ÇÖZÜM, YILIN İLK ÇEYREĞİNDE!

Son günlerde sıkça telaffuz edilen ve cevap aranan sorulardan biri şu.

Hayli dillendirilen bir soru!

İsterseniz,

Soruyu farklı bir söylem getirerek soralım.

PKK silah bırakmanın eşiğine mi getirildi?

Daha açık bir ifadeyle;

AK Parti Hükümeti, PKK’ya “silah bıraktıracak” zemin arayışında mı?

Doğrusu,

Sorular farklı cümle ve cepheden gelişiyorsa da.

Özü itibariyle;

Genel söylem ve can alıcı nokta “çatışmalar” son bulacak mı?

***

Cevap istenilen,

Soruyu inşa eden etkenlerin başında, hiç kuşkusuz ki, Başbakan Erdoğan gelmektedir.

Ve pek tabi ki,

Yardımcısı Beşir Atalay’ın özellikle yaptığı açıklamalar.

Beri yanda; kamuoyuna yansıyan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Abdullah Öcalan’la “görüşme” içerisinde olması.

Aynı zaman da, dış basına yansıyan, haber ve yorumlar.

Hepsini,

Bir doku içerisinde değerlendirdiğimizde şu tanım çıkmaktadır.

***

PKK’nın silah bırakması.

Kandil’deki,

Örgüt yöneticilerinin “akıbeti”,

Abdullah Öcalan’ın “cezaevi” koşulları,

Ve aynı zamanda,

Kürtlerin Anayasal güvence teminatıyla, talep ettiklerinin yasal zemin bulması.

Bunlar için;

Hükümet cephesinde ciddi bir çabanın, iradenin ve girişimin başladığını söyleyebiliriz.

Ki Müzakereler dâhil olmak üzere!

Çözümün,

Yeni yılın ilk çeyreğinde, “olgunlaşabileceği” düşüncesi ekseriyet tarafından da ifade edilmekte.

***

Aslında,

Kürt sorunun çözümü,

PKK’nın silah bırakma eşiğine gelmesi,

Hükümet cephesinde,

Yeni hamlelerin zemin ve mekânının oluşturulmaya çalışıldığını, Ankara’daki Diyarbakır tanıtım günlerinde, buradan kaleme almıştım.

Yılsonu.

Veya yeni yılın başlarında, çözüm müzakereleri “tek eksende” başlayacak diye!

***

Dün de ifade etmiştim.

Türkiye’nin,

Kangrenleşen sorunlarının tek çözüm reçetesi var.

O da,

Yeni Sivil Anayasa’nın “tez elden” vücuda getirilerek, çıkarılması.

Aksi takdirde,

Halklar ve haklar ölçeğinde,

Kürt sorunu dâhil olmak üzere, hiçbir sorunun çözümü mümkün olmayacağı gibi; “çatışma” sarmalı daha bir büyüyecek.

***

Nitekim,

Bir çok fikir adamı ve siyasetçi.

Ki AK Parti’nin,

Önemli isimleriyle yaptığım mülahazalarda ifade ediyorlar.

Şayet;

Silah ve ateşkes “zemini” sağlanılmazsa.

PKK’nın,

2012 yılı için “Serhildan yılı olacak” mücadelesini, 2013’e yayacak.

En önemlisi de,

2012’de kaybettiği bine yakın üyesi’nin “intikam” duygusuyla, saldıracak.

Yani, Kılıç sırtı gibi, “keskin” bir hal-i vaziyet!

***

Bakınız,

Yeni Şafak’tan Murat Aksoy.

Dünkü köşesinde, Müzakerelere ilişkin 7 madde sıralamış.

Dediğine göre;

Hükümet emriyle Hakan Fidan ile Öcalan arasındaki görüşülen 7 madde buymuş.

Şöyle ki;

İLK ADIM;

Öcalan üzerindeki tecridin kısmen azaltılmasıdır. Ailesinin görüşmelerini bu ay ve önümüzdeki ay içinde bazı avukatların görüşmesi izleyecek.

İKİNCİ ADIM;

Açlık grevlerinin sona ermesinde gündeme gelen ana dille savunma hakkıdır. Eksikliklerine rağmen taslak hazırlanmış ve Meclis'e sevk edilmiştir.

