AYÇİÇEK YAĞI!…
Vaziyet "zıvanadan çıkmış" bir hal aldı.. "Uykuları" kaçırır oldu.. Sosyal medya, ana haber bültenleri, gazete manşetleri "Ayçiçek yağı" ile dolu…. Kuyrukların oluşması, insanların birbirini ezerek, yumruklaşarak "yağ kolilerine" abanması!… Durum, hayra alamet bir seyir içermiyor!…
***
Ve vaziyetten "fırsat bu fırsat" diyen çakkal sürüsü "stokçuların" fahişeliği de işin cabası!.. Beri yanda; "suçüstü" olma hallerinin ortaya çıkardığı görüntüler de, ayrı bir karmaşa!!… Yağ Fabrikatörü Lütfi Türkkan'ın "ahlak yoksunluğuyla" müşterilerine "ana-avrat" küfür salyasını akıtması da sanırsınız, mevzuya çerez!!..
***
Raftan, kasaya taşınan bir koli yağın fiyatının 1 dakikalık zaman dilimi içerisinde; "70 lira" zam muamelesi görmesindeki keyfiyet "soygunu!".. Rafta 130 lira, kasada 200 lira!.. Zabıta ekiplerinin denetimlerde; "Ayçiçek yağı" rafı bomboş, ama depo dolu manzarası da, "sinir harbi" yaratıcısı!…
***
"Bu ne lan" sorusuna verilen cevaba bakınca, gel de "delirme" dedirtiyor!.. "Koliler yeni geldi, sabah raflara dizecektik.." Ha bir de yaşanan hal-i durumumuzu "ağlar mısın, güler misin" halimize diyerek işi "ti'ye" alıp, üzerinde "tiktok" şovlarının yapılması.. Düğünde, kınada, doğum gününde "hediye paketine Ayçiçek yağı" takılması!..
***
Kısacası, "absürtten" öte bir ortam var ve ruh hali hakimiyeti var!!.. Çünkü, "otomatiğe" bağlanmış olan, Benzin ve Motorine, Doğalgaz'a, Elektriğe, hatta suya yapılan "zamlar" bile, konuşulmaz oldu.. Kimine göre, "vaziyete libas" ediliyor "Ayçiçek yağı.." Yani yağcılık var; işin alevinde!.. Eee, hani soğan, patatesteki "karaborsa ve fiyat" fahişeliği..
***
Gündem; "Ayçiçek yağı!…" Tarım Bakanı Vahit Kirişci mevzuya ne diyor diye bakarsak!!?.. Atandığı gün; "meseleyi kucağında" buldu.. Her ne kadar "ataması" beklenen bir "kabine değişikliği" idiyse de, Diyarbakır'da "hani bizimkisi olacaktı" noktasındaki beklenti bir "hayal kırıklığıyla" son buldu.. Tabi atılan "geldi, geliyor" manşetlerin de mayası tutmadı!…
***
Neyse, mevzuya bu kulvara dalıp, "limon" sıkmadan bakalım Kirişci, "Ayçiçek yağıyla" alakalı ne demiş!… "Gerek üretimimiz, gerek sektörün tedarikleri ve devir stoklarımız dikkate alındığında ülkemizin yeterli miktarda Ayçiçek yağı stoku bulunmaktadır. Kamuoyuna yansıyan iddialar gerçeği yansıtmamaktadır..”
***
"Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan krizin gıda piyasalarında arz eksikliğine yol açarak Ayçiçek yağı gibi temel gıda ürünlerinde yeterli stok bulunmadığı ve bu nedenle piyasa fiyatlarının arttığı" yönündeki siyasi söylem ve eylemlere de, Kirişci şu yanıtı veriyor.
***
“Toplam ayçiçeği üretimimiz 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 17 artmıştır. Ayçiçeği üretimindeki son yıllardaki artışa rağmen yurt içindeki tüketimin artması ve pandemi koşullarında artan talep nedeniyle ihtiyacımızın bir kısmı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan son gelişmeler yakından takip edilmekte olup, bitkisel yağ arzında sorun yaşanmaması için her türlü tedbir alınmaktadır."
