2. ŞEMDİNLİ İNFAZI

Şunu net ifade etmem gerekirse; dün itibariyle Hukuk 'guguk' vasfını alma noktasında patentini almış oldu.
Yani artık; 'guguk' var!
O nedenle kimse Türkiye'de 'Yargı ve Hukuk' bağımsızlığından bahsedemez.
Hele 'tarafgir', 'ideolojik' ve 'meslek taassubu' içerisinde olmadığından dem vuramaz.
Çünkü 72 milyon insan dün 'aleni' bir şekilde 'olup-biteni' görüp, şahit oldu.
Yargı erkinin üç önemli saç ayağı olan; Yargıtay'ın, Danıştay'ın, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 'işbirliğini'.
Tabi bu işbirliği 'hukukun ve adaletin' doğru icrasına yönelik değil;
Tam aksi mecrada 'tarafsızlığını ve bağımsızlığını' gölgeleyici kararda birleşti.

* * *

Durumun 'vahametine' bir bakın; Yargı 'kurumları' nasıl bir 'düşünce' içerisinde!
İsterseniz önce; 'hadiseyi' bir özetleyelim!
Bakınız!
Erzurum'daki Özel Yetkili Savcı, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'le ilgili soruşturma yürütüyor.
Soruşturmanın muhtevası malum; Ergenekon terör örgütü. Ve 'Kafes Planı'.
Delil ve dokümanlarla birlikte savcı, Cihaner'i 'tutuklama' istemiyle mahkemeye sevk ediyor.
Mahkeme de savcının 'istemini' yerinde bulup, delillere de kanaat getirerek 'tutuklama' kararı veriyor.
Yani her şey 'hukuki' mecrada yürüyor. Olması gerektiği gibi;

* * *

Ama ne var ki; durum 'zülf-i yâre' dokunmuş olsa gerek 'demoklesin kılıcı' gibi; kelle almakla bilinen!
Meşhur Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) alel-acele Şemdinli'de olduğu gibi 'dar' ağacı dikti.
Ve Cihaner'in 'soruşturmasında' kim varsa, şu-bu demeden 'yargısız' infaz gerçekleştirdi.
Soruşturmada adı yer alan 4 'özel yetkili' savcının yetkilerini kaldırdı.
Bir de; Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş ile diğer 4 savcı hakkında da 'suç' duyurusu kararı verdi.
Üstüne üstlük bu 'infaza' bir de, Yargıtay ve Danıştay da hiç bir araştırma-soruşturma gerek görmeden 'tam destek' verdiğini beyan ediyor.
Anlayacağınız;
Dün itibariyle 'Bu üç yargı' erkinin yönetim kadrosu 'tek' cephede 'siyasi' duruş sergiledi tartışmasına vesile oldu.

* * *

Bakınız!
HSYK'nın nasıl bir 'ikilem' karar içerisinde olduğunu 'kendi' işleyişi ele veriyor.
Şöyle ki;
HSYK bir savcı hakkında direkt 'yetki meni' yönünde böylesi bir karar vermişliği vaki değil.
Şayet bir savcı hakkında herhangi bir şüphe veya suçlama varsa; önce Müfettişler görevlendirir.
Ve o müfettiş olay yerine giderek bütün dosyayı inceler, 'tarafların' ifadelerine başvurur.
Sonra da rapor hazırlayıp, HSYK'nın önüne bırakır. O da gündemine alır.
Raporu inceler, gerekirse ek deliller isteyip, tarafları bizat-i huzurda dinler ve öyle karar verir.
Ama gel gör ki; 'burda' bu işleyişin hiçbir adımı yok.
HSYK'nın 'tarihinde' bir ilk gerçekleşiyor!
Çünkü 'Şemdinli'deki Sarıkaya' infazında bile bu prosedür uygulandı.
Ki 'meslekten men' cezası verildi; Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya'ya.

* * *

Ama burda bu işleme gerek görülmeden; 'ferman' imzalandı.
Önemli bir ayrıntıyı da göz ardı etmemek gerekir.
O da sürecin 'işlemesini' sağlayan Adalet Bakanlığının 'zafiyeti'.
Şöyle ki; Adalet Bakanlığı Müsteşarının HSYK toplantısına katılması.
Şayet 'katılmamış' olsaydı ne olurdu derseniz?
Şu olurdu. Konuyu gündeme almama yetkisi kendisinde olduğu için 'iş' infazla sonuçlanmazdı.
Ama garip olan Müsteşarın katılmasıdır!
Velhasıl bu durum; 'Savcıların kellesini' almasına neden oldu diyebiliriz.
Hatırlarsak Ferhat Sarıkaya'da da aynı 'işlem' yaşandı.
Dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in Müsteşarı HSYK toplantısına katılıp,
'Meslekten Men' kararı çıkmasını sağlamıştı.
Yani anlayacağınız; yine hükümet kusuru.

