“Bizi okutmak için polis oldu”

Evet,

Bu ifade Bingöl’de hayatını kaybeden 8 Polis memurundan biri olan Diyarbakırlı Şehmus Karakut’un kardeşlerine ait.

Dün, Karakut toprağa verildi.

Hiç kuşkusuz ki; “Ölümün ayrımı olmaz!”

Ama bir kez daha fakir aile çocukları öldü sözünü, hakikatini korudu. 

Hangi zengin çocuğu

Polis memuru ve uzman çavuş

Hatta alt rütbeli emniyet ve askeri personel olur?

Ya da;

Hangi zenginin veya bu işten nemalananın çocuğu eline silah alıp “Kürt davası” için dağa gider?

Ne mümkün.

***

Vuran yoksul, vurulan yoksul.

Ölen de öldüren de benzer hayat şartlarına sahip.

Şeyhmus’u bu şekilde kaybettik.

Çünkü dün;

16 Yaşındaki Azize Karakut’un çığlığı vardı.

“Abim öğretmen olarak atanamayınca, bizim okumamız ve evin geçimi için; polis oldu”.

***

Kim bilir onun kanını döken de ya bir hemşerisi de ya da varoş çocuğu. 

Şimdi tüm kesimlere sormak lazım;

Yoksulun kanını dökerek elde edilecek zafer ya da kurulacak düzen kimi mutlu edecek?

Dün siyasi otoriteyi eleştirmiştik!

Bugün diyoruz ki madem ölen ve öldüren yoksul çocuklar o zaman ağlayan bu anneler acılarını birleştirerek haykırmaya başlasın.

Çünkü;

Acının dili ortaktır.

***

YENİ EĞİTİM YILI BAŞLARKEN

Birlerin “uyum” haftası sona erdi.

Eğitimde dün resmen ders yılı zili çalındı.

17 milyon öğrenci.

Ve tabi ki 800 bin öğretmen “eğitim-öğretime” bismillah dedi.

Ancak bu öğretim yılının “önemi” farklı.

***

Şöyle ki,

Zorunlu Eğitim 12 yıla çıktı; 4+4+4 sistemiyle.

Yeni müfredat ve s istem pek çok yeniliği içermektedir.

“Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler” daha açık ifadeyle; “dil ve inanç” eşitliğine dair önem arz edici, değişlik.

Mesela;

Ortaokullarda okutulan “seçmeli” ders sayısı artırıldı.

Ki bunların arasına;

Kur’an-ı Kerim,

Peygamber Efendimizin hayatı,

Ve bölgemiz için,

Yani Kürtler açısından hep talep edilen, “Kürtçenin seçmeli ders olarak, okutulması.

Hele hele,

Mesleki eğitimin özgürleştirilerek “önünün” açılması.

***

Bunlar,

Cumhuriyet tarihinden günümüze tek; “eğitim sistemindeki” adaletsiz işleyişin “yasaklarına” takılmıştı.

İnkâr ve asimilasyon politikalarının, “kurbanı” edilmişti.

Şimdi; “özgür”.

Elbette ki;

Bunlar demokratik bir ülkede  “olması” ve atılması gereken adımlardır.

***

Lakin

Diyarbakır ölçeğinde, “değişimdeki” adaptasyona baktığımda, “arıza-i durum” görüyorum.

Bilemiyorum;

Ülkenin diğer bölgelerinde, “sıkıntı” aynı mı, yoksa salt bölgemize, özgü müdür.

Doğrusu;

Okulun ilk gününden itibaren Diyarbakır’da tabiri caizse “çocuklar kuşa” döndü.

Okullar bir anda değişti, “yer karmaşası”.

Öğretmen ve veliler.

Kafalar karışık halde arayış içerisinde olurken; sınıf mevcutları ise bir önceki yıla rahmet okur vaziyette.

Anlayacağınız,

Dün Diyarbakır’dan bana yansıtan ders zilinin ilk gününde “işler Arap saçına” dönmüş vaziyetteydi..

***

Bu arada;

Sormak istiyorum Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine.

İlçe Belediyelerine,

İl Valiliğine ve Emniyet Müdürlüğüne;

Bir şehrin eğitimden dolayı ulaşım planı olmaz mı?

Sakın bana;

Diyarbakır’ın bu meyanda “planı” var ve işliyor.

Yok.

Olsaydı, geçtiğimiz yıllarda yaşanan “keşmekeşliği” şuan yaşamazdık.

Ne yazık ki şimdi; “daha beteri” var.

***

Uyarım var;

Tez elden önlem alın, “bir plan” ortaya koyun.

Aksi takdirde;

Önümüzdeki zaman dilimi içerisinde “istenmeyen” acı olayların yaşanması, içten bile değil.

Hatırlatayım;

Geçen yıl servis faciası olmuştu, halen hafızalarda.

***

Okurlarım,

Soruyor Diyarbakırspor’da gelişen ne?

Özellikle;

Bir süre önce yürütülen “soruşturmanın” akıbeti.

Doğrusu,

Benim de kafamı kurcalayan soruydu.

Diyarbakırspor’u yok etme noktasına getiren.

45 yıllık kulübü eriten zihniyet yargı önüne çıkarılacak mı diye?

Dün,

Benimde ve birçok okurumun da, kafasındaki bu soru cevap buldu.

Çünkü; öğrendik ki yürütülen soruşturma kapsamında ifadeler alınmaya başlanmış.

***

Öncelikle belirteyim;

İsmi geçen 49 kişinim tamamı suçlu, hırsız, talancı gibi bir iddiam yok.

Olamaz da.

Elbette temizler vardır ve buna inanıyoruz.

Ama hani ateş olmayan yerden de duman çıkmaz diye bir söz de vardır.

Devletin koca müfettişleri 3 ay boyunca boşuna inceleme yapmadı.

Yok, yere aylarca hazırlamakla geçirmedi.

Şimdilik listedekiler ifade veriyor.

Biz buna gözaltı, emniyet ise ifadeye çağırma diyor.

***

Adı ne olursa olsun önemli bir gelişmedir.

Kulağımıza çok farklı iddialar geliyor ifade ve soruşturmanın içeriğiyle alakalı.

Bunu şimdilik anlatmayalım.

Soruşturma ilerledikçe kulübü soyan zihniyetin ne gibi kirli ilişkiler içinde olduğu zaten ortaya çıkacaktır.

Tabi bir de işin sportif tarafı var.

Bu soruşturma bitene ve sorumlular hak ettikleri cezayı alana kadar Diyarbakırspor diye bir kulüp olur mu?

Gidişat mucize diyor.

Galiba pislikleri yüzlerine bulaşmasın diye birileri kulübün kapanmasını fazlasıyla istiyor.

Elini cebine atacak kahraman, işe sahip çıkacak kent siyaseti ve yöneticileri de yok. İşin sonu için fazla tahmine gerek var mı?

Görünen köy kılavuz istemez.