ÇIKILAN YOLUN ÇETİN SEYRİ?
İç cephede barışın temini noktasında çıkılan yola, ne ad verilir, neye evrilir bilmem?.. Onu zaman gösterecek?.. Özellikle de eksenindeki aksiyonel hadiseler, çok şeyler okutabilir.. Tabi ki, ülkenin 85 milyon ahalisi ortak bir mutabakatla, sürecin akıbetini belirleyecek?.. Bu yolda en büyük kriter ve tecrübe edinmişlik, geçmişteki denemelerin, yaşanmışlıkların, yaşatılmışlıkların, pozitif ve negatif yönlerinden, çıkarılan derslerin, bilinmişliği olsa gerek.. Güncel eksende bir izdüşüm olmamalı!…
***
Özellikle çıkılan yolun toplum tarafından kabullenilmesi noktasında yükselecek sinerji, ortak mutabakat açısından, önemli bir çatı oluşturacağı muhakkaktır? O çatı altında, barışın, kardeşliğin, özgürlüğün, eşitliğin, hür irade temsiliyetiyle, dillerin, ırkların, renklerin, dinlerin ve inançların bir arada yaşama iradesini sahiplenecek ve garantörü olacak bir mekanizma, işlem görecektir… Ne diyoruz; “Türkiyem, Türkiyeliyim..”
***
Mevcut seyir hızlı ve iddialı gidiyor?. Pek tabi ki, bir o kadar da toplumun her kesiminden kabul gördüğü gerçeğini de gözardı etmeden.. Hal-i hazırda, kabullenmeler trent alıyor.. Umarız hayal kırıklıkları yaratılmaz ve de dayatılmaz... Yol meşakkatli bir yoldur!.. Her babayiğidin de, yürüyebileceği, cesaretle sahiplenebileceği, destek sunabileceği, açık ve alenice elini taşın altına koyabileceği bir yol olmadığını da, unutmayalım!..
***
Siyasiler ve de parti liderleri açısından, çok yönlü bedeli ağır bir yük ve yoldur, çıkılan yol!.. Bu yolda kervanı yürütmek zor olduğu kadar riski de yüksektir.. Artıları, eksileri, molaları, duraksamaları olacaktır.. Her dönemde vaki olduğu gibi, sağdan, soldan, içten, dıştan yola ve kervana karşı enva-i tuzaklar dün olduğu gibi bugün de kaçınılmaz olacaktır?.. Yılanların, ciyanların, eşkiyaların, hainlerin, siyonizmin, emperyalizmin aparatlarının, saldırganlıkları da olacaktır?..
***
İşte burada önem arz edici olan, çıkılan yoldaki akıl ve vicdanın hakim olmasıdır… Görünürde, akıl noktasında devlet aklı var gibi geliyor.. Vicdan derseniz, bu millet en duygusal ve insani yöne sahiptir.. Zaten bu iki toplumsal birliği ve dirliği temin edici mekanizma işlem gördüğünde, geniş, kapsamlı güç dengesini oluşturursa, sonuç alınır.. Kümelenme güçlü olur.. Ki, kervanın varacağı yer barışın taçlandırıldığı mekandan başka bir yer olmaz.
Aksi taktirde, dün de ifade ettim, çözüm değil, çözülmeyle yüz yüze geliriz!..
***
ERDOĞAN’IN MANİFESTOSU
Önceki gün, partilerin grup toplantıları vardı!.. En çok merak edilen de, AK Parti grubunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, çıkılan yola dair, neler söyleyeceği?.. Özellikle, Öcalan ekseninde çıtayı yükselten Bahçeli’nin son söylemleri, Özel’in gel-gitleri ve de, PKK’yla bir temasın olup olmadığı?.. En önemlisi de, TUSAŞ’a yönelik saldırının zehirlemeyle; atılan adımları akamete uğratacak mı?!.. Çok sayıda, cevap aranan soru vardı?..
