Biz de Uyarmıştık Ama...

“Biz demiştik…”

Mesleki,

Bazda bu ifadeye “gıcığım”, sevmem!

“Biz uyarmıştık” demek!

Lakin,

Vaziyet Şehr-i Diyar-ı Bekir olunca, “demeden de” edemiyoruz.

Aslında,

Şu iki vecize söz, Şehrin “yaşadığı ve yaşatılanları” noktasında kulağa küpe.

Ama kime.

***

Görünen Köy Kılavuz İstemez.

Ya da;

Çarşambanın gelişi Perşembeden bellidir.

Demiştik, uyarmıştık.

İşte,

Dün şehir ahalisi olarak, “yaşadıklarımız” ortada.

İki hafta önceydi;

“Diyarbakır Kış’a hazır mı diye” sormuştum.

***

Uyarırken,

Eleştiri oklarını yönelttiğimiz kurumlar, alınmışlardı.

“Üstümüze çok geliyorsunuz” diye!

Yerel Yönetimler,

Merkezi hükümet ve diğer kuruluşlar.

Be kardeşim...

Bizi “söyletmek” zorunda bırakıyorsunuz.

Çünkü işinizi yapmadığınız yığınla mevzuu var ki, hangisinden bahsedelim.

Neye elini atarsan, tabiri caizse elde kalıyor.

***

Bizim de,

Ahalinin de, kent bileşenlerinin de.

Velhasıl herkes; “Sizden ekstra bir eş değil” asli görevinizi yerine getirmenizi istiyor ve bekliyor.

Ama maalesef, yapmıyorsunuz!

Zaten biz de,

Sizi eleştirmek için öyle çok çaba içerisinde değiliz.

Kılı kırk yarıp.

Bilmem özel araştırma içerisine girmeye gerek yok.

Hal-i âlem meydanda.

***

Alın size;

Son 48 saat içerisinde, Metropol kent Diyarbakır’ın yaşadıkları.

Ve ortaya çıkan; manzara!

Kar, yağmur.

Kısa vadede, ağır faturalar önümüze çıkardı.

Ben buna; “sel” ya da farklı bir doğal felaket olarak, göremiyorum.

İçime de sığmıyor.

Şöyle ki,

Kentte yağan yağmur Türkiye ortalamasının altında.

Buna rağmen, şehir ne âlemde?

***

Derler ya;

Allah’ın sopası yok ya!

İki damla yağmurla, “herkesin” foyası ortaya çıktı.

Kent göle döndü.

Yollar,

Evler, işyerleri, araçlar, iş makineleri “yağmurun” oluşturduğu göletlere gömüldü.

Şans eseri, insan kaybı yaşanmazken.

Maddi hasar yüksek.

Telef olan, küçük ve büyükbaş hayvanlar da ayrı.

Yıkılan köprü.

***

Haber merkezinden,

Fırat Avcıl ve Ayhan Yaşar’ın objektiflerine yansıyan karelere bakıyorum.

Korkunç.

Bir şehir,

Metropol bir kent bu hale mi geliyor?

Dedik ya;

“Biz etkili ve yetkili zevatı uyarmıştık, Kent kışa hazır mı” diye!

Haklı çıktık.

Ne diyelim; Diyarbakır gerçekten sahipsiz bir şehir!

***

Bir başka ifadeyle;

“Siyasi” aksiyonlardan kurtulabilse.

Kendi gerçek gündemini yakalayamıyor.

Onun için de; “hadiseler” içerisinde boğuluyor.

Evet, gerçek gündem ne olmalı.

Elbette ki alt yapı.

Yeni yerleşim yerlerinde bile yollar, evler, iş yerleri sular altında kalıyorsa hangi alt yapının sağlamlığından söz edilebilir?

***

Şehir içi trafik, yollar, kanalizasyon alt yapısı zaten kifayetsiz!

Bunlara bir de Türkiye’nin dönüşümlü elektrik kesintisi uygulayan tek kenti olma özelliği eklendi.

Kaçak elektriğin kesintilere yol açtığı doğru ama yıllardır bu bahaneye sığınılarak bazı gerçekler gözardı ediliyor.

Alt yapı yetersiz, şehir büyüyor, mevcut şebeke, hatlar ve donanım yetmiyor.

Bir de doğalgaz gerçeği var.

Şehrin 4’te 3’ü doğalgaza bağlandı.

Doğalgaz elektriksiz çalışmadığına göre bu da önemli bir yük getiriyor.

***

Bu gerçeği bilerek zamanında önlem almayan anlayış bugün yaşanan dönüşümlü kesintilerin vatandaşa verdiği eziyetin sorumlusudur.

Bir sözüm de dürüst davranmayarak dürüst vatandaşların vebaline giren elektrik hırsızlarına.

Yani kaçak elektrik kullananlara.

Eskiden olsa yakıt yok derdik.

Şimdi devlet odun, kömür de veriyor.

Binlerce insana bedava kömür dağıtılıyor.

Gelen duyumlar ürperten cinsten.

Adam devletin bedava verdiği kömürü satıyor, kaçak elektriğe devam.

El insaf, biraz merhamet.

***

Büyük çoğunluğu inançlı olan bir bölgede yaşıyoruz!

Hırsızlığın, haramın kitabımızda yeri var mı?

Yok.

Dini değerlere inanıyorsak bunu nasıl yapıyoruz?

İslam da en büyük günahlardan biri kul hakkını yemektir.

Şimdi senin hırsızlığının bedelini maddi ve manevi olarak dürüst insanlar ödüyor.

Yazık günah değil mi?

3 kuruşluk dünya çıkarı için insan ahirettini heba eder mi?

Beri yanda, bu dünyanın kanunları karşısında “hırsızla” yargılanmak.

Diyorum ki;

Gelin herkes ama herkes görev fikriyatını bir kez daha dini değerlerimizle gözden geçirelim!

Velhasıl,

Uyardık, gördük yaşadık!

İnşallah, geçmiş için ders-i ibret olarak kabul edilir.