BU NASIL KİN VE ÖFKE Kİ?
Şu mantığı;
Anlamakta hayli zorlanıyorum!
Doğrusu,
Doluyu boşa, boşu doluya vuruyorum!
Bir yukarı,
Bir aşağı gidip-geliyorum!
Ama bir türlü; işinden çıkamıyorum.
***
Dile kolay;
Öğretmenlerin.
Öğrencilerin bulunduğu okula saldırmak.
Molotof kokteyli atıp okulu ve içerdekileri yakmak.
Elde bomba.
Öğretmenleri,
Öğrencileri “diri diri yakacak” kadar, kindar olmak.
***
Ne diyeyim;
Bu mantığın ortaya koyabileceği gerekçeyi anlamakta zorlanıyor insan!
Biliyorum.
Bu hadise sonrasında bir çok kişi sorar!
Haklı bir şekilde sorar;
Madem bu halk adına mücadele ediyorsun,
Onun özgürlüğünü istiyorsun niye içerisinde bulunduğu okulu ateşe veriyorsun.
***
Bir elde molotoğ,
Diğer elde bomba “hedef* gözetmeksizin saldırıyorsun.
Ve öğretmenini,
Öğrenci arkadaşını yaralıyorsun?
Bu tavır;
Hangi özgürlük anlayışı ile bağdaşır?
Yorum sizin.
***
Öyle tahmin ediyorum.
Ki öyledir;
Büyük ihtimalle o okulda okumuş olan ya da okuyan eli Molotoflu gruptur eylem yapan.
Ders aldığı öğretmenlerini,
Okulunu ve hatta aynı sırada oturduğu arkadaşını yakmaya çalışıyor.
***
Ben açıkçası görüntülerden çok etkilendim!
Bu şiddet;
Sarmalı ve aktörleri, “yarınlar” için hayli tedirgin edici.
Gençlik.
Bu “kin” dokusundan, kurtarılmalı!
Onun için de;
Tüm çıplaklığıyla hakkaniyet ışığında, meselelere bakıp, empati yapmalıyız!
***
O bizi,
Biz de onu “anlayarak” bu anlaşılmaz hal-i vaziyetten kurtulmalıyız!
Yoksa;
Ne eli sıkılabilecek,
Ne diyalog kurulabilecek,
Ne barış ve kardeşlikten söz edilebilecek,
Ne de, birlik ve bütünlükten yana, düşünce ortaya koyabilecek bir “ortam” ve anlayış bulamayız!
***
Seçilme yaşı 18’e iniyor!
Gelelim,
Seçme ve seçilme yaşının 18’e indirilmesine!
Henüz kesin değil.
Ama öyle görünüyor ki, “kesin” olacak.
Çünkü;
Mevzuuyu gündeme taşıyan iktidar.
Seçilme yaşı, 25’ten 18’e indirilecek.
Yani;
Seçilme ve seçme noktasında “askerlik” şartı kalkıyor.
Reşit olan her genç, “siyasi” arenada söz sahibi olacak!
Aday olacak,
Seçilecek ve seçecek!
Bir de;
Silâhaltındaki “er ve erbaşlarda seçme hakkına kavuşacak; Oy kullanabilecek.
***
Hiç kuşkusuz ki,
Bu yaştaki nüfus oranı bir hayli yüksek!
Her ne kadar,
Farklı veriler var ise de, Türkiye hala genç bir nüfusa sahip.
İşte bu nüfus,
Şayet yasal düzenleme yapılırsa, “artık” irade ve iradeyi ortaya koyabilecek güce sahip olacak.
Ki bu adım;
Katılımcı demokrasinin “özüne ve hayat” damarına, taze kan olacaktır.
Tabi bir de;
Kültürümüzde yer edinmiş bir atasözü var.
“Akıl yaşta değil, başta”.
Artık,
Bu sözün da, hakikati icra olmuş olacak!
***
Haydi, hayırlısı diyelim.
Siyasetin,
Ve politikanın “batağından” kaşarlanmış, zihniyetler artık mola versin.
Yerlerine,
İdeallerini ve dürüstlüklerini henüz kaybetmemiş, gençler gelsin ki “bataklık” kurusun.
Demokrasi,
Katılımcı yönetim anlayışı “güç kazansın”.
Ha birileri çıkıp sakın şunu söylemesin.
“Çoluk-çocuk meclisi doldurdu” diye!
***
Gördük,
1991’den 2007’e kadar.
Türkiye’de,
Siyaset,
Meclis ve Politika arenasındaki “kart” aktörleri.
Hiç bir zaman “reşit” siyaset üretemediler.
Hep vesayet altında kaldılar.
Kısa vadeli ideallerle, “ülkenin yarınlarını” satıp, kaçtılar!
Velhasıl,
Liyakat, ehliyet ve tabi ki idealist cesaret sahibi gençler artık “söz” sahibi olmalı.
Ki yarınlar, “güven” bulsun!