***
Üzerinde farklı mülahazalar yapılabilir!.. Ama ben Erdoğan’ın 15 gün sonra grubunda yaptığı konuşmayı, tarihi bir o kadar da, süreci sahiplenme adına cesaretlendirici gördüm!.. Tarihsel bir manifesto kimliğiyle, kürsüde konuştu diyebiliriz.. Söze Cumhuriyet’in 101. Yılı kutlamalarıyla başlarken, yeni yüzyılda yeni bir Türkiye’nin inşasından, bahsederek şöyle dedi;
****
“Cumhuriyet, belli bir şahsın, belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir mezhebin, meşrebin, etnik kökenin cumhuriyeti değildir. Bu cumhuriyet, inancı, düşüncesi, yaşam biçimi, hayat tarzı her ne olursa olsun, kendisini bu vatana, bu millete, bu topraklara ait hisseden herkesin, her bir ferdin cumhuriyetidir…”
***
Tarihsel hatalara değinirken; “Hata şuradadır; coğrafyamızdaki kaosa bakanlar, korkmuşlar, ürkmüşler, tedirgin olmuşlar ve Cumhuriyetimize ürkek bir kuş muamelesi yapmışlardır. Geçmişin korkuları, son derece yanlış biçimde, kapanmaya, kısıtlamaya, özgürlükleri daraltmaya ve maalesef iç düşmanlar üretmeye yol açmıştır" dedi…
***
Erdoğan geçmişte çıkılan yolda, çözüme odaklı mücadelede, yaşananları hatırlatarak.. "Türk ile Kürt'ün kardeşliğini büyütmek için ne yapılması gerekiyorsa, nasıl yapılması gerekiyorsa, hemen hepsini yaptık, denedik, tecrübe ettik. Fakat her seferinde karşımıza bir duvar, bir ihanet, bir alçaklık çıktı. Kardeşliğin pekişmesiyle, Türkiye'nin her alanda büyüyeceğini görenler, kardeşliğin önüne set çektiler, tuzaklar kurdular, gizli aparatlarını harekete geçirdiler"
***
Erdoğan çözüm sürecinin akamete uğramasına neden olan hadiseler zincirini, acı tecrübeyle hatırlatırken, Kürtlerin de, Türklerin de yeni yol ayrımında; pür dikkat olmasını istedi.. Hassasiyet ve samimiyet!… Belli bir zümrenin geçtiğimiz haftadan bu yana sürekli kaşıma yaptığı, Erdoğan ve Bahçeli kapışacak bazlı spekülasyonlarını içeren söylem ve eylemler de, atıla düşürüldü..
***
Erdoğan şöyle seslendi; “Sn. Devlet Bahçeli'nin, Cumhur İttifakı ortağımız MHP'nin tüm vücudunu taşın altına koymasıyla büyük bir imkân ele geçirdik.
Bu fırsat penceresinin, iç cepheyi güçlendirme fırsatının, millet ve milletin meşru temsilcisi siyaset kurumu tarafından iyi değerlendirilmesi gerekiyor..”
***
Özel’e de mesajı oldu!.. Her ne kadar, bir kaç saat sonra Özel farklı bir söylem geliştirdiyse de, yine farklı gelişmeler yaşandıysa da istenilen samimiyet.? Erdoğan, Özel'in, devlet-millet kucaklaşmasına dair sözlerini överken, Esenyurt Belediyesi'ndeki terör operasyonuna yönelik tepkisini ise eleştirdi. Konuşma metninin dışına da çıkarak, Özel'i siyaset minderine çekmeye çalıştı, oralara değil, buralara gel diye…
***
Gelirsek çıkılan yolda, alınacak pozisyonların neler olacağına!.. Erdoğan bu minvalde altı çizili, kriterleri şöyle, deklare etti.. Sıkça telaffuz edilen bu süreçte kim muhatap olacak sorusuna da, yanıt verdi..
***
BİR… Bizim tek muhatabımız var; o da millet.. (Kürt kardeşlerim.)”
***
İKİ… Terör örgütleri muhatap değil, çağrımız da yok.
***
ÜÇ… Terörün anlayacağı yegane dil; “terörle tavizsiz mücadele..”
***
DÖRT… Güney sınırları boydan boya güvenli hale getirilecek.
***
BEŞ… Bölge insanımızın can ve mal güvenliği sağlanacaktır.
***
Erdoğan konuşmasında, DEM Parti'ye ve aynı eksende, faaliyet gösteren diğer insanlara da, sürece dair, nasıl bir konuşlanma içerisine girebileceklerine dair, önermeleri oldu.. Kapı aralamalara denir ya dikkat çekti.. Hukuk ve demokrasi adına, şöyle seslendi..
***
“—Hukukun ve demokrasinin içine girmeyen, hukuk ve demokrasi içinde karşılığını alır, bundan sonra da alacaktır….
