin böylesine kandırıcı ve aldatıcı beyanları ve uygulamaları, Devlet dairelerindeki olumsuzluklar ve kirli şaibelerin varlığı bunları iktidara getirmeye yeter de artar bile.

Onun için sorunlar yumağı oldukça kabarıyor.

Hem de kabardıkça kabarıyor.

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Dünkü yazılı medyanın meşhur paçavralarından Sözcünün manşeti aynen şöyle yazıyor;

“SOKAKLAR KASAP DÜKKÂNI GİBİ, ET GÖRMEKTEN İÇİMİZ DIŞIMIZA ÇIKIYOR” diyerek kadınlara dil uzatan imama en anlamlı tepki başlığını kullanmış!.

Büyük puntolarla atılan ifade aynen şöyle;

“NAMUS ETTE DEĞİL, YÜREKTEDİR HOCAAA!”

Haber şöyle devam ediyor;

“Daha önce de Hilafet çağrısı yapan İmam Halil Konakçı, bu kez kadınların yaşam tarzına, kıyafetine çirkin sözlerle saldırdı, onlardan et diye söz etti.”

Haberin başındaki ana cümleler bundan ibaret.

Devamına da biraz göz atalım.

Ankara Melike Hatun Camii İmamı Halil Konakçı, son videosunda kadınları aşağıladı.

“Sokaklar kasap dükkânı gibi, et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor. Yüz yıl önce dedelerimizin yatak odasında görmediği kıyafetleri, biz çarşıda pazarda görüyoruz” dedi.

Gazete adını taşıyan bu paçavra, elbette ki tarihi efsanevi CHP’nin anlayışını savunuyor.

Ve sayfanın sol tarafında da bu tarihi gerçek konuşmayı yapan imamın sarığıyla sakalıyla cübbesiyle fotoğrafına yer veriyor.

Haber şöyle devam ediyor;

“Başı açıklara hakaret”

Sosyal medyada imama tepki yağdı. DP’li Cemal Enginyurt ise imama şöyle seslendi;

“İmam zehir kusmuş Hoca! Kadınlara baktığın göz hiç de iyi bir göz değil. Namus ette değil yürektedir hocaaa! Bugün başı açıklara yapılan hakaret ve zulümlerin 28 Şubat zihniyetinden farkı yoktur…”

* * *

İşte bakınız sevgili dostlar.

Türkiye nerelerden nerelere geldi?

Mevcut bugünkü DP, sözüm ona Menderes’in kurmuş olduğu Demokrat Partinin devamı olarak topluma lanse ediliyor.

Ama ne yazık ki İslam’ın “İ” harfine dahi inanmayan nice nice sahtekârları görüyoruz.

İmam efendinin mesleği icabı, konumu icabı, Kur’an ve Hadise dayalı Allah’ın ve Peygamber (S.A.V)’in birer emri durumundaki hükümleri topluma izah ederken, kamu vicdanlarıyla paylaşmak isterken ne yazık ki imama alaylı olarak hakaretvari dalga geçiliyor “hocaaa” denilerek yermek istiyorlar!

İşte biz buna da diyoruz ki;

İmamların, müftülerin, Diyanet mensuplarının veya bin yıldan beri ülkemize kültür olarak mal olan dini çevreler, midesi bozuk olan, kanı bozuk olan koyun postunu giymiş nice hain kurtların saldırılarına maruz bırakılmamalıdır…

Çünkü öylesine bir hal almış ki nerdeyse İslam dini ve İslam dininin savunucusu olan din görevlileri konuşamaz hale gelmektedir.

Peki, Diyanet İşleri Başkanlığının görevi ne?

Böylesine kirli haberleri yayınlayanlara gerekli cevap verilmez mi?!

Din adamları görevini yaparken görevine müdahale eden, fikri bozuk olduğu gibi kanları da bozuk olan insanların bu hakaretlerinden dolayı niye adli mercilere başvurmak istemiyorsunuz?

Niye cevap vermiyorsunuz?

“Sus pus içerisinde kalan Diyanet İşleri Başkanlığı nereden yürüyor?” diye düşünmemek elde değildir.

Şahsen böylesine bu paçavraların bu şekildeki İslam dini mensuplarına saldırmaları kanıma dokunuyor.

İnanıyorum ki benim gibi düşünen milyonlarca Türkiye insanı bu şekilde düşünüyor ve tepki veriyor…

Ama heyhat!

Buna cevap verebilecek Diyanet İşleri Başkanlığının harekete geçmesini de bir türlü göremiyoruz ve üzülüyoruz.

Yarın da aynı paçavranın son sayfasındaki “LOZAN” başlıklı yazının gerçek yüzünü kaleme alacağız.

Bizi takip etmeye devam edin…

En derin saygı ve sevgilerimle.