Çocuklar uyuşturucu batağına sürükleniyor
Hava güneşli.
Bahar,
Artık ihtişamıyla, kendinden söz ediyor!
Üniversite,
Kampusundaki Altındağ Fetih Cami'nde, "cuma namazı" kıldıktan sonra.
Bu havanın,
Verdiği duygu seliyle, gazeteye döndüm!
Odada,
Kısa bir tür, masadaki dokümanların, gezintisi derken.
Gözüm,
Pencereden dışarıya ilişki.
Bahar,
Coşkusu kendini gösteriyor. Bıraktım elimdekilerini.
Geçtim,
Pencereye dışarıyı süzmeye başladım.
Birden;
Korkunç bir görüntüyle yüz yüze geldim...
Kareye karşı;
Kendi kendime aman Allah’ım dedim.
Gazetenin,
Karşısındaki boş arazının hemen, ihade duvarının dibinde, bir grup genç.
Belli ki;
Ya okuldan, ya da dershaneden gelmişler.
Bazılarının,
Elinde "defter-kitap".
İlk bakışta; "ne yaptıkları" anlaşılmaz.
Sohbet ediyor.
Ya da bir meseleye odaklanmışlar diye anlarsınız.
Ama biraz daha keskin,
Baktığınızda işte o benim "aman Allah’ım" dediğim görüntüye şahit olunur.
O izbe yerde;
Ceplerinden çıkardıkları "fişek" denilen, esrarı "sarıyorlar".
Dört kişiler.
Ellerindeki,
Sigara hayli kalın, sırayla bir birlerine veriyorlar.
Tabi,
Etrafı da, tabiri caizse "kolaçan ediyorlar".
Gelen-giden var mı diye?
Güvenliği aradım.
Liseli,
Gençlerin göz göre "bağımlı" hale gelmelerine.
Ulu orta yerde;
Esrar gibi, "geleceği karartan" uyuşturucuya müptela olmalarına, 'rızam" olamaz.
Polisi arayın,
Karşıda bir kaç liseli "esrar içiyorlar".
Hatta azarlar oldum.
"Görmüyor musunuz bu rezaleti?"
Aldığım cevap tepkiliydi.
Ömer abi.
Her gün yüzlercesi gelip-gidiyor orda, esrar içiyor.
Polisi çağırıyoruz.
Bazen geliyor- bazen gelmiyor, geldiğinde de kontrol edip, gidiyor.
Yani; kimse pek alakalı değil.
Tabi ben yine de;
Israrlı oldu, bir süre sonra "Yunus ekibi" ardından, sivil polis ekibi geldi.
Kimlik kontrolü.
Üst araması, sonra "geldikleri gibi" gittiler.
Onlar da; bir süre orada "pineklemenin" ardından ayrıldılar.
Aradan,
Bir saat geçmeden güvenlikten aradılar.
Abi pencereden bir bakarsınız.
Bir başka; grup orda.
Bakın onlar da, "esrar içiyorlar".
Bu kez kendim,
Metruk alana indim, gezindim. Koca alanda, kümelenmiş gençler.
Belli ki,
Hepsi aynı "işin" merkebinde.
Bir gruba yanaştım.
"Ne yapıyorsunuz, burda diye?".
Sohbet ediyoruz.
Bu ifadenin ardından tedirgin oldukları için olsa gerek; "yol aldılar".
Gazete döndüm.
Bir kaç gün önce;
"Şafakta Panzehir" operasyonu, haberini önüme aldım.
Sur ilçesinde;
600 Polisin "yürüttüğü" uyuşturucu operasyonu.
Ve operasyonun; bilânçosunu baktım.
Ele geçirilen uyuşturucu.
Gözaltına alınan 70'e yakın kişi.
Ve dünkü; O şahit olduğum manzara.
Tabi bir de;
Tanıdık bir emniyetçinin ifadesi, "biz yakalıyoruz, adliyede serbest kalıyor"?
Bu iş;
Ne polisiye,
Ne adliye "ekseniyle" çözülmez, engellenemez.
İlla ki;
Topyekûn bir "işbirliğiyle" uyuşturucuyla, mücadele başlatılmadı.
Doğru.
Ama gel gör ki;
Ahali de bir kanı var, özellikle Güneydoğu'ya özgü.
Sistem diyor ki;
PKK.
Örgüt ve siyasal, alanla meşgul olmasın.
Gençler.
Neyle meşgul oluyorlarsa olsunlar diyor.
Yani;
"Siyaset" yok, diğer "uğraş ve yasaklar" mubah!
Okul onlarındaki "torbacılar".
Artık,
Bakkal, manav, bisikletçi "fişek" diye tabur edilen, esrarı, kubarı satıyor.
Sonuç itibariyle;
Diyorum ki,
Özel'de Diyarbakır,
Genelde Güneydoğu'da son yıllarda "korkunç" düzeyinde, "uyuşturucu" kullanımı yaygınlaştı.
Öyle ki,
Esrar içenlerin yaşı, 10'e indi.
İlköğretim öğrencisi, "uyuşturucu" ağında.
Vahim,
Bir tehlike hızla tırmanıyor.
Diyoruz ki,
Asi bir nesil yetişiyor, ancak göz ardı ettiğimiz "uyuşturucu müptelası" bir nesil de aynı minvalde, ikmal oluyor.
Onun için;
Ne olur, "gözbebeğimiz" dediğimiz çocuklarımıza.
Gençlerimize.
Öğrencilerimize sahip, çıkalım.
Yoksa yarın, çok geç olabilir.
Haftanın şu son gününde;
Lütfen, çocuğunuz, genç evladınız varsa, bir hasb-i hal edin onunla.
Okuldaki,
Uyuşturucu, kullanımı ve tabi ki onun bu konudaki "meylini" öğrenin.
Ki; tedbir elden bırakılmasın.
Yoksa yarın geç olabilir.