CEHALETİN SUİKASTI!…

İki günlük; "sokağa çıkma yasağı" ilan edildi.. 30 Büyükşehir, 1 de Zonguldak.. Yani 31 il.. İşte bu yasağın ilanı.. Denir ya, "yanlış ve zamanlama, teferruatsız, öngörüsüz" bir süreçle işleyince, cehaletler serisi, peşi sıra bombalandı.. Kaş yapayım derken, göz çıkarma misali; bir yasak ucubesi süreci oluştu!!..

***

Şöyle ki!.. Önce 'sokağa çıkma yasağı" ilan edildi denildi.. Sonra iller beyan edildi.. Ardından, "sokağa kim çıkar, kim çıkmaz, ne zaman çıkabilir, hangi kuruluş, işletmeler açık olacak, özellikle fırın, market" noktasıyla; belirlemeler geldi?.. İş dalga dalga gelişince; ne yazık ki sokakta şiddetli şekilde dalgalanma patlamasına neden oldu?.. Aylardır süren; "o evdekal" uyarıları.. İş esnekliği.. Sosyal mesafe kuralı.. Maske, eldiven, temizlik, hijyenik ortam!.. Toplu alanlarda bulunmama.. İnsanların yoğunlukta olduğu yerlerde temastan kaçınma.. Kendini izole et, dezenfektan kullan gibi haller!..

***

İşte tüm bu "eziyet, çile, tedbir, sinir, öfke, ruhsal dengesizliğe" katlanılarak, "kovid-19'a karşı" topyekûn ortaya konulan mücadele; "iki günlük sokağa çıkma yasağının" kontrolsüzce yapılan beyanıyla, denir ya "yerle yeksan" oldu..hemde 3.5 saatlik içerisinde... İnsanlar.. 7'den 70'e "akıl almaz" bir reflekse, kim vardıysa "kendini sokağa" attı.. Kimi yaya, kimi motosiklet, kimi otomobil, kimi kamyonla; "fırına, markete, bakkala, kasaba" o saatte hangi işyeri, açıksa, sanki bir daha sokağa çıkmayacakmışcasına hücum etti… Kendince "bir şeyler" satın aldı..

***

Hele ki, bazı fırsatçılar oldu ki, "yasağı" duyunca alelacele koşup işyerlerini açtılar.? "Cehaletle" sokağa dökülenler alış-veriş yapsın, var olan malı tüketeyim diye!!.. Seyyar satıcılar bile, kapattıkları tezgahları açtı…

Sanki kıtlık olacak, sanki bir daha dışarı çıkamayacak, "sanki iki gün evde kalsa açlıktan ölecekmişiz" gibi, gıda, et, ekmek, un stoklama yarışına geçtiler.. Çuvalla ekmek, kasalarla sebze-meyve!.. Fiyat soran yok, nasılsa "kıtlık geliyor, insanlar ölecek, para mı düşünülür?" şuursuzluğu aktı..

***

Gafletin, delaletin, cehaletin, şuursuzluğun denir ya bini bir para misali; önceki gece yaşandı, yaşatıldı. Ülkemin her yerinde, insanında vücut buldu!.. Fırında "ekmek kuyruğu" ardından yaşanan trafik kazası ve sonrası; çıkan o mahşeri kavga ise "hafızalara kilitlendi.. İnsanların birbirini tekmelemesi, yumruklaması, kan revan içerisinde kalma halleri; "akıl kilitlenmesi?"…

***

Düşünün bir de "bu yasak bir kaç gün uzatılsa" ne olur?.. İnsanlar birbirlerini "öldürür, yer bile..!" Çünkü, "yabani şekilde vahşileştik..!" Bir de, şu ATM'lerin önünde oluşan kuyruklar!.. "Para çekme sırası..!" İnsanların birbirine "hadi kardeşim, hadi, saat doluyor, biz de para çekelim" yönündeki çıkışları.. Ve tüm şuurdan yoksun hal ve harekette zerre-i miskal yer küresini sarsan pandemi "Kovid-19" akla getirilmeden, yaşandı!..

***

Diyorum ki, önceki gece saat 20.30 ila 24.00 arasındaki 3.5 saatlik zaman dilimi "kovid-19" mücadelesine en büyük tarihsel suikast olduğu gibi; virüsün bulaşması, salgınlaşması için de; "büyük bir nimet" oldu diyebiliriz!?.. Siz bir de; virüsün 14 günlük kuluçka süresi sonrası bu nimetin, bolluğunu, bereketini, vereceği ürünü o zaman görün!!!!.. Ölümler ve vakalar nasıl, pik yapacak ki bilim kurulu üyeleri şimdiden ifade ediyor; 25 Nisan’ı bekleyip görün diye!!..

