YÜZ SENE ÖNCEKİ İHANET BUGÜN BİZE OLDU HIYANET (II)

Evet sevgili okurlar!

Bölgemizde yaşanmakta olan "PKK terör örgütü" gerçekten tüm hızıyla devam ederken, her tarafı kasıp kavuruyor.

Devlet, hükümet ve millet el ele vererek bu püsküllü terör belasıyla mücadele verirken, ama ne yazık ki onu savunan bir siyasi yapılanma olan HDP’nin azgınlaşmış, hırçınlaşmış kirli anlayışıyla  bir türlü başa çıkamıyor.

Maalesef önleyici bir milli güç de kullanamıyor..

Bilakis tam tersine bunları anayasal meşru bir zeminde besliyor…

Milli birlik ve beraberliğimize karşı meydan okurken, bölgedeki insanlar üzerinde adeta dinsizleştirme aldatmacısını kullanmaktadırlar.

Örneğin, Kürtlerin dini islam değil de bir Zerdüşt dinidir. Bu milletin Peygamberi de Hz. Muhammet (S.A.V.) değil de şeytanın bir maskarası olan Zerdüş'ü peygamber olarak gösteriyorlar.

Buna rağmen halktan bir ümitleri kalmayınca bu kez lideri Selahattin Demirtaş, heyetiyle beraber Kathterina’nın birer piçleri durumundaki Rus yönetimine giderek Türkiye’yi şikayet ediyor.

Düşürülen uçak olayını yanlış olarak değerlendiriliyor. “Türkiye’nin uçağı düşürmesi yanlıştır, hatadır” diyerek Türkiye’yi şikayet ediyor.

Halktan ümidi kalmayan bu kirli anlayış, umudunu halkın tarihi düşmanlarında arıyor.

Yıllardan beri bu coğrafyada dökülen insanların kanı, hiçe sayarak ikide bir provokatörce kışkırtıcı beyanlarda bulunmakta olduğu halde ne yazık ki tüm yapılan bu aşırı mütecavizane saldırganlığını devletin, otoritenin ve mevcut sözde demokratik sistemin himayesinde yapıyor olması da ayrı bir garabet!...

Hükümet, Başbakan sayın Davutloğlu olsun veya Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan olsun, tüm bunların iyi niyetlerinden faydalanarak oldukça şımarıyor, palazlanıyor ve bölge insanını adeta kendi kirli amaçları doğrultunda yollara serilen birer figüran malzemesi olarak kullanıyor.

 

Sosyalist, Marksist, Leninist hatta daha ileri giderek eski İran ateşperestlik inancında olan Zerdüş inancı paralelinde halkı kandırmakla gününü gün ediyor ve bölge insanının günlük hayat biçimlendirmesini adeta zehirliyor.

Ama hiç de umurlarında değiller.

Daima sütten çıkmış ak kaşık gibi kendilerine görüntü veriyor, ama inanıyoruz ki bir gün bu halk onları tükürükleriyle boğacaktır.

Halkın günlük hayat akışları içerisinde çektiği büyük ızdırapları görmezlikten gelerek, habire kışkırtıcı beyanlarda bulunan bu yapı, acaba daha ne zamana kadar devam edecektir sorusuna da bir türlü cevap alamıyoruz?

Bu coğrafyanın ekonomisinden tutun da kültürüne kadar, sağlığına kadar ve eğitimine kadar her şey alt üst edilmiş durumda…

Sur ilçesindeki yaşananlar, insanların ailevi hayatını karartmıştır.

Ekonomiksel olarak da tüccarın, esnafın, iş adamlarının günlük alışveriş hürriyetleri ellerinden alınmıştır.…

Her gün binlerce insan evini ocağını terk edip başka yerlere sığınmaya çalışıyor..

Devlet kurum ve kuruluşlarıyla nerede ise; "Sağır sultan" gibi, olup biteni duymazlıktan geliyor.

Ne yazık ki tüm bu tahribatlara rağmen, rejimin mevcut sistemi halen de bunlara mevcudiyet tanıyor, Büyük Millet Meclisine taşıyor ve dokunulmazlık zırhında himaye ediyor.

