BAYDEMİR VE KIŞANAK NE DÜŞÜNÜYOR?
Dün DTP'den konuklarım vardı.
Seçim ziyaretine ilişkin bir organizasyondu.
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Milletvekili Gülten Kışanak.
Bu tür ziyaretler "iki anlam" taşır. Hem ziyaret edilen kişi için, hem de ziyarette bulunan kişiler için.
Çünkü iki tarafın da "birbirinden" alacakları tüyolar vardır.
Yani bir ölçüde; karşılıklı "nabız" yoklanır. Siyasiler kendi ölçeğinde "sokaktaki" nabzın kendileri için ne attığını?
Gazeteciler de; siyasinin seçimdeki "strateji" ve sandıktaki hedefi nasıl bir ölçü içerdiği.
Halkın da "seçimden" beklentileri? Aynı zamanda bu nabız "sorgulama" vasfını da taşıyor.
Geçmişte olup-bitenle alakalı.
***
Baydemir ve Kışanak'la olan sohbetimiz de bu minvalde cereyan etti.
Öncelikle ifade edeyim. Bugüne kadar birçok "siyasi ziyareti" ve sohbeti yaşadım.
Ama ilk kez böylesine keyifli bir sohbet geçirdim desem yalan olmaz.
Nedenlerini sıralayayım. Baydemir ve Kışanak'ın "ziyarete" yalnız gelmeleri.
Yani; yanlarında bir dizi "parti taraftarı" yoktu.
Kalabalık ya da "gövde gösterisine" ilişkin bir atmosfer söz konusu değildi.
Öyle "lafa" girecek, sohbetin ciddiyetini dağıtacak da yoktu.
Dostlar alış-verişte görsün minvalinde siyaset yapma gibi bir durum hasıl olmadı.
Anlayacağınız sade ama ciddi bir ziyaret oldu.
Bundan dolayı da, sohbetin "mevzuları" ve onlardan gelen cevaplar değerliydi.
***
Sohbette Sayın Mehmet Ali Altındağ da hazırdı.
Hal-hatır faslı sonrasında, çayları içerken sordum;
"Seçimler nasıl gidiyor" diye! Baydemir de karşı soru geliştirdi; "Siz nasıl görüyorsunuz?".
Temkinli, ama kaygılar geliştiren bir duyguyla.
"Sandıktan zaferle çıkacağız" derken "Tabi demek değildir ki, rehavet içerisindeyiz. Gece-gündüz demeden çalışıyoruz"
Son 5 yıllık "yaptıklarımızı" ve bundan sonra da yapacaklarımızı anlatıyoruz.
51'e yakın; Diyarbakır'a yeni bir atmosfer getirecek projelerimiz var.
***
Baydemir, "yarınlara" ilişkin "yaptıklarımız gelecekteki yapacaklarımızın teminatıdır" sözüyle; DTP'nin "yereldeki" siyasi değişimini de bir ölçüde aktarıyordu. Çünkü DTP gerek 1999 seçimlerinde ve gerekse 2004 yılındaki seçimde; "Etnik Kimliğe" dayalı siyaset güdüyordu. Ve bu paralelde; "seçim havası" geliştirip, halktan oy istiyordu.
Ama 29 Mart seçimleri; farklı bir atmosferde geçiyor.
Vatandaşın sorguladığı gibi; "Hizmette olmalı?".
Yani artık seçmen "sandığa" körü körüne gitmiyor.
Sorgulayan, araştıran, hesap soran bir seçmen vardır.
Bu da; Diyarbakır'ın 29 Mart'ta bir hayli "ciddi" şekilde sandığa yansıma gösterecek.
Katılım oranını da geçmiş seçimlerde yüzde 60-65'lerden 80'lere çıkaracağını gösteriyor.
Baydemir 30 Mart sabahının "Türk Siyasi Tarihinde" değişim günü olacağına inanıyor.
Ve bu inanç paralelinde tereddüt göstermeden şöyle dedi:
"Bu seçimler Türkiye'nin yarınları için önemli bir sınavdır. Bu sınav da Türkiye'nin değişim sınavı olacaktır".
