BİRİLERİ ORTAMI PROVOKE EDİYOR!
Mevsimsel olarak,
Bölgede hava bir hayli "ısınmaya" başladı.
Her ne kadar;
Şaşırtıcı ve zamansız "yağışlar" oluyor ise de.
Yazın,
Kavurucu sıcaklığı "kendini" hissettirmeye başladı.
Tabi.
Sohbetimiz, "bölgenin meteorolojik" haliyle alakalı değil.
Fikri,
Mülahazamız, "son günlerde" çatışmalı ortamın "körüklenmesi".
Daha doğrusu,
Şehirlerde "manevi" değerler üzerinde, "çatışma" gayretkeşliği üzerinedir.
***
Şöyle ki;
Kur'an Kursları,
Medreseler,
Ve tabi ki Öğrenci yurtları...
Buralara yönelik,
Son aylarda bir hayli "Ses bombalı ve Molotoflu" saldırılar yaşanmakta.
Yani,
Dini ve Manevi "patente" sahip, "Eğitim" kurumları, hedefte.
Neden?
***
Saldırılardaki gayretkeşlik;
Şahsi fikrimin beyanıyla "hiç de" tesadüfî ve sıradan değil bir hadise değildir.
Tamamen,
Planlı ve organizeli, icra edilerek "toplumu" germeye dayalıdır!
Özelliklen de;
Altan alta "Din ve manevi" değerler üzerinde, "hizipleşme" ortamı yaratmak.
Tıpkı;
1993 ila 1998 yılları arasında, "yaşatılan" kontra faaliyetleri gibi.
***
Birileri,
Farklı düşünce üretebilir, bu kurumlarla alakalı!
Şu cemaatin,
Şu örgütlü yapının,
Ya da, devletin himayesinde bir kurum diye.
Olabilir.
Ama görülen ve bilinen odur ki, bu kurumların "işleyişinde" fikri çatışma körüğü yok!
Tamamen,
İyi niyetle oluşturulmuş,
Bu toplumun mayası olan "dini eğitimi" vermeye çalışıyor.
Eğitimi alan kim derseniz?
***
Onlar da elbette ki,
Bölgede dini hassasiyeti olan ailelerin çocukları.
Ki bunlar da,
Ekseriyetiyle "kırsal kesimde" imkanı olmayan, dar gelirli fakir aile çocukları.
Öksüz ve yetim.
İşin, özü ve kurumsal işleyişinde "siyasi bir gayenin" olabileceğini doğrusu düşünmüyorum.
Zaten, Kur'an tedrisatında,
Eğitim ve öğretiminde, medrese de "siyasi ve ideolojik" düşünce pek arınmaz.
***
Yine sanmıyorum ki; buralarda çocuklara "etkin düşmanlık",
Silah gibi, şiddeti ve şiddeti benimseten "alışkanlık ve tuttular" aşılanmadığı gibi yönlendirme ve eğitim de vaki değil.
Ki böyle bir,
Yapılanma söz konusu olmuş olsaydı, "bize de".
Kent ahalisinde de,
O bölgelerde bulunan vatandaşlardan da, "farklı değerlendirme" gelirdi.
Bilinen odur ki;
Anlatılan Din, İman, Kur’an ve Peygamber sevgisi ve eğitimidir.
***
Diyeceksiniz ki;
Peki, buraları kim neden hedef alsın?
Ses bombaları, Molotof kokteylleri niye atsın?
İşte bu hal-i durum, bulanık.
Doğrusunu isterseniz;
Bunu anlamak, cevabını verebilmek için "kâhin" olmayada gerek yok.
Yeter ki, hafızayı beşer olabilelim.
Çünkü
Geçmişte de, "benzer" organizasyonlar yaşandı.
Filim ve senaryolar aynı.
Gaye;
Ve temel fikri yapıyı vücuda getirmedeki, konsept şu.
Bölgede;
Kürtler arasında Sosyalist-Marksist sol düşünce ile İslami anlayışı "çatıştırmaktır".
Hesap bu.
***
Her ne kadar,
Birileri çift taraflı figüran olarak kullanılsa da!
Komuta,
Tamamen bölgede yıllardır cirit atan "iç ve dış" karanlık yapılardan gelmektedir.
Bölge orijinli dahi olsa;
Bilinmelidir ki yine de olup-biten olumsuz hava daima onların "ekmeğine yağ-bal"dır.
Çünkü,
Onlar biliyorlar ki İslam, etnik ayrımcılığı, özellikle de kardeşi kardeşe vurdurtmayı yasaklar.
***
Onun için;
Diyorum ki son günlerdeki "ses bombaları" bu anlamda "psikolojiktir".
Plan; farklı kesimleri birbirine düşürmektir.
Bunun için din karşıtı bir görüntü yaratıp farklı görüşteki kesimleri çatıştırmak!
Hatırlayın,
1993 ila 1998 yıllarını, bölgede PKK-Hizbullah çatışmasını.
Senaryo aynı.
Ki önemli bir nokta da; olaylarda kullanılan gençlerin yaşları.
Maalesef;
Elerine Molotof ve ses bombası verilen çocukların yaşı 12’ye kadar düşmüş.
Bu çok daha tehlikelidir.
***
Neden mi?
Hem elinde bomba olan çocuk,
Hem de Kur'an eğitimi alan çocuk.
En küçük kıvılcım,
Önü alınamaz yangınlara neden olabileceğini, "göz ardı" etmemek gerekir.
Gençliği, gençliğe kırdırmak.
Bir de;
Kur’an ve Peygambere karşı kışkırtılan gençlik yarın neler yapmaz ki?
Şu gerçeği çok iyi algılamak lazım.
Yöntem, hedef ve anlayış aynı.
Huzuru bozmak, toplumu gerginleştirmek.
***
Bilmeliyiz ki;
Kardeşin kardeşi vurarak akıttığı bu kan en çok kimlerin işine gelir?
Kimler bu sayede;
Siyasi, ekonomik rant ve konum elde eder?
Bunları;
Bence en ince şekilde düşünmenin zamanı geldi, geçiyor bile.
Barış için mücadele etmemiz gerekirken,
Ne hazindir ki, "çatışma ve yeni çatışmalar" için, mücadele ediliyor.
Ve bir bütünlük içerisinde;
Hepimiz "tribündeki" seyirci gibi, keyfe mayeşadayız!
Aydınlığa ihtiyacımız var.
Karanlığa ve karanlıktan beslenenlere değil.
Ed-i bese!