***
Elbette ki, "sıkıntıya" dair organizasyonlar "geçici" çözüm üretici!.. Neden kalıcı "çözümler" üretemediğimizi sorgulamamız gerekir.. Dile kolay, Türkiye bir "tarım ülkesi" olması münasebetiyle; neden Patates, Soğan, Buğday, Arpa, Ayçiçek yani "hububat ve hububatın oluşturduğu" gıda ürünlerinde, ha bire "kriz yaşıyoruz!"… Samanda bile… Ki bir dönem "saman ithal etmedik mi?." Hala ediyoruz bilmiyorum, ama ithal eden ülkeler arasında o gün yer almıştık…
***
Aynı zamanda; "hayvancılıkta!?".. Bakanlıkların verilerine bakıldığında, "her şey" katlamalı bir şekilde arttığı ifade ediliyor.. Küçükbaş, büyükbaş, kanatlı hayvanlar dahil!.. Tarım ve Hayvancılıkta, "ihraç" eden iken, bugün neden "ithal" eden ülke konumuna düştük.. Ve sürekli, dışarıya bağımlı bir mahkumiyeti yaşıyoruz!…
***
Hazin!. Ama ne hazin… Düne kadar "yerli tohum" ihraç ederken, bugün "topraktan" yetişen tüm ürünlerin tohumu "ithal".. Ki, hayvancılıkta olduğu gibi, döllenmesinde dahi "spermleri" dışarıdan alıyoruz.. Yerli ve milli "malımıza" yeniden kavuşma adına, bugün "endüstriler" koruyoruz, bilim adamları, Diyarbakır'ın Karacadağ eteklerinde araştırmalar yapıyor!?..
***
Sonuç itibariyle, AK Parti iktidarı "Tarım Politikasında" yerli olabilme adına, strateji geliştirmesi gerekir!.. Yaşamın her alanına "dokunan" bir kulvar olması münasebetiyle tarımsal planlamanın hedefi, "tarımsal endüstrinin" sonuç verici, üretim artırıcı, yerli ve milli olmanın düsturuyla, işe soyunursa!… Ancak o zaman; "ithal" eden değil, "ihraç" eden konuma geliriz..
***
Ülkenin ahalisi de, bir koli Ayçiçek yağını 200 liraya, bir torba unu 300 liraya, bir kilo eti 150 liraya almaz!.. "Stokçu" çakalların, fahiş fiyat uygulayan fahişelerin, keyfiyet arzında olan rüşvetçilerin, yaşanan ortamın kaotik ortamından "siyaset devşirip" toplumu birbirine kırdıran zihniyet sahipleriyle; "uğraşılmaz.."
***
Yani ivedilikle, iç ve dış alanda "büyük bir silah, stratejik önem" içeren, her iktidarı "vezir ya da rezil" edebilme gücüne sahip olan, yaşamın "mutfağını" teşkil eden, "gıda ürünlerini" yerli ve millileştirme, "kendimize yetebilecek" stratejiyi benimseyen bir politikamız olmalı, uygulanmalı!...
***
ADD KINAMIŞ!…
Kim kimi kınamıştan önce, şu ADD'nın açılımını yapayım.. Atatürkçü Düşünce Derneği.. Kısa adı ADD.. Gönül koyup, kınadıkları ise, "bizim altılı" diye, ifade ettiğimiz, Partiler var ya!.. Hani, "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi" mutabakatını imzalayanlar.. İşte; onları kınamışlar..! Hem de tam sayfa gazetelere ilan vererek..
***
Kınamalarının gerekçesi de!.. O mutabakat metninde "Atatürk'ün" ismi geçmiyormuş… Aslında, kınamaları da, öfkelenmeleri de, ya da gönül koyuculukları da; "Atatürk" değil.. Etki ve tepkileri; "Kemalist anlayışlarının" zuhur etmeyişidir.. Yoksa, "Yılın Atatürkçüsü" gibi bir yarışma, organize ederler miydi?..
***
Neyse dost okurun ifadesiyle!.. ADD'nin hedefinde, isteminde, zihninde "Hangi Atatürk" var ve yatıyor!.. 28'lerin mi, 35'lerin mi!?.. Onu deklare etse de, biz de ikide bir mevzuya müdahil olup, işin "arka hesabına" zihin yorma mecburiyetinde kalmayız!..
***
HANGİSİNE İNANALIM!…
Şu "Ağaç, yeşillik, çiçek, böcek" mevzusu var ya!.. Yine gündem ve yine, konuşulan rakamlar var!..
***
Belediye diyor ki, 2021 yılında bizim topyekûn ağaca, yeşillendirmeye, kuruyan ağaçların, çiçeklerin yerine yenilerinin dikimine; 9 milyon 500 bin lira harcadık…
***
Ziraat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı Abdulsamet Ucaman ise!.. Ağaç ve yeşillendirmeyle alakalı bir dizi, rakamlar veriyor, ihalelerden söz ediyor.. Sonra 3 yılda harcanan, 150 milyon lira…
***
Rakamlar arasında; "uçuk" bir fark var!.. Şimdi hangisine inanalım, hangisine inanmayalım!… Belediye bir yıla 9.5 milyon lira diyor.. Ki resmi bir kurum.. Ucaman ise, 3 yılda 150 milyon lira diyor… O da Sivil Toplum Örgütü.. Ki Ucaman'ın eski Park ve Bahçeler Daire Başkanı olduğunu da göz önüne getirirsek.. Artık siz karar verin; kime inanalım!?…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Hanımlar! Kazanacağınız hiçbir değer, ayaklarınızın altına cenneti getiren bir fırsat ölçüsünde olmayacaktır.
***
Dünya Kadınlar günü kutlu olsun...