***

Hasılı kelam, cumartesi akşamı ülke ve millet olarak "büyük bir cehaletin kareleriyle" sarsılırken, aylardır alınan önlemleri "boşa çıkardık.. "Onlar bizim "sağlık ordumuzdur" deyip alkışladığımız, gözleri kan çanağına dönen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın gece-gündüz demeden, ortaya koyduğu "toplumsal sağlık" mücadelesine, halk deyimiyle ön görülmeyen iki günlük sokağa çıkma yasağı ilan şekliyle birlikte "vahşice suikast" yaptık, yapıldı!. Büyük bir öngörüsüzlük!

***

Bunun bir bedeli olmalı!?.. hem siyasi, hem akademik? Ne diyor, Bilim Kurulu üyesi "sokağa çıkanlar" 14 gün süreyle "kendilerini karantinaya" almaları lazım!.. Ben de diyorum ki, bu karantina işleminin yanında bir de; "Psikiyatri ve tabi ki cehalete değil eğitime" tabi tutulmamız lazım!.. Çünkü, vuku bulan hadise; hem cehaleti hem de ruh sağlığı bozukluğunu ortaya koymuştur!… Peki kararı almadaki iradenin, vereceği bir hesap?..

***

İKİ ZIT KUTUP!..

Pozitif ve Negatif.. Siyaset ve Kovid ekseninde; bu iki zıt kutup ne gariptir ki; "eksi artı" noktasında, sevindiriyor…

***

Şöyle ki!…

Kovid testinde "negatif çıkması" ne kadar sevindiriyorsa, "pozitifte" ne kadar, korku, endişe ve ölümcül geliyorsa!..

***

Siyasetin "samimiyet ve hassasiyet" karakterinde ise; "zıt" durum söz konusu!…

***

Yani siyasetin "samimiyet" testinde "pozitif çıkması, toplumsal yönde ülke ve millet adına ne kadar "sevindirici" geliyorsa, "negatif" hali de, bir o kadar yıkıcı!…

***

İşte şuan muhalefet ne yazık ki, samimiyet" testinde hep "negatif" sonuçla çıkmaktadır!… Hele ki, hayat-memat meselesinin, yaşandığı bu evredeki "samimiyet" zafiyeti; tıpkı "iki günlük sokağa çıkma yasağına ilişkin milletimin bir kesiminin ortaya koyduğu" anlayış ve zihniyet profili gibi!…

***

SAHTE ÜRÜN SATIŞI!..

Diyarbakır Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanvekili Hasan Basri Güzeloğlu..

"Basın duyurusu" başlığıyla gönderdiği not!…

Nottaki ifade aynen şöyle..

***

-"Ülkemizde ve dünyada pandemi haline gelen covid-19 ile mücadele kapsamında Büyükşehir Belediyemizce halkımızın sağlığını korumak amacıyla sürecin başlangıcından beri büyük bir mücadele verilmektedir.

Sürdürülen bu büyük mücadele ve temizlik çalışmaları kapsamında büyük miktarda el ve ortam dezenfektanı ile temizlik malzemeleri kullanılmaktadır.

***

-"Satın alınan ve kullanılan bu temizlik ve dezenfektan ürünlerinden bir kısım el dezenfektanının taklit ve sahte ürün olduğu yolunda Büyükşehir Belediyemize yapılan bildirim ve değerlendirme sonrasında anılan ürün toplatılmıştır..

Büyükşehir Belediyemize bu taklit ve sahte ürünün satışını gerçekleştiren firma hakkında adli makamlara suç duyurusunda bulunulmuş, konuyla ilgili gerekli idari ve hukuki süreç başlatılmıştır. "

***

Öncelikle, şeffaflık ve samimiyet açısından, yaşanan böylesi "bir sahtekarlığı" önceki yönetimler gibi; "hasır altı" etmeyip, yargıya taşıyan ve bunu açıkça; "kamuoyuyla" paylaşan, sorgulayıp, soruşturan Güzeloğlu'nu takdir ediyorum!…

Çünkü hiçbir bürokrat başında bulunduğu bir kurumda, ortaya çıkan hele ki hassasiyet içeren zaman ve mevzuuyla alakalı "usulsüzlük ve sahtekarlığı" "pek ifşa" etmez, imtina eder açıklamadan!..

Hukuki ve yasal mevzuatla hareket eder ama; kamuoyuyla paylaşmaz.. Ki bazı belediyelerimiz bu yönde işi saklı tuttuğunu biliyorum!..  Ama Sayın Güzeloğlu, dobralığıyla  açıkladı..

Tebrik ediyorum…

***

Bir de önerim var!.. Hazır "rezilce yapılan ve insan sağlığını hiçe sayan sahtekara" dair elimize sopayı almışken, halkın sağlığını gözardı eden, bu firmanın "kim ve kime ait" olduğunu ismiyle deşifre edelim!.

Kamuoyuna ilan edilip, afişe edelim ki; "millet kimin ne olduğunu, hangi hain ve fırsatçılarla yüz yüze bulunduğunu, insan sağlığını kimlerin nasıl hiçe saydığını" bilsin..

Mora deniliyor, Mersin deniliyor ama açık isim lazım!…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Döneklik karar değişikliği mi?