Aydın’ın failleri nerede?

Önceki gün;

Söz Gazetesinin sür manşeti şöyleydi.

“Aydın’ın failleri ne oldu?”

Sahi; ne oldu?

AK Parti’nin, gönül eri “Umut Aydın” cinayeti!

Malumunuz üzre;

Cinayet 18 Mayıs 2012 tarihinde işlendi.

Bir gece vakti;

Yağdırılan kurşunlarla başından vurularak öldürüldü.

Bugün itibariyle; cinayetin üzerinden 7 ay geçti.

Ama hala; “Faili meçhul” cinayetler askısında, deniliyor?

 

***

Evet,

Aydın’ın yüreği yanık babası Mehmet Sıddık Aydın perişan.

Evlat acısıyla çığlık atıyor.

Ki, sesi duyulsun, oğlunun katilleri bulunsun.

Kim neden; “oğlunu” öldürdü!

Soruyor ve sorguluyor.

Diyor ki;

“Aydın’ın failleri nerde?

Cinayeti kapatmak mı istiyorlar?”

***

Doğrusu,

Cinayetin işlendiği günden itibaren.

Ki köşenin müdavimleri bilirler.

Cinayetin aydınlatılması.

Perde arkası.

Ve tabi ki, konuşulanları ciddi manada burada sorguladım.

Herkes olup-bitenden haberdar...

***

Hep şu çağrıda bulundum.

Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne,

Cumhuriyet Savcılığına,

İl Valiliğine,

Ve AK Parti kurmaylarına.

Ne olur; “bu cinayet” faili meçhul kalmasın.

“Bir namus” Borcu olarak kabul edilip, üzerine gidilsin.

Yoksa birçok kişi ve kurum hep “zan” altında kalır.

Nitekim de öyle.

 

***

 

Çünkü;

Cinayetin üzerinden bunca zaman geçti.

Hala da;  tatminkâr bir beyanat ve aydınlaşmış bir durum söz konusu değil.

Lakin meselenin de dedikodusu çok!

****

Ne diyelim;

Aydın ailesi perişan.

Anne, baba ve kardeşler 7 aydır ağıt yakıyor.

Onların deyimiyle ‘uyku haram olmuş’

Eee.

Nasıl olmasın ki?

Kolay mı evlat ve kardeş acısına göğüs germek?

Kolay mı, kim vurdu ya kurban vermek.

Üstelik neden öldürüldüğünü bilemeden...

***

Çevresinde,

Ailesinde herkesin’ zararsızdı, namazlı ve niyazlıydı’ dedi biriydi Umut.

Sır bir şekilde öldürülmesi.

Arkasında da faillerinin bulunmaması.

Hele ki ailesinin ısrarla ve çığlık atarak “failleri bulunması” istenilmiyor iddiasının varlığı.

Muamma bir hal.

***

Dosyada gizlilik kararı var.

Savcılık kimseye bilgi vermiyor.

Emniyet, ‘bilgi ve bulguya ulaşamamaktan’ söz ediyor.

Ne kadar doğru meçhul.

Bu tablo karşısında Baba da haklı olarak sesini yükseltiyor.

‘Diyarbakır’da birçok cinayet istenildiği zaman en kısa zamanda aydınlatıldı.

Oğlumun katilleri niye bulunamıyor?’

***

Kafaları karıştıran birçok “ayrıntı” var cinayetle alakalı.

Mesela Umut’un çocuğu ve eşi nerede?

Eşi bu cinayet konusunda bir şeyler biliyor mu?

Umut’un eşi ile ailesi neden “cinayetin” akabinde ayrı kutuplara düştü?

Eşi bu şekilde öldürülen bir kadın neden çıkıp konuşmaz?

Suskunluğu neden?

Anne, baba ve kardeşler sürekli feryat ediyor ama eş’ten ses yok?

Doğrusu, akıl sır erdirmek zor.

Ki bu ayrıntıyı, aylar öncesi yine dillendirmiştim.

Ama o gün olduğu gibi önceki gün de; “ses veren” olmadı.

Niyeee?

***

Aslında;

Emniyet şu ana kadar ne gibi çalışmalar yaptı?

Ya da savcılık cinayet soruşturmasında hangi aşamada?

Savcıda mı,

Mahkemeye sevk edildi mi, bir fail söz konusu mu?

Belli değil.

İşte;

Bunlar sır gibi kaldığı sürece insanlarda ve tabi ki acılı ailede ‘üzerini örtmek istiyorlar’ intibası haklı bir şekilde oluşmakta.

Kafa karıştırıcı.

***

Benim en çok dikkatimi çeken ve ailenin de isyan etmesine neden olan AK Parti’deki sessizlik.

Hani ileri demokrasi,

Hani şeffaflık,

Hani emeğe saygı ve hizmete vefa?

Sizin tabirinizle gönüllü de olsa bir hizmetkârınız hunharca katledilecek.

Ve siz iktidarda olmanın avantajlarına sahip olacaksınız.

Ancak “gönül erinizin” cinayeti 7 ayda çözülmeyecek.

Akıl karı mı derseniz değil derim.

***

 

Şunun altını özellikle çiziyorum.

Ki bu cinayet zamana bırakılarak unutturmaya çalışmakla hiçbir yere varılmaz.

En azından biz susmayacağız.

Çünkü ortada yitirilmiş bir can ve mağdur bir aile var.

Vicdanlar kararmış olsa bile biz karanlığın cephesinde olmayacağız.

Ve ben;

Artık sayısını bile unuttuğum bu “cinayetle” alakalı yazılara devam edeceğim.

Ta ki;

Aydın ailesi,

Kamuoyu ve pek tabi ki “bizler” tatmin edici bir sonuca ulaşana kadar.

Bu cinayet; “karanlığın” dehlizlerine kurban edilmemeli.