Çözüm gözyaşları
Yürütülen;
Barış sürecinde “ilk beklenti” karşılık buldu.
PKK, lideri Abdullah Öcalan’ın istemini yerine getirdi.
Çeşitli tarihlerde kaçırdığı;
8 Kamu görevlisini dün serbest bıraktı!
Bu şekliyle;
PKK bir kez daha Öcalan’a olan “itaatini” göstermiş oldu.
***
Atılan bu adımın aslında mesajı açık.
Mesaj şu;
PKK açısından.
Yani Kandil için tek yetkili, sorumlu ve karar mercili Öcalan!
İşte bu noktada;
Tüm taraflar özellikle masanın etrafındakiler.
Pek tabi ki, siyasi muhataplar.
Bunu, iyi görmeli iyi okumalı!
Çünkü yeni adımların “aksiyonunda” yol haritası niteliğini içermektedir.
***
Silahlar susacaksa.
Eylemsizlik başlayacaksa.
Örgüt üyeleri,
Kuzey Irak’a yani sınır ötesine çekilecekse.
Ve bir bütünlük içerisinde; “silahlar” terk-i diyar edilecekse.
Öcalan ve Kandil arasındaki; “itaatti” iyi görmeli.
Ona göre; strateji belirlemelidir.
Tabi ki, “uluslararası çevre” ve örgüt içerisindeki diğer dokuyu da gözardı etmemek lazım.
***
Tabi bir de;
Yürütülen Barış süreci açısından bu adım önemli.
Tarihi nitelik taşımaktadır.
Süreç ve taraflar açısından bir jest hamlesidir, atılan adım!
Ki, Başbakan Yardımcısı Atalay’da ifade etti.
“Bu sürecin iyi gitmesi açısından bir jest, olumlu bir tutum”
***
Hiç kuşkusuz,
Bu hamle müzakerelere ivme kazandıracaktır.
Aynı zamanda;
Yeni hamleler nezdinde, “taraflar” içinde elleri güçlendirecektir.
Nitekim,
Sürecin işleyişiyle açısından, hükümet nezdinde olumlu ve memnuniyetle karşılanmıştır.
Bu hamle;
Aynı zamanda yol haritasındaki argümanların da; “doğru” bir tercih olduğunu gösteriyor.
***
Evet,
Dün aylar hatta yıllar süren bir özlem sona erdi.
Ailelerinden,
Eşlerinden,
Çocuklarından, yavuklularından uzun süredir uzaklar.
Hele ki Dağ koşullarında.
Çatışma alanında “tutsak-rehin” tutulmak!
Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu şöyle dedi:
“19 ay bu çatışma koşullarında, bu doğada zor geçti. Biz bu sürede doğru pozisyon almaya çalıştık.”
***
İşte bu hal-i ruhiyatın duygularıyla serbest bırakılanlar “aileleriyle” kucaklaştı.
Büyük bir mutluluk.
Aileler evlatlarına.
Evlatlar da ailelerine kavuşmanın hasretiyle!
Aslında,
Bu sevgi kucaklaşması, Türkiye’ye de mutluluk yaydı.
***
O görüntüler,
Kucaklaşma, sarılma, öpme-okşama anı var ya.
İşte o anları; “kelimeler” tarif etmeye yetmez!
Diyorum ki;
O kucaklaşma hasreti ve özlemi;
Barışın, Kardeşliğin, Birlikte yaşama duygusunun, “bütünlüğü” açısından, duygu mesajı taşıyordu.
***
Üstadın bir sözü var.
“Ekmeksiz yaşayabilirim,
Ama Hürriyetsiz asla yaşayamam”
Aslında,
Üstadın bu sözü, tüm meramı, beklentileri ve yaşanılanları tarif etmeye yeter de artar.
***
Buarada,
Tutsakların salı verilmesi şova dönüşmedi.
Yani,
Habur ve Oslo zafiyeti yaşanmadı.
Gerek heyettekilerin beyanatı,
Gerek haber-yorum ve resimler.
Özellikle,
Hükümetin ve Başbakan’ın “hassasiyet” çağrısı.
Bir hayli; “dikkate” değer hassasiyetiyle karşılanması da önemliydi.
Çünkü,
Türk kamuoyu açısından
Ve Kürt kamuoyu açısından, negatif bir tablo, ciddi bir hoşnutsuzluk yaratırdı.
Olmadı.
Ciddi.
Ve samimiyeti öne çıkaran, bir olgunluk söz konusu.
Ki heyet üyeleri;
Bu meyanda bir hayli, dikkat ve hassasiyet sahibi oldukları da gözardı edilemez.
***
Peki,
Bu hamlenin karşılığı ne olacak?
Çünkü, bu jeste karşı bir beklentinin gelişeceğini unutmamak lazım.
Hele ki,
BDP İmralı tutanaklarını “sızdıranları” açıklaması.
Her ne kadar;
Beyana farklı tartışmalar halen yükleniliyor olsa da.
Samimiyet testi açısından; “özeleştiri” olumlu.
***
Muhtemelen;
İmralı’ya üçüncü heyet hafta sonu gidecek.
Heyetin,
Götüreceği mektup, son siyasi gelişmelerin envanteri.
Öcalan’ın,
Süreç açısından ortaya koyacağı “koşullar” büyük önem içermektedir.
Ki buradan gelecek mesaj;
Diyarbakır’daki 21 Nevruz Bayramı’na damga verecek.
***
Bu hali vaziyetle;
İmralı görüşmesi,
Nevruz Bayramı süreç açısından “hayat memat” meselesi.
Onun için de;
Sağlanan şuan ki sinerji heba edilmemeli.
Çözüme,
Ve barışı sağlamaya “kani” olan taraflar.
İcra edecekleri;
İlk ve ana hedef demokrasi çıtasını yükseltmek.
***
Bu da demokratikleşme adımlarını sıklaştırmak.
Yeni Anayasaya, güven artıcıyı misyon yükseltmek.
Sonuç itibariyle;
Çözümü noktasında atılan adımların geri çekilme algısı yerine jest olarak görülmesi ve ona göre adım atılması gerekir.
Sorunu;
Kimin daha çok taviz vermesi değil,
Kimin daha çok barışı ve sürecin çözümünü istediği hakikatine bakılması lazım.
Ki; “kardeş kucaklaşmasını” yapabilelim.