BAŞÖRTÜ YASAĞI!…
Hala mı o zihniyet…
Ne yazık ki..
Baksanıza Danıştay Savcısına..
"Laiklik ilkesi var olduğu sürece "kamuda başörtü" tarafgirliktir..
Kabul edilmezdir..
İzahı da yoktur" diyor!!..
Gibi akla ziyan tezviratlar, sıralıyor..
Kim adına!…
Sözde kamu adına…
Sormak lazım!…
Ey Danıştay savcısı..
Ey davayı açan Halkın Kurtuluş Partisi!…
Ve "şikayeti" dikkate alan Danıştay!…
Türkiye "eski" Türkiye değil..
***
Bugün!.. Ki an itibariyle..
Ülkede..
Kamuda..
Üniversitelerde..
Yani yaşamın resmi ve sivil alanında; "başörtü" sorunu var mı?..
Ya da; "sorun yaratıcı" bir etken!.. Yok..
Kaldı ki, Türkiye bir İslam ülkesi..
İslam'ın temel şartlarından biri de; "kadın için örtünmeyi" emreder..
Tabi isteyen, takar, isteyen takmaz!..
Ama kimse; "kimsenin" giyimine, kuşamına, karışamaz..
Eğer ki; "bireylerin özgürlüğü" diyorsak..
Ki Anayasa da, "hürriyetten" söz ediyor..
***
Gelelim; siyasi mülahazalara!…
İktidar dahil..
Muhalefet dahil…
Hepsinden öte "en keskin" muhalif siyasi görüşler..
Atatürkçüler de..
Kemalistler de..
En aşırı seküler fikriyatı savunan, Öztürk'ler bile!..
Başörtüsünü!..
Mesele etmekten imtina ettikleri gibi; "artık" konuşmuyorlar…
Gündem dahi etmiyorlar…
Kaldı ki, "Başörtü" yasağının ana akımı CHP bile!…
Tartışmayı..
Karşı duruşu…
Laiklik kavramını "ilkellik" moduna sokan, fikriyatı terk ettiler..
***
Ötesi!…
Ülkede, "seküler" bir yaşamın…
Ya da farklı bir kültürün…
En haşin hayat felsefesine karşı bir itiraz.. Ya da "endişe" atmosferi..
Etkenler, müdahaleler söz konusu mu?
Değil…
Ki muhafazakarlar için de geçerli..
Genç, erkek, kız, kadın!… Her birey; "kendiyle" özgürdür!…
Yani sınıfsal bir ayırım yok!…
Sen inançlısın, sen inançsızsın gibi; "ayrıştırıcı" hal de yok!..
***
Kamu kurumlarında..
Üniversitelerde..
Yargıda..
Hal-i hazırda "başörtü" nedeniyle; devlet-i aliyenin işleyişinde bir arıza vuku buldu mu?
Ya da, dayatma..
Veyahut, "benim gibi yaşamalısın, ya da niye böyle yaşıyorsun" diyen!..
Vaki mi, değil…
Türk Silahlı Kuvvetleri..
Her ferdi bu ülkenin "evlatlarından" oluşmaktadır…
Kadın personeller..
"Başörtü" serbestiyeti alındığı tarihten bugüne!..
Daha açık ifadeyle!…
Başörtü takan kadın askerlere..
Gerek komuta kademesinden..
Gerek, birlikte görev yaptığı camiadan..
Pek tabi ki gerekse, dışarıdan herhangi bir "problem" söz konusu mu?.
Değil..
***
Tabiri caizse!.. Takan da memnun, takmayan da memnun..
Herkes; yaşamıyla memnun!…
Kimse; mevzu etmiyor!…
Hal bu iken!…
Ne oluyor da, "TSK'daki Başörtü" bir anda "alevlendiriliyor?"..
Ülkenin en büyük meselesi haline getiriliyor..
"Laiklik elden gitti, ülke battı" havası yaratılıyor…
Ey Danıştay..