Oysa ki Diyarbakır’da, Şırnak’ta, Cizre’de, Silopi’de, İdil’de vs. bölgenin değişik yörelerinde halk imkansızlıklar içerisinde kıvranıp durmaktadır.

Ve sözüm ona Kürdistan’ı kuracak, halkı Türkiye Cumhuriyeti devletinin hegemonyasından kurtaracakmış.

Hani diyorlar ya nazar değmesin, evlere şenlik (!)

Bu halk yıllardan beri faşizan, Kemalist, laik, dinsiz imansız bir rejimin hegemonyası altında, çektiklerini çekmiştir.

İstiklal Savaşı’nda kaybettiği canların iki misli üç mislini Cumhuriyet Halk Parti rejiminde yani dipçik ve şeflik döneminde feda etmiştir.

1925’ten 50’lilere kadar kurtuluş uğruna kaybettiği canlar…

Şehit olarak öldürülen nice ulema kesimi ve bu paralelde kapatılan cami ve medreseler, tekkeler ve zaviyeler ve baskıcı rejime rağmen, halen dimdik ayakta olan halk..

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, terör örgütü olan PKK’nın yan kuruluşu ve savunucusu durumunda olan HDP’nin siyasi yapılandırılması bu kez başka yöntemler kullanarak bölge insanını sosyalist, Marksist, Bolşevik rejimlerin hakimiyeti altına alarak masum ve yorgun olan bu halkın artık kanıyla canıyla şerefiyle, haysiyetiyle oynamaktadırlar.

Bilindiği gibi yüz yıldan beri bu halk, birer küfür sistemi durumunda olan Kemalist ve laisizm ile mücadele vermektedir.

Şimdi, başka versiyonlarla gizliden sinsi planlarla halkı kandırarak, daha baskıcı, daha inkarcı yeni bir sosyalist rejimle bu halkı karşı karşıya getirmeye çaşılıyorlar…

Aslında Kürt sorunu diye bir şey yok…

Olayın gerçek yüzünü saklıyorlar.

Kürt halkı için en büyük sorun kendilerinin oluşturdukları sosyalizm kirlenmesidir.

Aslında bu Ermeni bir Kürdistan devletçiğinin kurulması yönünde atılan hain adımlardır ve yapılan kirli ihanetlerdir.

Bu da tümüyle bölgede bulunan Kürt halkı üzerine tarihi bir Ermeni intikamının alınması hareketidir.

Evet!

Artık biz burada bir medya olarak halkımıza hitaben diyoruz ki!

Uyan Ey Müslüman Kürt halkı…

Böylesine çapulcu, inançsız, kimliksiz ve kişiliksiz anlayışlara aldanma, kendini kaptırma…

Kendinize gelin…

Dimdik ayakta durun…

Yeni bir aksiyonla devlet millet birbiriyle kenetlenerek Allahu Ekber nidalarıyla meşru bir zeminde yasalar çerçevesinde bunlarla mücadele eddilsin...

Yoksa bunlar bizim sessizliğimizden ve vakur duruşumuzdan faydalanarak her gün biraz daha azgınlaşmayı tercih ederler.

Bakınız sevgili Kürt kardeşlerimiz ve bu coğrafyanın insanları!

Nerdeyse yüz yıldan beri Kemalist bir rejimin hegemonyasıyla mücadele verirken, elli yıldan beri de bu kez, aynı anlayışın bir uzantısı olan yapı bugün, bizi birbirimizden, ayırmaya, bölmeye, parçalamaya ve yutmaya çalışmaktadır…

Sözüm ona Kürt savunucusu olarak kendilerini lanse eden bu yapılar tamamen dışardan kumandalı bir ajan ve piyon hareketidir.…

Biz bunları burada söylerken, ama ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti rejimi gelen giden hükümetleriyle beraber bir türlü resmi dil kullanarak halkın yanında yer alarak bu gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatma fonksiyonunu kendilerinde bulamıyorlar.

Ancak, masum polis ve askerlerin şehit olmakla teselli buluyorlar.

Zaten, halkımızı da üzen de bu!...

En derin saygı ve sevgilerimle.