CELAL GÜZELSES'İ ANARKEN!
Yazıya mini bir parantez açmak istiyorum!
Şöyle ki;
Dün için 'yazı' kurgusunu bir önceki günden planlamıştım.
Merhum Celal Güzelses'i bir kaç kelamla konuşup-tartışmak.
Ve 'Yaş destanı' isimli eserini de; buradan size aktarmak üzere 'yol' haritası belirlemiştim.
Yani Diyarbakır’ımızın 'yetiştirdiği' ender insanlardan biri olan Güzelses’i ölümünün;
51'inci yıl dönümünde 'anma' duygusunu körükleme düşüncem vardı.
Hatta 'son dakikada' izlemeye gitme imkânı bulamadığım 'anma' etkinliğinden söz edip;
Yansıyan havayı 'sizinle' teneffüs etmek istiyordum.
* * *
Ve bu kavram içerisinde; Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Şark Bülbülü' ünvanı verdiği;
Merhum Celal Güzelses'le alakalı bugüne kadar 'neden ciddi bir aktivite' organize edilmediği.
İsmini ve eserlerini 'payidar' kılacak bir oluşumun ve yapıtın 'neden' olmadığı.
Neden bu yönde bir icraat gösterilmediği.
Anlayacağınız; biraz da 'sorgulama' yapacaktım.
Ancak; 'yazı' teknik aksama nedeniyle sizinle dün buluşma imkânı elde edemedi.
O nedenle bugüne sarktı.
Yaşanan aksamadan dolayı da; özrü ifade etmek isterim.
Evet! Hasb-i halimize kaldığımız yerden devam edelim.
Değerlerimize yönelik 'hassasiyetimizi' teraziye aldığımızda pek te 'ağır' bir kefe gözükmüyor.
* * *
Malum! Bir kentin ve coğrafyanın saygınlığı ve kültürel imajı;
Ahalisinin 'değerlerine' sahip çıkması ve koruyup-kollamasıyla ölçülür.
Ama gel gör ki; bunu Diyarbakır için rahat ve huzurlu bir şekilde söylemek biraz zor.
Ne hazindir ki; değerlerini korumadığı gibi sahiplenmiyor da. İlgisiz!
Mesela; Merhum Güzelses'in 'sadece' şarkı, türkü ve şiirleriyle 'ön plana' çıkması tartışılır.
Çünkü aynı zamanda bir fikir-ilim adamıdır.
Nitekim bu yönüyle yıllarca müezzinlik yaptığını biliyoruz.
Tarihi Ulu Cami’de halkın fikriyatına önemli katkılarda bulunmuştur.
Ne var ki; tesadüf eseri tanıştığı Atatürk'ten 'Şark Bülbülü' sıfatını aldıktan sonra;
Bu yönü 'geri planda' kaldı. Şarkı ve Türküleri 'ün' yaptı.
* * *
Her ne ise; 'büyük' değerdir.
Korunup-kollanması gerektiği gibi; 'bıraktığı' mirası payidar kılmak lazım.
Bu anlamda; 'Celal Güzelses'i 51'inci yıl dönümünde 'anmak'.
Ve onun eserleriyle; 'hoşgörüye' odaklanmak güzel.
Bu güzel 'duyguyu' yaşatanlara teşekkür.
Ama bir gülle de bahar olmadığını bilmemiz gerekir.
Celal Güzelses gibi 'daha' nice değerler yetiştirmiştir Diyarbakır!
Cahit Sıtkı Tarancı mı, Ziya Gökalp mı, Ali Emri mi, Süleyman Nazif gibi ön plana çıkan isimler.
Hepsi birer değer! Bu değerlerin kıymetinin iyi bilinmesi gerekir.
* * *
Çünkü 'sanat ve edebiyat'ın' gelişmediği, geri planda bırakıldığı halklar; birçok 'olumsuzluğa' mahkûmlar.
Bir nevi 'hissiyattan yoksun' bir insan gibi şefkat ve merhamet duygusundan uzaklaşır.
Kanımca; Bugün 'içine' düşülen hoşgörüsüzlüğün ve teamülsüzlüğün önemli bir etkeni de;
'Unutulmaya' yüz tutmuş olan bu değerlere gerekli ehemmiyeti vermeyişimizdir.
Evet!
Kulak verelim; Merhum Güzelses'in 'Yaş destanı' ağıtına.
Bakalım 'hayatın' doğal evresi için; neler söylüyor.
Ve bize de; 'ders-i ibret' noktasında; nasıl uyarı getiriyor.
* * *
Bir Güzel Ki On Yaşına Girince!
Bir Güzel Ki On Yaşına Girince
Gonca Güldür de Henüz Açılır
On Birinde Gonca Diye Koklarlar
On İkide Elma Deyip Saklarlar
On Üçünde Cevr-ü Cefa Çekerler
On Dördünde Hamre Şekere Benzer
* * *
On Beşinde Güzelliğin Çağıdır
On Altıda Gören Aklın Dağıtır
On Yedide Göğsü Cennet Bağıdır
Uzanır Kameti Selviye Benzer
* * *
On Sekizde Hem Artırır Zarını
On Dokuzda Terk Eylemiş Arını
Yirmisinde Gözdedir Şu Karını
Zincirlerden Kopmuş Aslana Benzer
* * *
Yirmi Beşte Bıyıkları Burulur
Otuzunda Akan Sular Durulur
Otuz Beşte Günahları Sorulur
Yalana Karışmış İrfana Benzer
* * *
Kırk Yaşında Gazel Dökülür Bağlar
Kırk Beşinde Günahlarına Ağlar
Ellisinde İnsanlara Bel Bağlar
Dağ Başına Çökmüş Dumana Benzer
* * *
Elli Beşte Sızı İner Dizine
Altmışında Duman Çöker Gözüne
Altmış Beşte Hiç Bakılmaz Yüzüne
Ahreti Gözetir Süphana Benzer
* * *
Altmış Beşten Sonra Beller Bükülür
Bütün Damarlardan Kanlar Çekilir
Gel Gel Diye Toprak Çağırır
Geldi Geçti Şimdi Yalana Benzer