BDP Kongresi ve Kemal Burkay
Dün,
Barış ve Demokrasi Partisi’nin 2. Olağan kongresi yapıldı.
Başkan değişmedi.
Daha doğrusu, eş başkanlar değişmedi.
Selahattin Demirtaş
Ve Gulden Kışanak’la “devam” denildi.
Kongre,
Atmosferi ve çıkan mesajlar, “ilkler” içerdi diyebilirim.
Öncelikle,
Bu kongre BDP için “yeni yönetim” zorunluluğuna haizdi.
***
Malumunuz üzre;
Partinin ikinci kongresinden hemen sonra, KCK operasyonları başladı.
BDP’li,
Çok sayıda siyasetçi şuan cezaevinde.
Ki sadece 120 kişilik Parti Meclis üyesinden 56’sı tutuklu.
Yanı parti yönetimi kadrosundan yarısı yok!
İşte kongre;
Bir ölçüde “bu boşluğu” giderme noktasında, yapıldı denilse yeridir.
***
Gelelim;
Kongreden ilk etapta göze çarpan görüntülere!
BDP.
Ve onun akımından gelen siyasi parti kongrelerinde hiç alışık olmayan bir görüntü vardı.
Ki bu görüntü haber bültenlerinde flaş geçti.
BDP ilk kez Türk bayrağı astı.
Türk bayrağı bir tarafta, diğer tarafta da BDP bayrağı.
Kongrede dikkat çeken; Öcalan posteri açmak isteyen bir gruba yapılan anons.
"Bütün salon zaten Sayın Öcalan'a sahip çıkıyor. Ayrıca poster açmanıza gerek yok"
***
Kongreden,
Çıkan ve verilen mesajlar da dikkat çekiciydi.
Özellikle;
Demirtaş, barışın gelmesi için “herkesin hem asker ölümlerine hem de gerilla ölümlerine ağlaması” gerektiğini söylemesi.
Altı çizili bir mesaj!
Tabi Demirtaş,
BDP’nin “yeni yol haritasını” da ortaya koyacak önermelerde bulundu.
Şöyle ki;
Abdullah Öcalan’ın kaleme aldığı demokratik özerklik modeli.
Bilindiği gibi,
İlk olarak HDK sonra da, BDP dillendirmişti.
Tabi,
Öcalan “özerkliğin” önerisinde altını doldurun, kamuoyu da ne olduğunu bilsin demişti.
***
Ancak dün;
Demirtaş bu önermeyi, Türkiye sathına yayarak; “ilk kez 15–20 özerk bölgeden” bahsetti.
Özerk yönetimlerin “etnik temelli” değil “bölgesel” olmasını istediklerini söyledi. Buradan şunu anlıyorum;
BDP Türkiye’deki “etnik yapının” İspanya veya başka modellere uymadığını görmüş oldu.
Çünkü;
Türkiye’deki “halklar etle kemik” olmuş!
Türk ve Kürdü ayırmak mümkün değil.
Üstadın ifadesiyle; “hiç et tırnaktan ayrılır mı?”
***
Dikkat çeken bir ayrıntı da;
“Ulusal Birlik” istemi.
Yani “ulus devlet” değil, “Ulusal birlik”
Bunun yanında Demirtaş,
”Türkçe resmi dil olarak kalsın ama özerk bölgelerde ikinci dil olarak anadil kullanılsın“ dedi.
Zaten,
Bu meyanda ciddi bir yasal düzenleme çalışması olduğu söyleniyor, hükümet tarafından.
Nitekim,
Bülent Arınç’ın Diyarbakır gezisinde,
Ve AK Parti’nin 63 maddelik “manifestosunda”, Kamuda Ana Dilde “hizmette” vurgusu var.
Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın,
Kürtçe Personel alımıyla ilgili davadan beraatı de, “kamunun” buna, ikmali oldu.
***
Kürt sorunun çözümü için de Demirtaş üç madde sıraladı.
Şöyle ki;
Eşitlik,
Adalet
Ve Barış.
Tabi bunları sıralarken, “silahlı” cephede, muhatap noktasında adres yenilemesi yaptı.
Muhatap Öcalan.
Bu cümleye bir de KCK’yı ekleyerek önerdi.
Silahların susması dağdan inişin sağlanması için; KCK ve Öcalan adres!
Ancak; muhataplıkta Kandil odaklı “hiç” mesaj içeren cümle kullanmadı.
Bu da,
Şu anlama gelebilir, zaten KCK bir üst yapı olduğuna göre Kandil’i “direk” ifade etmek yerine, KCK’ya vurgu yeter.
***
Sonuç itibariyle;
BDP’nin kongresinde, Kürt sorununa çözüm “şu eksende” kabul.
Siyasal,
Yani parlamento düzeyinde, muhatap BDP.
Silahlı müzakerede ise;
Muhatap, İmralı yani Abdullah Öcalan ve KCK!
