Çöpe atın, Bu ucube şeyi
Yandaki;
Resim dikkatinizi çekmiştir.
Mevzu aynı zamanda;
Gazetenin "manşet" konusu.
Ama ben diyorum ki;
Lütfen bir kez daha "pür dikkat" bi bakın!
Ne göreceksiniz.
Veya gördüğünüz ne?
Pek tabi ki; sizde yarattığı ilk intiba nedir?
Biliyorum ki;
Benim gibi sizin de ilk tepkiniz; "tükürürüm" böyle şeye dersiniz.
Aynen de öyle!
***
Aslında;
Ucubeden de öteye bir "şey".
Eee.
Türkçede;
Şaşılacak kadar çirkin şey'e "ucube" denildiği için.
Biz de;
Zorunlu olarak, "ucube" diyerek, isimlendirelim, "sanatsal yapıyı(!).
Evet,
Bu ucube;
8 Mart Dünya kadınlar gününde,
Kadınlara,
Armağan edilen *Merwani Parkı'ndaki bir çeşme.
***
Buranın;
Açılışını BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş yapmıştı.
Tabi;
Beraberinde Belediye Başkanları da.
Aynı zaman da;
Park'ı "inşa eden" ve sorumluluk alanında olan Yenişehir Belediye Başkanı Selim Kurbanoğlu'da vardı.
Çünkü;
Açılış konuşmasını kendisi yapmış.
Ve parkı;
Öve, öve bitiremediği gibi; "Kadınlara armağanımız olsun" demişti.
***
Acaba diyorum;
Parkın açılış kurdelesini kestikten sonra; parkın içerisinde bir gezindi yaptılar mı?
Özelliklen;
Ellerinde makas bulunan, protokoldekiler.
Gezmemeleri, çevreye bakmamaları mümkün değil.
Ama ben;
Gezmediklerini, görmediklerini düşünerek, ifade ediyorum.
Çünkü;
Gezmiş olsalardı, mutlaka ama mutlaka gözlerine ilişirdi "bu şaheser(!)" çeşmenin görüntüsü!
***
Baksanıza;
Ne menem bir hal-i görüntü vermekte!
Görüntüyü;
Çekilen resimleri, dakikalarca izledim!
İleri, geri, yukarı aşağı noktasında..
Yanılır, bir hal var mı diye?
Yok.
Ucube’den,
Öteye bir tanıma sahip olan "Çeşme", hangi kulvara sokulabilinir.
Yani;
Gerekçe ve kulvar nedir?
Sanatsal bir yapı icra ediyor mu?
Çağdaşlık kimliğine sahip mi?
Veyahut
Bir temsilyeti var mı?
***
İnanın.
Kendimi ve beynimi çok zorladım.
Ancak;
Hiçbir "tanım ve sebebiyet" bulamadım.
Mühendislik.
Ya da mimarı veyahut başka bir çevre mühendisliği çalışması olarak da, görmedim.
Öyle inanıyorum ki;
Yenişehir Belediye Başkanı Kurbanoğlu da.
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de.
Tabi ki;
Mensubu oldukları BDP ve Genel Başkanları Selahattin Demirtaş'ta.
Bu görüntü karşısında;
"Aynı fikirle, ifade edeceklerdir "bu ne rezil şey" diye.
Hemen sökün...
***
Ağaç kütüğü derseniz..
Evet ağaç kütüğü ama, "motifi" öyle demiyor?
Tamamen; "müstehcenlik" kokuyor!
Şimdi;
Parklar.
Yani yeşil alanlar, Diyarbakır'da kısıtlı.
Eee.
Buralara gidebilen de; aileler, çocuklar, bayanlar.
Düşünün;
Bu çeşmenin başına giden; kız veya erkek çocuğu.
Yanında da;
Annesi, ablası veya bayan herhangi akrabası.
Babası, abisi, kardeşi de olabilir.
Sorsa;
"Bu çeşmenin görüntüsü ne?" diye.
Çıplak vari hal.
Ve musluğun takıldığı, yer, anlamında ne diyecek?
***
Yoksa diyecek mi;
Yavrum, bu medeni, çağdaş ve sanatsal bir yapı?
İnsanın,
Gövdesinin alt bölümü, böyle "çıplak" olur ki, sanatsal olsun?
Şayet;
Böyle derse; "ülkenin ve milletin" sonunun ne olacağını, tahmin edersiniz.
Diyeceği;
"Peki, siz niye giyiniksiniz ya da, öyle gezmiyorsunuz"?
Anlamak mümkün değil.
***
Tabi;
Parkın yapımından sorumlu olan kurum.
Varsa;
Müteahhit, Mühendis ve Çevre düzenleyici.
Bir de;
O "ucube" çeşmenin, mimarisi ve oraya diken şahsiyet.
Çeşme;
Başına giden çocuğun sorduğu soruyu soruyorum.
Siz ne diyorsunuz;
O muhteşem(!) ucube şaheserinize?
Semt sakinlerinin gösterdiği tepki ve söyledikleri ifadeyle;
Çocuğunuzla,
Ailenizle o çeşmenin başına geçip; "su içer misiniz?"
Mümkün değil.
***
Sakın;
Kimse "medeniyetten" söz etmesin!
Edenin;
Özellikle "çeşmenin" dokusuna böyle bir ikmal haline.
Derim ki;
Anlaşılan bunlar kafayı yemiş.
Tabi;
Doktor değilim, bu hal-i hastalıklarına çare olayım.
***
Velhasıl;
"İğrenç" bir görüntü bu çeşme!
Onun için;
Yenişehir Belediye Başkanı Sayın Kurbanoğlu.
O edemiyorsa;
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Baydemir.
Dahası;
BDP Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş'tan,
Bir Yenişehir semti sakini.
Ve Diyarbakır'da yaşayan biri olarak.
Pek tabi ki;
Benim gibi düşünen, kentin tüm ahalisi adına.
***
O ucube çeşmeyi,
Bir an evvel, söküp, atın temizleyip, süpürün.
Aynı zamanda;
Şu kavşaklardaki "baz istasyonlarının" kamüfeli edildiği, sanatsal yapılar(!).
Ne Diyarbakır'a,
Ne vatandaşın hassasiyetine,
Değerlerine, örf ve adetlerine,
Hele inanç ve insanı kültürel felsefesine, uymadığı gibi "kabulü de" mümkün değil.
Yakışmıyor.
Söküp,
Atın o ucubeyi.
Ne demişler atalarımız.
Ki bunun, mimarisi de Diyar-ı Bekir’dir.
"Herkes kendi kapısının önünü süpürürse bütün şehir tertemiz olur".
Diyeceğim; bu kadar!