Çözümün Aktörleri Kim mi?
Nihayet!
Sonlandı; açlık grevi eylemleri.
67’inci günde,
Cezaevlerinden pusuda bekleyen şer yapıların beklenti içerisinde oldukları “tabutlar” gelmeden.
Dün sabah itibariyle;
63 Cezaevi ile BDP karargâhlarında.
Ve tabi ki,
Mecliste Leyla Zana’nın, bulunduğu mekânda sona erdi!
Sevindirici bir son!
Tabi ki,
Kaotik ortama iştah belleyenlerin de “hevesleri” kursaklarında kaldı!
***
Doğrusunu isterseniz;
Süreç.
Ve tabi ki gelinen, nokta benim için sürpriz olmadı.
Çünkü böyle bir kararın çıkacağını.
Özelliklen de, ölümlerin olmadan, “sonlandırılacağını” bekliyordum.
Nedeni de,
AK Parti hükümetinde,
Muhalefette,
Ve BDP’de; “ciddi” bir kaygı söz konusu iken, “ya ölümler” olursa paniği vardı.
***
Kriz.
Ve gelişebilecekler “sürdürülebilinir” değil.
Çözüm şart.
Peki, talepler ne?
Anadilde Savunma,
Anadilde Eğitim,
Ve Abdullah Öcalan’a uygulanan “tecrit”.
Taleplerden,
İkisi yani birinci ve ikinci madde “kısm-i olarak” karşılanmış-karşılanıyor.
Diğeri;
Öcalan’la alakalı “Anayasa ve Yasal” tıkanıklık var.
Bir de, kamuoyu.
Zaman ikmali şarttır ki, “ortam” oluşabilsin!
***
Zaten,
Hükümetin durduğu nokta belli.
Nitekim,
Başbakan’ın “devlete şantaj olmaz” demesi de bundandı.
Aslında, bölgede ve ülke sathı’nda,
Gerilime,
Huzursuzluğa,
İstikrarsızlığa,
Sokak çatışmalarına neden olan mevzuu’nun çözümüne “günler” öncesi hamle vardı.
***
Şöyle ki;
İki hafta önce Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında, Arınç konuştu.
“Kriz her an çözülebilir” diye!
Aynı meyanda,
Cumhurbaşkanı Gül’ün devreye girmesi, BDP heyetiyle görüşmesi.
Bilahare, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i kabul etmesi.
Ve tabi ki; STK’lar!
Yine Selahattin Demirtaş’ın,
AK Parti hükümetinin önemli isimleriyle, biraraya gelmesi.
Yani; “siyasi” trafik krizin çözümünde hareketliği üstlendi.
***
O zaman,
Tek bir adres kalıyordu.
Cezaevlerine,
BDP’ye,
KCK’ya ve Kandil’e “emir” verebilecek kişi şart.
Çünkü,
Hükümette, saydığım üç oluşum da “çözüm” komutuna gelmez-gelemez!
Kürt cephesine etki edebilecek tek isim var..
O da Abdullah Öcalan.
Bunun için de,
Ankara-İmralı arasında diyalog zemini arandı.
Ve kuruldu...
***
Hatırlarsanız,
10 gün önce Ankara kulislerinde.
Bir de gazete sütunlarında;
Öcalan ile MİT yeniden bir süredir “görüşme” başlattı haberleri yer aldı.
Kimse de, bunu inkâr etmedi.
Tekzip eden de olmadı.
Nitekim,
Bakıyoruz ki 1.5 haftalık zaman dilimi içerisinde, “üç kez” görüşme yapılmış.
Görüşmenin ana maddesi de;
“Açlık grevlerinin” sonlandırılması.
Ölümler olmadan.
Cezaevlerinden, “tabutlar” çıkmadan, “mutabakat” sağlansın.
***
Aynı meyanda,
Kamuoyunda da uzun bir süredir şu tartışma hâkimdi.
Özellikle,
Osla görüşmelerinin kesintiye uğraması.
Silvan’daki saldırı,
Şemdinli ve Roboski hadiselerini sıralarsak..
Hükümet;
Kürt sorunun çözümünde,
BDP’yi de,
Kandili’de “devre” dışı bırakıp, Öcalan üzerinden “uzlaşı” aramaya başladı diye..
Ki bunu,
Başbakan Erdoğan’ın son dönemlerde, BDP’ye takındığı tavır da göstermiyor değil.
“Muhatap” değiller.
***
Velhasıl,
Mit’in görüşme trafiği,
Hükümetin ısrarcı tutumu,
Ortadoğu’daki,
Siyasi dengesizliklerin ülke içerisinde olabilecek bir kıvılcımla “farklı” seyir alabileceği düşüncesiyle; İmralı “olumlu” mesaj verdi.
Yine üç gün önce, Başbakan Erdoğan açıkladı.
“İmralı’ya,
Ulaşım Adalet Bakanlığı sorumluluğundan alınıp, Ulaştırma Bakanlığına verildi” dedi.
Ve Cuma günü de,
Yeni “Kosterle” yani, Deniz ulaşım aracı, devreye girdi.
***
BDP’nin de istemiyle;
Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan aynı gün, İmralı’ya gidip, Öcalan’la görüştü.
Akşam da,
Kardeş Öcalan beklenen açıklamayı yaptı.
“Ağabeyim Öcalan,
Cezaevlerindeki ‘açlık grevlerinin’ sone erdirilmesi emrini verdi”
Ve böylece,
12 Eylül tarihinden itibaren,
63 Cezaevinde başlatılan Açlık grevi 67’inci gününde sonlanmış oldu.
***
Evet,
Tüm bunlar krizin aşılmasına ilişkin sürecin “perde” arkası.
Peki, şimdi ne olacak?
Ve aynı zamanda; hadiseden çıkarılması gereken dersler nedir?
Öncelikle, şu bir kez daha tescillenmiş oldu.
Öcalan “tek” aktör!
Bir diğer tek aktör ve etken de,
Bu sorunu çözerse ancak yüzde 51’lik çoğunluğa sahip Erdoğan çözer hakikatı.
Yani demek ki;
Kürt meselesinde çözümün koşulsuz isimler Erdoğan ve Öcalan!
***
Dediğim gibi;
Öcalan’ın PKK üzerinde etkili tek güç olduğu da ortada.
Ortaya şu sonuç çıkıyor.
BİR:
BDP ne derse desin.
MHP ve CHP ne kadar vatana ihanetle suçlarsa suçlasın...
Başbakan Erdoğan ve AK Parti gerçeği var.
Hizipleşmek yerine atılan adımlara ortak olup, barış için çaba sarf etmeliler.
Yoksa yeni süreçte birçoğu zamanla sıradan hale gelebilir.
İKİ:
Pek tabi ki Abdullah Öcalan’a ne derseniz deyin kurduğu yapının lideri ve aktörüdür.
Onu dikkate almadan sonuca ulaşma olası mümkün değil.
Yoktur da.
İşte görüldü,
Kandili de,
Cezaevlerini de,
Aynı zaman da, BDP’ye de tabiri caizse “bir emirle” etkileyebiliyor.
Dün olduğu gibi.
***
Velhasıl,
Sonuç itibariyle çözümün yol haritası kendisini bir kez daha gösterdi.
“Uzlaşı ve Müzakere”.
Onun için de,
Kalınan yerden “diyaloga” devam.
Üstadın ifadesiyle;
Her şerde bir hayır vardır, vecizesiyle, “sağlanan” zemin heba edilmesin.
Güzel bir hafta dileğiyle!