ÜÇÜNCÜ ADIM;

Yerel yönetimlerin güçlenmesi açısından önemli bir adım olan Büyükşehir yasası hayat geçmiştir. Bu yasayı tamamlayacak önemli bir adım ise yılın son MGK'sında üzerinde mutabık kalınan Türkiye'nin Avrupa Yerel Yönetimler Şartı'na konulan çekincenin kaldırılması olacaktır.

DÖRDÜNCÜ ADIM;

Yol haritasının en önemli maddesi ise üzerinde çalışılan 4. Yargı Paketi'ndeki bazı düzenlemeler olacaktır. Şiddete bulaşmışlar dışındaki tutuklular için ceza kanununda yapılacak değişiklik, yer isimlerinin iadesi, kamu kurumlarında anadilin kullanılması bunlardan bazılarıdır.

BEŞİNCİ ADIM;

Vatandaşlık tanımının etnik vurgudan arındırılması. AK Parti ve BDP bu konuda birbirine yakın. CHP'nin sunduğu alternatiflerden birisi de bu yönde. Bu konu yeni anayasa çalışmalarına bağlı olduğu için şimdilik beklemede ama niyetin varlığı önemli.

***

Aksoy’a göre,

İlk beş madde hükümet nezdinde siyasal süreç içerisinde atılan-atılacak adımlar.

Gelelim,

Kandil ve İmralı’nın süreç içerisinde atmaları istenilen adımlar.

Onlar da;

Bu adımlara paralel olarak PKK “terör eylemlerini” durduracak.

Müzakerelerde sağlanan mutabakatla;

Öcalan'ın kademeli bir formülle, ateşkes, sonra sınır dışına çekilme ve silah bırakma.

***

Velhasıl,

Şuan ki gelinen süreç şunu ifade ettiriyor.

Oslo görüşmelerinden daha ileri bir seviye gelinmiş!

Ancak,

Her yazımda ifade ettiğim en büyük etken tarafların “güvenirliği”.

Yani “güven” hissiyatı.

Malum,

Oslo görüşmelerinin sekteye uğratılması,

Habur’un kısır kalması,

Güvensizlikle geliştirilen “provokatif” atmosferle, sonuçsuz bırakıldı/bıraktırıldı.

***

Diyeceğim,

Çatışma kaygısı ne kadar gerçekçi ise,

Çözümün, silah ve ateşkesin de gelişebileceği o kadar gerçekçi.

En önemlisi de,

Ortadoğu’daki “Arap Baharı’nın farklı istikamet ve dengelerin oluşması.

Der demez, Türkiye bu gelişmelerin eteğinde, “kendi içinde arıza-i durum” yaşayabilir.

Bir tarafta Suriye’deki “çıkmaz”,

Beri yanda, Erbil- Bağdat arasında her geçen gün çatışmaya sürükleyen “çekişme”.

Bölgeyi, her an yeni bir “alevin” içerisine çekebilir...

Onun için süreci iyi görmek lazım.

***

 

Önemli bir etken de.

Türkiye,

Önümüzdeki üç yıl çok kritik “seçimlerin” eşiğinde!

Mahalli seçimler.

Cumhurbaşkanlığı seçimi.

Ve Genel seçimleri.

Başbakan,

Bu sürecin “çatışmalı” bir ortam içerisinde, geçmesini istemez.

Ki bunun emareleri de,

Dillendirdiği PKK’nın silah bırakması ve müzakerelere yeni bir stratejiyle devam ettirmesi.

En önemli adımlardan biri olarak görülen, 4’üncü Yargı paketinden söz etmesi.

Birçok iyileştirmeyi içeriyor.

Uzun süreli tutuklamalar.

Ev hapsi.

***

Ancak,

Her şeyden önemlisi, ortaya konulacak çözüm iradesindeki “samimiyet”.

İşte taraflar;

Bu meyanda geçmişten ders çıkararak.

Gelişebilecek,

Provokatif eylem ve söylemleri de, duygusallığı cenderesine almadan,

Çözüme odaklı,

İrade ve ciddiyet ortaya konulursa.

Diyorum ki,

Kürt sorunun çözümü önündeki en büyük engellerden biri olan “PKK’nın silahlı hal-i” ortadan kalkacak.

Ve siyaset,

Üsten gelerek, demokrasinin nimetiyle, çözüme geçiş yapabiliriz.