***
“—Terörle siyaset, şiddetle demokrasi yan yana gelmez, aynı kapta bir arada bulunmaz. Bir koltukta terör, diğerinde sivil siyaset taşınmaz.
***
Erdoğan’ın duygu yüklü, konuşmasının son bölümündeki, duam odur ki diyerek başladığı bölüm… "Ey Türk'ü ve Kürt'ü İslam'ın şanlı ordusu kılan Allah'ım, sen Türk'ün ve Kürt'ün kardeşliğini koru, muhabbetimizi çoğalt, imanımızı artır, bize güç ver, bizi tekrar bu kadim coğrafyanın huzur ve barış ordusu yap. Senin her şeye gücün yeter!" Amin. Amin. Amin.
***
Netice itibariyle vaziyeti özetlersek Erdoğan’ın yegane hedefi; PKK sorununu ülke ve milletin, gündeminden çıkarmak.. Ki bunu da, Millete hizmetle geçen 40 yıllık siyasi hayatımızı taçlandırmak niyetindeyiz diyerek ifade ediyor…
***
ÖZER’İN TUTUKLANMASI!…
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’le alakalı, siyasi deprem vuku buldu… PKK / KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak suçlamasıyla önce gözaltına alındı.. Akşam da adliyeye sevk edildi.. Gece yarısına doğru da, tutuklama kararı verilerek, cezaevine konuldu. Yerine de İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy kayyım olarak atandı?..
***
Tutuklamaya uzanan gerekçeler, basına yansıdı!.. Ki, başsavcılığın açıklamaları var!.. Dosya kabarık deniliyor.. Lakin işin tuhaf ve sorgulanan noktası soruşturmanın, son 10 yılı kapsar olmasıdır.. Dosyanın muhtevası minvalde..? Cevap aranan soru, neden bunca zaman beklenildi?..
***
Aday olmasına neden izin verildi? Adam seçime girdi, kazandı?.. 6 ay da seçimin üzerinden geçti?.. Tüm bu gelişmelerin evresinde, neden?.. Manidar bir zaman ölçeğiyle, Özer’in gözaltı ve tutuklanması?!… Suçlu mu, değil mi, ona hüküm veremem!.. Onu hukuk ve adaletin terazisi ile tecellisi belirler..
***
Özer’i, 90’lardan tanırım.. GAP Belediyeler Birliği Genel Sekreterliğini yaptığı dönemden bilirim.. Mesleki yönde görüş alış-verişimiz çok oldu.. Sonrasında ne olduysa, Mersin’e göç etti.. Orada akademik kariyer yaptı.. O günden bugüne görmüşlüğüm yok!..
***
CHP’den Esenyurt Belediyesine adaylığı gündeme gelince hatırladım.. Hatta aday, gösterilmesine de şaşırmıştım?… Niye derseniz? Mersin’de Akdeniz ya da Toroslar İlçe belediyeleri var iken.. Hatta, Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkan adaylığı da?.. İstanbul Esenyurt ne alaka demiştim?.. Kent uzlaşıyla belirlenen bir isim. DEM ve CHP’nin ortak adayı..
***
Ancak ana akımda, DEM daha bir ağır basıyor.. Teması biliniyor.. Yazılan kitaplar, konferanslar, akademik çalışmaları.. Gözaltı ve tutuklamayla sonuçlanan sürecin, bundan sonraki etkisi ne olur, onu hep birlikte göreceğiz..
***
Ama, bir acayiplik süreç gelişecek gibi.. Buradan, farklı sonuçlar çıkarılabilir mi?.. Onu zaman gösterecek.. Yeni soruşturmalar, yeni operasyonlar, gözaltı, tutuklama ve kayyım gelir mi?.. Ne demiştik çıkılan yolda önümüzdeki zaman dilimi hayli çetin geçecek?.. Umarım o çetinlik, toplumsal barışı riske etmez?..
***
Şu notu da düşmek isterim… “Seçimlere girmesine mahzur görülmeyen birinin seçimi kazanmasından sonra, bu hakkın elinden alınması, ortaya konulan hiçbir gerekçe; irade temsiliyetine aykırı olduğu gerçeğinden koparamaz!!…Hele ki siyasi, yönde!..
***
GÜNÜN SÖZÜ…
Adaleti, özgürlüğü, eşitliği faziletli kılan; cumhuruyla bütünleşen, Cumhuriyettir