500 Evlerden mektup var
500 Evler.
Nam-ı diğer;
Göç-zedelerin "barındığı" konutların yer aldığı bölge!
Bilindiği gibi;
Buradaki konutlar 1996 yılında inşa edildi.
Dönemin, Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin "imkânlarıyla" yapıldı.
O zaman, kentten bir hayli uzakta, inşa edildi ki;
Kırsaldan gelen aileler "köy yaşantısını" kısıtlı imkânlarla sürdürsün.
İneğini,
Koyunu, sağa bilsin, ahırda tutabilsin diye.
Her konutun altında bir de ahır yapıldı.
***
O yıllarda,
Kısm-i de olsa, "semt sakinleri" hayatlarından memnundu.
Var olan;
Sıkıntılar da, idariciler tarafından, giderilir, çözüm getirilirdi.
Ancak; Yıllar geçti.
Kent büyüdü, 500 evler Kayapınar'ın "mahallesi" oldu.
Şimdi;
Barış Mahallesi, 500 Evler semti olarak, "adres" almakta.
Yani, "Şehrin" içerisinde.
Orada yaşayanlar da,
İmkânlar geliştikçe, "köy ve kırsal" yaşantıdan uzaklaştı.
Şehir hayatına uyum sağladı.
Ne ahır, ne hayvan istenilen oranda kalmadı.
İş, aş imkân oluştu.
***
Ama ne var ki;
Bu değişim ve gelişim maalesef, "yaşadıkları" konutlar.
Ve bölgenin;
Üst ve alt yapısı bakımından, "pek" ilerleme görmedi, gösterilmedi.
1996 yılında;
Evler alel-acele nasıl yapıldıysa da ki ne üst yapı ne de alt yapı yapılmadı.
Var olan da;
Derme-çatma, geçi, iş görsün anlamındaydı kalıcı değil.
***
Şimdi;
Sıkıntı ve çaresizlik derler ya "bıçak kemiğe" dayandı noktasında.
Semt,
Ve konutların alt yapı çıkması, "yaşanılmaz" hal aldı.
Her ne kadar,
Zaman zaman, "orada" olup-biteni haber konusu ediyor isek de!
Ne yazık ki,
Pek muhataplar alaka göstermedikleri gibi, "çözüm" üretmediler.
Ki geçtiğimiz hafta, dillendirdik.
Ne diyelim bizden tekrar hatırlatma!
Zaten bu minvalde;
Önceki gün 500 Evler sakinlerinden, "mektup" geldi.
Aman,
Sessimiz olun, duyun, yetkili ve etkililer, "bize kulak" versin diye yardım istediler.
Yeter,
Yaşadığımız bu hal-i perişan, artık son bulsun diye.
***
"500 Evlerin 16 yıllık çilesi"
Başlığını taşıyan mektupta, bakın nelerden söz ediliyor?
Aynen, aktarıyorum;
"16 yıldır, burada ikamet etmekteyiz.
O günden buyana Diyarbakır'a yapılan yatırımları, alt yapı çalışmalarını ve çevre düzenlemelerini izlemekle yetindik.
Çünkü 500 evler mahallesi varoş olarak nitelendirilmiş.
Hem devlet hem de yerel yöneticiler tarafından unutulmuş( unutulmak istenmiş) bir semt.
500 evler hizmetin yüzünü sadece seçimler yaklaşınca his etmekle kalmış.
Vaat edilenlerin hiç biri gerçekleşmemiştir.
Seçim çalışmalarından önce yapılan bazı hareketlilikler insanları boş umutlarla yetindirmekle bırakılmıştır.
***
Yöneticilerin kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ederek elde etkilerinden sonra unutulan bu semtteki insanlar olmuştur.
Bütün sosyal, hukuki ve ekonomik hakları ellerinden alınmış kaderlerine terk edilmiştir.
İnsanlar 16 yıldır hizmet ve haklarını beklemektedir.
Rast gele yapılan hizmetler insanlarda o sevinci yaşatılmadan, güveni ve huzuru vermeden hizmet olmaktan çıkmıştır.
Defalarca yapılan yolar kaldırımlar sadece kâğıt üzerinde hizmet olarak gösterilmesinden öte bir şey değildir.
Umarım bu yazıyı dikkate alarak ilgili mercilerin dikkatini çekmek için gündeme getirirsiniz.
İlk zamanlarda buraya hizmet etmek isteyen yöneticiler vardı şüphesiz!
Ama onlarda sadece kendi başarısını (olmayan başarıyı) gazetelerde göstermekle kalmışlardır.
***
Anlaşılıyor ki hiç bir hizmet gerçeğe uygun olarak yapılmıyor.
İnsanların asıl hakkı olanı değil kendi menfaatleri doğrultusunda yapılan girişimlerdir.
İnsanların bu denli çaresizliğe itilmesi hiç bir insani gerekçe olarak kabul edilmemekte.
Toplumu bir bütün olarak ve haklarının varlığını hiçe sayarak gören yöneticiler elbette bir gün bunun hesabını verecektir.
Zulme ve haksızlığa ezelden beridir uğrayan semt sakinleri bir gün mutlaka hesabın sorulacağının bilincindedir.
Şüphesiz ki fiziki ve hukuksal olarak herhangi bir girişimde bulunmayan insanlar dilin arzu etiği dua ve ellerin açıldığı semadan o hak mutlaka gelecektir.
Yerinden yurdundan toprağından sürgün edilen insanların yıllardır bu haksızlığa maruz kalması insanı vicdana sığmamaktadır.
Vicdanı sorgulamadan vicdan hep rahat olduğunu sanır ama o vicdanı sorgulayan olacak!
İşte o zaman o vicdan şimdi çaresizlik içinde olan bu insanlar gibi çaresiz kalacaktır.
***
Söyleyebileceklerim bunlar.
Ama,
Beklenti ve arzumuz, "bu kentin" idarecilerinin,
500 Evlerin,
Yaşadığı çaresizliği görmeleri,
Hissetmeleri ve çözüme yönelik, "insan-ı davranış" ortaya koymaları çağrısında bulunuyoruz.
Ne alt yapı,
Ne üst yapı,
Ne de herhangi bir çevre, düzenlemesi, sosyal ve kültürel "alan" yok.
***
Evet,
500 Evlerden gelen, mektup böyle!
Biz,
Ve kalemin dili köşesi, "üstlenilen" misyon noktasında,
Mektubu,
Buradan deklare ederek, "muhataplara" duyurulur diyoruz.
Pek tabi ki,
Meselenin de takipçisi olacağız.
Ahalinin ifadesiyle;
Bizi sorana Allah razı olsun deriz,
Demeyene de,
Vicdanı bedduamızı ederiz, artık takdir ve görev anlayışı onların!
Bizden, duyurulması!