ANLAMAK ZOR!…

Öncesi ve sonrası “vukuatlı” geçen bir sergi, yine vukuat arz edici şekilde bitim gününe 15 gün kala kapatıldı.. Vaziyet neyle izah edilir bilmem.. Ama ben her yönüyle “akıl sır erdiremedim” şu  Ahmet Güneştekin’in Diyarbakır’daki “Hafıza Odası” sergisinin etki ve tepki gelişmelerindeki bütünlüğüne?!..

***

Ne amaçlandı, neye hizmet edildi, ya da kim sanatsal, kim kültür, kim siyaset devşirme gayreti içerisinde oldu, meçhul!… Ama şunu net ifade edeyim, her ne günah var ise.. Bir halk deyimidir; “herkes ama herkes” orada idi ve o günahın, birer parçası!…

***

Çünkü Kültür ve Sanatsal yönünden çok, pozitif ve negatif “siyasi yansıması”, konuşulup, tartışıldı!.. Yani topyekûn bir operasyonel devşirme malzemesi olarak, “günah” üretici oldu.. Sevap yok.. Ve önceki gün, 30 Aralık’a kadar açık olması daha önce duyurulan sergi, resmi bir yazıyla “buraya kadar” denildi…

***

Yani, sonlandırıldı..  Yazı, Kültür Bakanlığı imzalı.. Uygulama İl Valiliğinden.. Bu arada, serginin açıldığı Keçi Burcu da el değiştirdi.. Malum, yapılan bir sözleşmeyle kullanım hakkı, Ticaret ve Sanayi Odası’na aitti. Nitekim sergi de, DTSO’nın ev sahipliğinde yapıldı..  15 Aralıkta biten sözleşme yenilenmedi?…

***

Dikkat çeken, sözleşmenin yenilenmemesi, serginin de sonlandırma yazısının takvim yaprağında, aynı günü göstermesi, manidar!… Neyle izah edilebilir?.. Hiç kuşkusuz ki, pozitif olmaz, ama negatifi yüksek bir izah var!…

***

“ONAY VERİRLERSE” ADAY OLURMUŞ?…

Haydaaa!… Yahu arkadaş o kadar “el altından, su üstünden” kükretmediğin adam bıraktırmadın!… Kurmayların, çevren, eş, dost, yandaş diye kabul gördüğün kalemler bile zikretti!!.. Mahallendeki yazılı ve görsel medyan dahi; “projektörleri” yaktı; “Bay Kemal Cumhurbaşkanı adayı” diye…

***

Ki zatı halleriniz de “ben olmayayım da kim olsun” diye okkalı sözcük kurdu!.. Hatta, en haşin ittifaktaki ortağınıza, nara attıp, “İstanbul’un Fatihi” diye lanse ettiği Ekrem İmamoğlu için.. Mansur Yavaş’ı da ekleyerek, “Belediyeler el değiştirebilir” diye endişe rüzgarı estirdiniz..

***

Vaziyet bu iken, tüm bu haltlar yaşanıp dururken şimdi ne diyorsunuz; “ittifak ortaklarımız onaylarsa aday olmaktan onur duyarım!..”  Doğrusu bu söylem “yeni ve taze”.. Ki ilk kez de, “aday adaylığın” ilanı… Şimdiden hayırlı olsun…

***

Ama velakin insanın kafasını kurcalayan, canını sıkan, “haydaaa dedirten” nokta şu!.. Bir Partinin lideri olacaksın, konum itibariyle ana muhalefeti temsil edeceksin!… Aday olabilmeyi başka partilerin “rızasına, onayına, eylem ve söylemine” bırakacaksın!?.

***

Peki ya onay vermezlerse!.. Seni değil de, İyi Parti Lideri Akşener’in sırtını sıvazladığı, Ekrem’e onay verirse, HDP’de, Demirtaş’ı şart koşturursa, de hele!.. O zaman ne yapacaksın… “İttifak’a devam mı” dersin, yoksa.. Evet yoksa, başka bir kekremsi duygu mu estireceksin!…

***

UYUMSUZLUK…

Boşuna söylenip, durulmuyor “beş benzemezin” dikişi tutmaz diye!.. İlk giyinişte, yırtar, atar atıl hale gelir…Bakar mısınız, ittifakın en büyük kurmaylarına!.. Ki Ana muhalefetin de bizatihi kendisi!… Kim ne diyor?..

***

CHP’li Özgür Özel.. Ne diyor zatı muhterem?.. Şunu diyor..

-“Öyle bir aday çıkaracağız ki, Atatürk bile işte benim adayım bu” diyecek…

***

İyi Partili Koray Aydın… Ne diyor zatı muhterem.. Şunu diyor?…

-“Seçilemeyecek birinin adaylığını kabul edemeyeceğiz?..”

***

SP’li Temel Karamollaoğlu.. Ne diyor zatı muhterem.. Şunu diyor…

-“Zamanı geldiğinde adaylığı istişarelerle karara bağlarız.?”