Bu söylem,
Hükümet ve muhalefet tarafından, “nasıl” tepki görür bilmem.
Ama,
Şunu söyleyebilirim önümüzdeki zaman dilimi içerisinde.
BDP ve AK Parti’nin,
Gerek yerel seçimlerle ilgili,
Gerek Yerel Yönetimler yasasıyla ilgili,
Gerekse de Anayasa Değişikliği konusunda, “birbirlerine” ciddi manada ihtiyaç duyacaklar.
Tabi ihtiyaçlar; “birbirlerinin” hanelerine kazanım sağlamaya kurgulu!
***
Dünkü, siyasi gelişmeler, BDP cephesinde böyle gelişirken.
Aynı saatlerde,
Kemal Burkay Diyarbakır’dan “dikkat çekici” bir mesaj verdi.
Malum, Kemal Burkay sıradan bir isim değil.
Kürt siyasetinin önemli bir mihenk taşıdır.
Ki 32 yıl sonra, Türkiye’ye geldi.
12 Eylül’ün “siyasi” yasaklılarından.
Bu nedenle mesajlarının altı hep çizili.
Hele ki,
HAK-PAR Genel Başkanlığı için, “adının sıkça” telaffuz edildiği bir zaman da.
***
Parti Genel Başkanlığına “yeşil” ışık yaktı.
Önümüzdeki günlerde; olası kongreyle HAK-PAR’ın genel başkanı.
BDP’ye mesajı var.
Gelişini,
Ve üstlendiği konuma şu yorumu getirerek!
“Kürtlere bir alternatif parti lazımdır.
Eğer Bdp gerçekten tüm Kürtleri kapsayan bir siyaset yapsaydı Bdp'nin arkasında yer alırdım.
Şartsız olarak BDP'yi desteklerdim.
Ancak, istediğimiz gibi bir parti değil
BDP siyaseti ve renkleri PKK'nın siyaseti ve renkleridir. Kürtlere bir alternatif parti lazımdır. “
***
Buradan anladığım kadarıyla;
Önümüzdeki zaman dilimi içerisinde Kürt siyasetinde BDP’ye alternatif oluşumlar yaratılacak.
Burkay, BDP’nin PKK eksenli “siyaset” üretmesinin Kürtlerin hak arama mücadelesine zarar verdiğini düşünüyor.
Doğrusu, bu düşüncesi bir süreden beri birçok Kürt çevresi tarafından, “dillendirilmiyor” değil.
Rahatsızlık var.
Sonuç itibariyle; yeni dönemde bu alanda önemli gelişmeler bekliyorum.
***
Gelirsek,
Pazar sohbetindeki konuklarıma.
AK Parti Milletvekili Galip Ensarioğlu ve Batman Barosu Başkanı Yusuf Tanrıseven di dünkü konuklarım.
Çok önemli konuları konuştuk.
Anadilde eğitim ve kamusal alanda Kürtçenin kullanılması!
En önemli konu ise;
BDP’nin üzerinde durduğu “demokratik özerklik”.
Ensarioğlu,
AK Partinin yaptığı yasal ve anayasal değişikliklerin ilerleyen yıllarda gelmesi muhtemel eyaletler sistemi ya da başkanlık sistemi gibi yapılara zemin hazırladığını ifade etti.
***
Bunlar çok önemli ifadeler ki Ensarioğlu bu konuda sıradan bir isim değil. Ensarioğlu’na referandum yolu görünen yerel seçimlerin 2014’ten 2013’e alınmasıyla ilgili yasa değişikliği de sordum.
Anladığım kadarıyla;
Bu eksende Cumhurbaşkanı Gül, yasayı onaylayıp referanduma götürmek yerine meclise geri iade edecek.
Dün bu yönde Ankara kulislerinde haylı konuşuldu.
Köşk iade edecek diye!
Şayet böyle bir sonuç gelişirse;
İşte o zaman teklifi veren AK Parti ve MHP samimiyet testinden bir kez daha geçmiş olacak.
Ama derseniz ki;
Kanun değişikliği 367 oyu bulup meclisten geçer mi?
İşte bu kesin değil.
***
Çünkü hal-i vaziyet muamma!
AK Parti hafta sonu buna odaklı hayli çaba gösterdi;
“Fire” ya da parti gurubuna “itaat etmeyen” kim diye?
Henüz, belirlemiş değil, kimlerin olduğu.
Bilindiği gibi, “gizli” oylama yapılmıştı.
Bakalım,
Haftanın ilk gününde, siyasi hava bu meyanda nasıl esecek.
Lakin esen rüzgâr biraz “gerilim” icra edecek gibi!
O da, karşılıklı söz düellosuna sahne olacak olan Salı günkü parti grup toplantılarında kendini hissettirecek!
Biz de;
Heyecanla olup biteni takip edeceğiz!