***
Üç gün önce kaleme aldığım; "Partilere yönelik çirkin saldırıları" sordum.
Demokrasi kültürüne zarar veren bu "saldırıları" tasvip ediyor musunuz diye?
Baydemir, hassasiyet içerisinde tepkisini koyarak.
"Birkaç hadise yaşandı. Bunların yaşanması da son derece üzücüdür. Benim temennim yaşanmamasıdır. Bize yapılmasını istemediğimiz bir tutumu, bir davranışı başka hiç kimsenin yaşamasını istemeyiz"
Buarada basına yansımayan kendilerine yönelik bir saldırıyı da aktardı.
"Bakınız bir hafta önce seçim aracımız yakıldı. Biz ortamın gerilmemesi için, mevzuyu dışarı aksetmedik".
AK Parti dahil olmak üzere siyasi partilere çağrıda bulunurken;
"Benim çağrım, bütün siyasi partilere, kimse oyuna gelmesin. Kent bana göre iyi gitti. Bu konuda hepimizin çaba sarf etmesi, bu sürece katkı sunması lazım".
***
Baydemir AK Parti'yi "duygu sömürüsü" yapmakla suçlarken, "hodri meydan" dedi.
Belediyecilik alanında "Bizim 5 yılımız",
İktidar alanında "Hükümetin 7 yılı"
Yani yerel iktidar olma noktasında "DTP Belediyecilik alanında" ne yaptı?
Merkezi hükümet yönünde "AK Parti Hükümeti neler yaptı?
Buyrun gelin tartışalım.
Tarım Bakanı Mehdi Eker ve Belediye Başkan Adayı Kutbettin Arzu'yu kastederek;
"Buyrun gelin, Sayın Bakan veya sayın aday, ulusal kanal veya yerel kanalda, biz son 5 yılda ne yaptık, Diyarbakır'ımıza Hükümet bütün kamu ve kuruluşlarıyla 7 yılda ne yaptı. Gelin mukayese edelim. Gelin birbirimizle paylaşalım. Demokrasi ve demokrasi kültürü kaçak güreşmeyi çok sevmez diye düşünüyorum, oturalım tartışalım ve Diyarbakır halkının taktirine bırakalım?"
***
Baydemir'e önümüzdeki günlerde kutlanacak olan 21 Mart Nevruz Bayramını da sordum.
Özellikle Nevruz'un 29 Mart "seçimlerine" bir etkisi olacak mı? Tedirginliklere dayalı bir atmosfer gelişebilir mi?
"Artık, Nevruz ve gerilim kavramının ben bir arada kullanılmasından rahatsızlık duyuyorum. Nevruz denildiğinde, karnaval, şölen, kutlama, coşku gelmelidir. Nevruz'un son derece konforlu içerisinde geçmesi için bir vizyon projesi gerçekleştirdik. Tüm dünyaya barış, hoşgörü ve sevgi mesajı verilecektir. Bütün yurttaşlarımdan demokratik olgunluğundan emin olduğum için söylüyorum"
Tam bu esnada söze Milletvekili Kışanak girdi.
Nevruz coşkusunun, Demokrasi süreci ve seçim sürecine mutlaka bir ilişkisi olacağını ifade ederek;
"Kentimizde herkesin bir hazırlığı var. Elbise diktirmelerine ve nevruzun anlamına uygun coşku içerisinde bir moralle, bir şölen havasında geçeceğine tabi ki demokratik iradenin tecelli etmesine katkı sunacağını düşünüyorum"
***
Kışanak sözü aldığı için, sorularımız da tabi ki kendisine yönelmeye başladı.
Sordum Başbakan Erdoğan'ın ikinci kez Diyarbakır'a gelmesi yönündeki "haberleri" nasıl değerlendiriyorsunuz diye?