***

Beri yanda, HDP.. Ki ittifakta var mı yok mu, kapı kulu mu, belli değil.. Kendilerinin ön koşulları ne?..

-“Çatı adayı için bizim onayımız alınmalı.. Yoksaaa!.?”

***

Vaziyet gösteriyor ki, “uyumsuzluk” var.. Ama herkes kendi cephesinde “teyakkuz” halinde!.. Aman ha aman bu viraj son viraj, ya döneriz ya da uçurumdan aşağı uçup, bir daha “gün yüzünü” göremeyiz!.. Bu fırsat kaçmaz!…

***

TARAFLARI DİNLEYEBİLMEK!…

Ekonomist değiliz.. Vaki olan durumu da, uzun uzadıya anlatmaya gerek yok.. Ki, hal-i alem orta yerde, devletin de, milletin de, yaşamın da her alanına, “iliklere” kadar inan bir etki, sirayet söz konusudur!.. Ne inkar edilebilir ne de üstü örtülebilir bir haldir “kur odaklı” ekonomik, tahribat!…

***

Çünkü gidişat, “risklerle fırsatları” iç içe almış şekilde, ilerliyor!… Zorlu ve özellikli.. Yapılması gereken, ekonominin “rotasında” olanlar yekvücut şekilde sevk ve idarede, tüm tarafların birbirlerini dinleyerek, “istişare” odaklı bir strateji belirlemeleri lazım!….

***

Ne siyasal iktidar, ne de muhalefet “oy devşirme” adına, duvarlar örmemeli.. Seri ve ivedilik arzıyla atılması gereken adımları, hukuka, adil, eşit, serbest piyasa ilkelerini de oto-kontrol edici, senkronize olmuş ortak akılla, “beklentiler karşılanmalı?”… Kapılar açık, şeffaf ve samimi!.. En önemlisi de; çok da oynak ve müdahaleci ve buyrukçu olunmamalı!!…

***

FELAKET TELLALLIĞI!..

Ne yazık ki ülkemizde çoklar.. Ki bunlar en büyük belalar.. Toplum da, devlette bunlardan “mustarip!..” Sırttan ihanet hançerini vuranlardan daha dehşetli, tahribat üreticidirler.. “Kerameti kendinden menkul” olan bu zevatlar yaşamın her alanında üreme gösteriyorlar!..

***

Ne hazindir ki, isimlerinin önünde bir dizi unvan var.. Ve sergiledikleri “ahkâm kesicilik” mevcut yıkımı üretenlerin “pabucunu dama” atıyor… Gaflet ve delalette odur ki, ulu orta yerde konuşup, polemik çıkaran, racon kesenlerin itibar görmeleri… Sözlerine meyil verilmesi, güvenilir insan olarak, addedilmeleri!..

***

Bakar mısınız zat-ı muhtereme!… İzzet Özgenç.. Unvanı Hukuk Profesörü… Bir dönem, AK Parti’de idi.. Şimdi trenden inenlerden.. Nerede, ne yaptığı meçhul!.. Kimin nam-ı hesabına, faaliyet gösteriyor o da bilinmez!…

***

Siyasi bir hasetti, iktidardan olacak ki?. Ya da bu millet ve devletten… Çıkıp öylesine bir laf, öylesine dehşetli bir sözcük kurgulayıp, kendince keramet üretti ki.. Çıkıp şöyle bir laf etti… Ekonomi’deki “kritik gelişmeleri” kendine gerekçe göstererek;

***

-“Siyasal iktidar, ekonomik durumu gerekçe göstererek, Olağanüstü Hal İlan Edecek..”

***

Vay da vay!… Günlerdir ahali bu palavranın “doğruluk” noktasının peşine düşmüş.. Ki sosyal medyadaki fecaat hal, mevcut “ateşi körükledikçe körüklüyor?”… Denir ya gel de çık işin içinden..

***

AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş açıklama yaptı… “Bu bir deli saçmalığıdır..” Ve tabi ki, diğer siyasiler.. Kabine üyeleri de..

***

Ama gel gör ki, zihni fakir, beyni kapalı, aklı kukla misali muhalefetin bir kesimi, “OHAL” fitilini ateşleyen “Felaket Tellalının” peşinde, maraton koşusu gibi koşuyorlar!… Yani, geriye fitnenin artçıları kaldı, bir palavra üzerinden devşirmeler kaldı…

***

Ülkemin ve milletin hal-i durumu neye benzer oldu biliyor musunuz?.. Bir deli kuyuya taş atıyor, kırk akıllı çıkarma gayretinde.. Şu an, ülke “delilerin” attığı taşlarla tüm gücünü, eforunu sarf ediyor… Ki bu da büyük bir kayıp!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Din, insanlık zemininde yükselir ve ahlak zırhı ile korunur.

***

HAYIRLI CUMALAR…