Ey Danıştay Savcısı..
Ey Halkın Kurtuluş Partisi!…
Ki tabela partisi..
Gerici bir zihne sahip!...
Adını-sanını duyan var mı..
Ya da seçimlere girmişliği yok..
Yani; "pusuda" bekleyen..
Neyse!?.
Deyin; neyin hasabında, varmak istediğiniz hedef nedir?..
Bellidir..
Yine 80'ler mi?
90'lar mı?
Niyet bu ise; bilesiniz ki "mazide" kaldı..
O tezler; artık prim almaz!?.
Eski Türkiye'ye dönüş hiç ama hiç olmaz!…
Başörtü de serbest..
İnanç özgürlüğü de!…
***
ZİLAN DRAMI!…
E be yuh yani… Zilan'ın başarısını aktardık..
Yaşadığı dramı da..
Milli gurur..
Ama gösterilen vefasızlık..
Henüz, ses yok..
Ne İlin Valisinden..
Ne ilin kayyumundan..
Ne Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünden..
Ne de, Spor bakanlığından..
Ne diyelim; "ayıbın da ötesinde" bir sorumsuzluk!..
Ha bu arada..
4 evladını yetiştiren..
Vatan evladı yapan…
Milli formaya sahip yapan..
Kick Boks'ta..
Ulusal..
Uluslararası; şampiyonalarda başarı üstüne başarı sağlayan..
Altın madalyalar getiren..
7 Dünya şampiyonluğu kazandıran, Zilan'ın babası!..
Abdullatif Zilan..
O'nun için; "çağrımız" olmuştu..
İş, aş, ekonomik gelir sağlama adına; "imkan" sağlansın..
Yani "istihdam" edilsin..
Buna dair de; "kafalar kuma" gömülü!…
Dile kolay..
Türkiye'nin bayrağını dalgalandıracaksın..
Milli marşı okutacaksın..
Dünya'ya bunu, seslendirip, izleteceksin..
Ülkeyi ve milleti gururlandıracaksın..
Sonra; göreceğin muamele "vafasızlık" olacak..
Yazıklar olsun…
Tüm bunların ötesinde!..
Bir de aileye..
Hele ki baba Zilan'a yönelik; "iftirada" bulunacaksın..
Diyeceksin ki..
Sur'da oturmuyorlar..
Evleri 60 metre kare değil..
Şehrin başka bir semtinde; lüks yaşıyorlar..
Dahası, baba Zilan "ilkokul diplomasına sahip!?"
Hiçbiri doğru değil..
Ayıp..
Bari ilgili ve yetkili kurumlara; bu algıyı yapmayın..
Aile bas bas bağırıyor..
Sur'da yaşıyoruz..
Adresimiz, Ziyagökalp Mahallesi…
Baba Zilan, "ilkokul değil, aha lise diplomam var?"..
Gelin görün..
Velhasılı kelam!…
Makamlar liyakatsızların elinde; keyfiyet alır..
Liyakatlı ellerde makamlar ahilik kazanır!!…
Mesele bu!…
***
GALİBA ANLAŞTILAR..
İyi Parti ve CHP..
Son karar.
İstanbul CHP'ye..
Ankara da İyi Parti'ye..
Peki, "bir şeyler" değişir mi?.. Eee; yol kısa..
Üç ay kaldı..
Hele bir de; "adaylar" arz-ı endam etsin..
Tabi ki resmi..
Şuan konuşulan..
CHP'nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu..
İyi Parti'nin Ankara adayı Mansur Yavaş..
Vaziyet bu ise..
Ufukta gözüken bir şeyler var.. Ama net değil!?.
Bekleyelim..
İstanbul'a HDP'nin "dirsek-teması" ne olacak?
Buarada..
HDP'den haber var..
Doğu ve Güneydoğu adayları, "ön seçimle" belirlenecek..
Yani, teşkilatlar "evet veya hayır" diyecek..
Görelim!..