Hassas bir ifadeyle;
"Tabi ki, bir başbakan memleketinin her tarafına istediği gibi gidebilir. Ancak, Diyarbakır'ın şöyle bir beklentisi olmuştur; Ben sadece Erdoğan ile ilgili değil, tüm siyasetçiler adına, beklenti, Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümü noktasında pozitif mesajlar bekliyorlar. Biz bir şey duymadık, Kimse de bişey duymadı. Diyarbakır'da başbakan bu halka ne dedi. Doğrusu, ne dedi sorusu yanıtsız kaldı".
Bunları ifade ederken, 2005 yılındaki Başbakan Erdoğan'ın "Kürt açılımına" ilişkin açıklamasına atıfta bulundu.
"2005 yılında Diyarbakır'da verdiği sözleri Ankara'da unuttu. Ama Diyarbakır halkı bunu unutmadı. O nedenle söyleyecek bir sözü varsa bile bunu söylediğinde biraz da halkın icraatlarına bakacağına inanıyorum"
Buarada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İran ziyareti esnasında Kürt sorununun çözümüne yönelik 'sorun Sınır ötesinde değil, sınırın içerisinde çözülür' şeklindeki açıklamasını da değerlendirirken, "Bu yıllardır söylediğimiz şeylerdi. Doğrusu Türkiye'de Kürt sorunu çözme niyeti varsa, bu anlamda en olumlu atmosferin olduğu bir dönemde AKP hükümeti iktidar oldu. Silahlar susmuştu, silahlı güçler sınırların ötesine çekilmişti. Bu konuda idari açıklamalar vardı. Bugün Türkiye'deki tüm demokratik kamuoyu AKP hükümetinin bu süreci heba ettiğini, barış için kullanmadığını, yeniden bu yolları kapattığı yönde yargısı var".
Kışanak bunları aktarırken, "Kişi olarak seçim bitinceye kadar söylenen hiçbir söze inanmıyorum. Bunu 22 Temmuz seçim atmosferinde gördük. 22 Temmuz seçiminden sonrasında karşılaşılan tablodan yanıldı. Bir hayal kırıklığı var, beklentilerle olmuyor"
***
AK Parti'yi "samimi olmamakla" suçlayan Kışanak'a bir sorum daha oldu.
AK Parti'nin "demokratik açılımları" ve Kürt mevzusuna ilişkin geliştirdiği hamleler.
TRT Şeş'in açılması bir milat. Kürtçe Kursların açılması. Üniversitelerde "Kürdoloji" bölümlerinin hazırlığı içerisinde olunması.
İnsan Haklarına ilişkin "özgürlüklerin" genişletilmesi.
Bunları sıralarken, "Haklısınız bir dizi açılım oldu. Ama bu açılım, AK Parti Hükümeti'nin zorunlu açılımları"
Yani; 2001 yılında Anayasada ve Yasalarda yapılan Avrupa Birliği Uyum sürecine ilişkin "paketlerin" açılımıdır.
"AKP hükümeti döneminde reform niteliğinde sayılabilecek hukuksal anlamda devrim sayılabilecek ileriye gitme demokratikleşmeye gitme anlamında tek bir yasal düzenleme yok."
***
Evet. Baydemir ve Kışanak'la "seçim ziyaretiyle" gelişen sohbetin altı çizilen bölümlerinin özeti bunlar.
Ancak şunu söyleyebilirim;
DTP Belediyeleri kaptırma noktasında "kaygı" gütmüyor değil. Tedirginlik var.
Bu nedenle de; "belediyeler çantada keklik" misali bir politika gütmüyor. İşin ciddiyetinin "farkında"
Ama şuna da inanmıyor değil. Diyarbakır ahalisi bir dönem daha "kendileriyle" devam etme noktasında "tercih" edecek.
Anlayacağınız; DTP ve AK Parti "siyasal zeminde" daha uzun bir süre "güreş" tutacak gibi görünüyor.
Ancak ikisinin de; "kozlar" noktasında yeni açılımlar ortaya koyması gerekir.
Çünkü Diyarbakır ahalisi "eski" ahali değil. Bunu da herkesin iyi bilmesi gerekir.