* * *

Gelelim; Cihaner'le alakalı yürütülen 'soruşturma' dosyalarına:
BİRİNCİSİ: Cihaner'in görevi sırasında yaptığı işlemlerle ilgili. Bunlar arasında inşaat işlerindeki usulsüzlüklerden, soruşturma aşamasında yaptığı pek çok hukuksuzluğa kadar önemli ve ağır iddialar var.
Bunlarla ilgili Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı ve İlhan Cihaner'in 21 yılla yargılanmasına karar verildi.
Fakat Cihaner Başsavcı olduğu için yargılamasının Yargıtay'da yapılması gerekiyor.
Dolayısıyla 26 yılla yargılandığı bu 1. dosya Yargıtay’a gönderildi.

* * *

İKİNCİSİ: Yani gözaltına alınıp sonra da tutuklanmasına neden olan dosya.
Bu dosyada, Ergenekon terör örgütü üyesi olmak ve organize olarak suça karışmakla suçlanıyor.
Cihaner'in Jandarma, MİT ve Askeri personellerle birlikte sivil şahısların içinde olduğu bir yapıyla hareket ettiği bu dosyanın içeriğinde mevcut.
Bu çerçevede Cihaner; delil uydurma, silah gömüp bunu polisin üzerine yıkma, Ergenekon adına hareket etme, çeşitli yerlere silah yerleştirerek bu insanların sempatizanı oldukları cemaatleri silahlı terör örgütü kapsamına sokma gibi organize suçlarla soruşturuluyor.
Bu dosya soruşturma aşamasında ve CMK 250. madde kapsamında. Başsavcı bile olsa eğer suç CMK 250 kapsamındaysa soruşturmasını ilgili Özel Yetkili Başsavcılık yürütüyor.
Bu çerçevede soruşturma sürerken, Cihaner önce gözaltına alındı ve tutuklandı.

* * *

Sonuç itibariyle genel oluşan kanı HSYK'nın bu kararındaki amaç şu.
HSYK şuan için Erzurum'daki bütün özel yetkili savcıların 'yetkilerini' kaldırmış bulunmakta.
Bu ne demektir; terör örgütü çerçevesinde yürütülen ve CMK 250'ye giren bu dosyaya Erzurum'da bakacak savcı kalmadı.
Ne olacak; HSYK istediği adamları atayabilmek için Erzurum'da oluşturduğu boşluğu dolduracak.
Ve dosyayı kapatma yoluna gidecek.
Tıpkı; Şemdinli'de yaratılan 'sindirme' planı gibi.

* * *

Aslında HSYK'nın 'Ergenekon’la' alakalı önem arz edici bir hassasiyeti var.
Çünkü Ergenekon'u 'ele alan', darbecilere karşı hareket eden 'tüm yargı' mensupları hedefinde.
Şöyle bi hafızalarımızı tazeleyelim.
Savcı Zekeriya Öz'ün bir üst sınıfa terfisine 'veto' verilmesi.
12 Eylül darbecilerini yargı önüne çıkarmak isteyen Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu'nun işinin elinden alınması.
Ne diyebiliriz ki;
Darbe anayasası orada durdukça;
O darbe anayasasında "HSYK ve benzeri kurulların aldığı kararlar yargıya taşınamaz" yazdıkça!
Daha çok 'hakim ve savcının' hukuku işletme yönündeki 'mücadelesinde' kellesi alınacak.

* * *

Bakınız Veysi Ateş'in 'sürece' ilişkin çarpıcı tespitlerine.
Katılmamak elde değil. Ne diyor?
28 Şubat darbesi olur;  irtica yüzünden.
Asker e-bildiri yayınlar; Kur"an öğrenen kızlar yüzünden.
Eylem planları hazırlanır; _cemaat_ yüzünden.
Alparslan Arslan Danıştay"a _saldırır;  türban yüzünden.
Gazeteciler vurulur; dinciler yüzünden.
_Siyasete müdahale_ edilmek istenir;  Nurcular yüzünden.
Meslek Liselilerinin önü tıkanır, İmam Hatipler yüzünden.
Kızlar üniversiteye alınmaz, başörtüsü yüzünden.
Savcı tutuklanır, savcıyı tutuklayan savcı görevden alınır; İsmailağa Cemaati yüzünden.

* * *

Bütün bunlar insana şu soruyu sorduruyor.
_Türkiye'de bir hukuk mücadelesi mi var?
Yoksa "dindarlar" üzerinden yürütülen bir derin savaş mı var?
Varın gerisini siz düşünün.
Ama "İkinci Şemdinli infazını' çok iyi düşünün.