AK PARTİ'DE KARIŞIKLIK…

Tabi, Diyarbakır'a özgü..

Eee..

Hep böyle olmamış mı?..

Özellikle, 2007 sonrası…  Hele ki; yerel bazda!…

O günden buyana; "sürekli" kan kaybı!

Düşte, düş… 

Yüzde 40'lardan, 22'lere!…

Yüzde, 14'lerde oldu..

Neyse; "inişi, travmatik hali" çok konu ettik..

Nedenleri, Niçinleri, Kimlerin müsebipliğine dair; ki bilen biliyor?!…

Evet, "karışıklık" dedik ya!…

Haber geldi… 

Ak Parti'nin Pazar günkü; "aday tanıtım" toplantısı iptal…

Yani, herhangi bir organizasyon olmayacak…

***

Malum, açıklama yapılmıştı.. Bu pazar.. Yani yarın…

Spor salonunda; görkemli bir tören organize edilecekti..

Efkan Ala dahil, bir çok önemli isim katılacaktı…

Halk deyimiyle, "gövde gösterisi" yapılacaktı..

İşte, AK Partinin 17 İlçe Belediye Başkan adayı denilecekti..

Hem isimler açıklanacaktı, hem de tanıtım.. Kısacası; iptal..!

Peki, olmayacak mı?..

Olacak…

Ama; takvim belli değil..

Hafta içi mi? Yoksa gelecek hafta sonu mu; o meçhul!..

Bilahare, deklare edilecek…

İptal'in gerekçesi nedir? 

Yani; kafalar niye karıştı?…

Doğrusu, "kulisler" yoğunluk arz ediyor; çok gerekçeler var?..

***

Özellikle; "basına" sızan liste!..  Ki kesin olmamakla birlikte; tartışması yüksek…

Merkez ilçe.. Ve bazı, "kritik" taşra ilçelerdeki "adayların" belirlenmesi!..

Fazla kurcalamak istemiyorum… Ancak şunu ifade edebilirim…

AK Parti bir türlü; "troyka'dan" kurtulamıyor..

Onun için de; "iki yakasını", Diyarbakır özelinde bir araya getiremiyor?…

Sanki!.. Bilinçli ve organizeli bir şekilde; "AK Parti'ye" yara verilmek isteniliyor..

Kan kaybetsin..

Gelişmesin; büyümesin.. 

Klişeleşen ifadeyle; "küçük olsun benim olsun!…"

Ve hep; arıza-i durumlar "körüklensin..!"

Nitekim, "tanıtım iptalindeki" bir gerekçe; 2014'teki "vakıanın" tekerrür etmemesi..

Yani, Abdurrahman Kurt ve Fazıl Hüsnü Erdem hali!..

***

Şimdi de!… Bağlar için; Cuma İçten..

Silvan için Aydın Altaç.. Basına sızan; listedeki isimler!..

Ne var ki; "ikisinin de" aday başvurmuşluğu yok..

Ki, ikisinin de; "böylesi bir talebi yok..!"

Kafalar fena karışık.. Milletvekilleri bildik pozisyonda; "kapılar kapalı?"..

Bakalım!… İl Başkanı, dün İl başkanlar toplantısı için Ankara'daydı…

Görüşemedim… Arkadaşlar ulaşmaya çalışıyordu.. Yazıya noktayı koyarken, temas sağlanmadı..

Neyse; karışıklığı nasıl giderilecek?.. Onu göreceğiz, ama hafta başı..

Tabi ki, Bağlar ve Silvan'a "kimler" gösterilecek?.

Altaç ve İçten'in yerine kim?

Ve "tanıtım toplantısı" ne zaman yapılacak?..

Herşey Pazartesi!...

***

LİYAKAT…

Allah-u Tealanın emridir..

Der ki… "Emaneti, ehline teslim edin..!"

Şimdi… İnandığımız.. İman ettiğimiz.. Allah bu hükmü, "emrederken..?!"

Ki Müslümanların da buna uyması gerekirken… Ana kaide ve kural bu iken…

Peki, uyuluyor mu?…

Müslümanların..

 Kendini muhafazakar gösterenlerin; "riayeti" var mı?

Ne mümkün?..

***

İşte siyaset.. İşte bürokrasi.. İşte devlet-i aliye'nin yönetimsel hali!.. Vaki mi?..

Ne mümkün?… Liyakat mı? Ehliyet mi? Tecrübe mi, becerilik mi; hak getire?..

Varsa yoksa; "bendensin, ondansın?"

"Biz" yokuz!…

Nitekim son günlerde "sıkça" telaffuz ediyoruz.

Özellikle; 31 Mart'a odaklı olarak..

Belediye başkan adayları için..

Encümenler için. Muhtarlar için..

Yani "seçilecek" kişilerin tercih koşullarının başında ifade ediyoruz..

"Liyakat ve ehliyet" sahibi olsun..

Halkta karşılığı olsun…

Peki, "vaziyetin ikmali" söylüyor mu?..

Hayır…

***

Bilakis; "ehliyetin ve liyakatin" zıttı ne varsa..

Yani karşı; "tanımı" neyi ihtiva ediyorsa..

O, "hayat buluyor?".. O kulvardakiler "misyonlandırılıyor?"…

Onun için diyorum ki!…

Çağın travmatik hali.. Ki bizde oluşturduğu travmayla..

Gelin, biz lügatimizden; bi iki kelimeyi çıkaralım?…

Eziyet ve zulüm ediyoruz…

Hep; özde değil, sözde kalıyor..

Ne dersiniz?…

***

KETÜM KURUMLAR…

Maşallahları var!..

Bila istisna; "herşeye" ketum olduklarını sanıyorlar...

"Ser verip, sır vermediklerini" sanıyorlar..

Yani, müthişler…

Ne var ki, bir "tahta" eksik.. 

O da; "kafalar" kuma gömülü…

Eee..

Ne diyelim; "o da" onların "gizemli sırrı…"

***

SPOR MALZEMELERİ…

Nihayet..

Dün itibariyle; Belediye Diyarbakır'daki "Amatör Takımların" hakkı olan; "spor malzemelerini" dağıttı…

Artık, "yazlıklarla" maça çıkmayacaklar..

Mevsim; kıyafetlerine kavuştu..

Geç oldu, güzel oldu diyeceğim ama!…

Mevzuya uygun değil..

Hasılı kelam; 20 spor branşı "malzemelerini" aldı..

Bizim için de önemli olan o!..

Çünkü buradan serzenişte bulunmuştuk; "malzemeler nerde, ne zaman dağıtılacak" diye?..

***

ÖKÜZÜN HAYALİ!…

Sormuşlar öküze…

En büyük "hayalin" nedir diye?

Demiş ki…

"Sapla samanı karıştırmadan yemeği becerebilmek..!"..

***

ENSEYE TOKAT..

Nasrettin Hoca…

Kafası bozuldu mu, "kızı yerine oğlunu" suya gönderirmiş..

Su çeşmesi; köy meydanında..

Oraya gönderir..

Giderken de "testiyi" kırmasın diye de oğlanı tembihler..

Ensesine tokadı atar..

Sonra da kıçına tekmeyi basar; hadi git dermiş..

Uzun bir süre devam ediyor..

Oğlan "testiyi kırmadan" gidip gelir..

Hoca'nın uygulaması da aynen devam….

Bir gün..

Hoca enseye tam sileyi atacakken, oğlan isyan eder..

Yeter artık..

Bir ensemize..

Bir kıçımıza…

Sen rahatlayacağım derken, bende ne ense kaldı, ne de kıç!…