ÇİROKEK ZİVİSTANE!
Taktir edersiniz ki;
İnsanoğlunun 'içsel' yaşam aynası hasb-i hal içerisinde olduğu 'sanatsal' faaliyetlerinin icrasıdır.
Bu tür aktiviteler o toplumun değer yargılarını öne çıkardığı gibi; gelişmişlik düzeyini de ifade eder.
Kimi noktada 'siyasi düşünceleri' muhtevasında barındırır.
Kimi noktada da; 'hayatın' acımasızlığına 'mesaj' dokur.
Ama genel itibariyle; 'sosyal' gelişmişliğin 'geçmişle' hayat bulmasını sağlar.
En önemlisi 'bu aktivitenin' içerisinde olanların 'değer' paylaşımını ve düşünce empatisini yaratır.
Aslında özüyle; beceridir sanat!
* * *
Çünkü 'sanatın' varlık gösterdiği toplumlarda 'şiddet' benimsetilmez.
Terör, kavga, kan ve gözyaşı.
Hele 'kardeşlik' duygusunu yok edici hadiselerin 'körüklenmesine' imkân vermez.
Bilakis; 'sanatın ve sanatçıların' oluşturduğu atmosferle;
'Hoşgörü, sevgi, barış ve kardeşlik, güven' havası daha bir yaygın tenefüs edilir.
Bu da 'güveni ve istikrarı' sağlar.
* * *
Bilmem!
Farkında mısınız değil misiniz?
Son zamanlarda Diyarbakır'da ciddi manada 'sanatsal' aktivitelere ilişkin rüzgar esmekte.
Hem de öyle böyle değil.
Küçümsenmeyecek bir düzeyde; düşünce ve duyguya hitap eden 'yapıtlar' söz konusu.
Öylesine 'cezbedici' sanatsal faaliyetler icra ediliyor ki; 'ayakta' alkış alıyor.
Aslında Diyarbakır'ın 'görünmeyen' yüzü bu; aktiviteler.
Siyasetin, şiddetin, terörün ve olumsuz hadiselerin 'gölgesinde' kalıyor.
* * *
Bakınız!
Bir taraftan Diyarbakır Devlet Tiyatrosu!
Diğer yandan Diyarbakır Şehir Tiyatrosu.
Sergiledikleri 'sanatsal' düzeydeki oyunlarla kendilerinden bahsediyorlar.
Kürtçe ve Türkçe 'oyunlar'!
Büyüklere olduğu kadar; 'öğrencilere' yönelik de tiyatro oyunları icra edilmekte.
Beri yanda; diğer sanatsal faaliyetler.
Gerek Dağkapı’daki Galeriye. Gerekse; Devlet Tiyatrosu sergi salonu.
* * *
Birçok 'aktiviteye' ev sahipliği yapıyor.
Yani; kültürel alanda ciddi organizasyonlar söz konusu.
Aslında her oyun ve her aktivite; Diyarbakır'ın 'gönül' elçisi.
Ve de; 'imaj' meykırı.
Nitekim Diyarbakır'ın en büyük 'ızdırabı' ve çektiği çile 'imajıyla' alakalı sıkıntı.
Ki her platformda da bu konu 'tartışılıyor'.
Diyarbakır'ın 'dışarıdaki' imajı ve görüntüsü 'pek içaçıcı' değil.
* * *
Onun için diyorum ki;
Aslında biz kendimizi 'pazarlamıyoruz'.
Ya da tanıtma anlamında 'aktif' değiliz.
Demek ki; 'iyi bir pazarlama' stratejisi içerisinde olmalıyız.
Ve tanıtım aktifliğiyle 'herkesin' dikkatlerini üzerimize çekelim.
Ki; Diyarbakır'ı 'öcü' olarak gören o birilerinin 'duygusunu' ve bakış açısını değiştirelim.
Sanırım o zaman; 'birçok' olumsuzluğun önüne geçmiş oluruz.
Hatta 'sokaklarda' varlık göstermek isteyen 'şiddeti' de önleme imkânı buluruz.
* * *
Dikkat edin! Geçtiğimiz haftadan buyanadır.
Diyarbakır 'sanat camiası' tarafından pür dikkatle takip edilmekte.
Nedeni de; 26 Şubat'ta galası yapılacak olan 'Kürtçe Müzikal' oyun!
Yani 'Çirokek Zivistane' oyunu!
Oyun tamamen Diyarbakır Şehir Tiyatrosu 'ekibince' sahnelenecek!
Oyunun 'yönetmeni' Haldun Dormen!
Sanatsal faaliyet alanını bilirsiniz.
Siyasal 'düşüncesi' de herkesin malumu.
Tefferuatına gerek yok.
Bizim için 'icra ettiği' sanatsal faaliyeti önemli.
* * *
Oyun tamamen 'Kürtçe' sözlü!
Ve oyuncuların tümü de; Diyarbakır Şehir tiyatrosundan.
Tabi! Oyun Cevat Fehmi Başkut'un 'Buzlar Çözülmeden' adlı yapıtından alıntı.
Aslında bu 'Müzikal Oyun'un Türkçe versiyonu; onlarca kez sahnelenmiş.
Bülent Kayabaş, Perihan Savaş hatta Emre Altuğ gibi isimler farklı 'sahnelerde' yer almış.
Aslında 'filmi de' yapıldı. Kemal Sunal başrolde oynamıştı.
Kasabanın 'Delisi' diye!
* * *
Sadece; Şarkıların 'Türkçe' sözlerinin yerine 'Kürtçe' sözler yer değiştirmiş.
Önceki gün; 'oyunla' alakalı Dormen'in mülakatı vardı.
Şöyle diyor;
"Artık Kürtlük, Türklük meselesi ortadan kalksın diye kendimce barışa doğru ufacık taş atmak istedim"
Anlayacağınız!
Diyarbakır Türkiye'de bir ilki 'gerçekleştirip' Kürtçe Müzikal’i sahneleyecek.
Açılım bu!
Zaten böylesi 'aktivitelerle' o kırık olduğunu ifade ettiğimiz 'imajı' tamir edebiliriz.
Ve Demokrasinin, Özgür yaşam kulvarının "gelişebilmesine" önemli bir kazanımdır.
Yeter ki; 'değerlere' sahip çıkalım ve koruyup-kollayalım.
* * *
İsterseniz; 20 Şubat'ta sahnelenecek oyunun 'öyküsünü' size aktarayım.
Oyunun öyküsü şöyle:
"60 ihtilali sonrasında bir Anadolu kasabasına atanan yeni kaymakam, kar yolları kapattığı için bir türlü kasabaya ulaşamamaktadır.
Kasaba halkı heyecanla ve umutla yeni kaymakamı beklerken, nihayet kasabaya ulaşan iki kişi mutlulukla karşılanır.
Deli Çavuş, onları kasaba yakınlarında karşılayıp, kaptığı gibi kaymakamlık binasına getirir.
Yeni kaymakam ve yardımcısını herkes çok sever, onlar da yeni işlerine alışıp bir an önce icraata geçerler.
Köydeki tüm yolsuzluklar yeni kaymakamın kanun ve kuralları ile aklanmaya başlar.
Ancak ufak bir problem vardır...
Bu iki mükemmel insan aslında tımarhaneden kaçan iki delidir... Yollar açılıp gerçek kaymakam kasabaya ulaşınca işler tamamen karışacaktır..."