DARISI 28 ŞUBAT'A!!!
Evet.
12 Eylül Yargı nezdinde "mahkûm" oldu.
Darbeler dönemi bitti.
Tevessül edenlerin de, hükmü sona erdi.
Balyoz davası, malum! AYM'nın kararı. Tahliyeler.
Ve kozmik yapının sahiplerinin, beyanları!
Elbette ki, "manidar" bir zaman ölçeğinde vuku buldu.
O"nu farklı fasılda, konuştuk!
***
Ama şimdi sırada, 28 Şubat davası var.
Kanlı 12 Eylül'e "rahmet" getiren vaka.
Doğrusu! 28 Şubat davası. Ve yargılama evresi, Türkiye'nin bir türlü arınamadığı "lakaytlık" ruhu içerisinde, hayli sulandırıldı.
"Bu davadan bir şey çıkmaz" denilerek.
Hatırlarsak! Nasıl ki, Kenan Evren "Beni kimse yargılayamaz. O babayiğit var mı?'
Çünkü güveniyordu, 1980 Anayasasına.
Kendini de güvence altına almıştı; "İhlal yok, beni yargılayamazsınız, ben kurucu iktidarım".
Ancak, 2010'daki değişimli, "Kurucu iktidarlığı" gitti.
***
28 Şubatçılar da, resti çekmişti!
Darbelerine. Ve kanlı süreçlerine arka çıkarak.
Savunmalarında. "Görevimizi yaptık. Bugün yine olsa yaparım." demiştiler.
Bu dava için "karar" anı!
Hukuk, adalet neye hükmeder bilmem.
Ama bu dava da, Türkiye'nin "hukuk devleti" olup olmadığına ilişkin "karar anını" teşkil edecektir.
***
Bekleyip göreceğiz!
Çünkü Türkiye'nin ekseriyeti olduğu gibi Diyarbakır Söz ailesi de, 28 Şubat'ın mağdurlarından.
Maddi ve manevi yönden, "katliamlara" maruz kaldı.
Ki önceki gün, Altındağ Dinlenme Tesislerine yönelik düzenlenen kanlı saldırının 18. yıl dönümü.
Ne olmuştu.
Kadın çocuk, hamile 8 insan şehit edilmiş. 13 kişi de yaralanmıştı.
Maddi kayıp ayrı.
Bu katliamın üzerinden 18 yıl geçmesine rağmen; "halen" perde arkası aralanmış değil.
Lakin cevap bekleyen yüzlerce soru var.
O dönemin; "zafiyetler" zinciriyle.
***
O'nun için!
28 Şubat davası; Türkiye'nin "en kirli bağırsağını" teşkil etmektedir.
Bunun da, "temizlenmesi" lazım.
Aksi takdirde hal-i hazırdaki tüm gayretler, "suya yazılmış yazıdan" ibaret olur.
Ki "Demokrasiye, değişime, yeniliğe ve sivil idareye" diş bilenler çok.
***
İLK TUR'A BİR İKİ TAKVİYE?
Takviye şart. İlla ki, gerekli.
Kime olacak?
Köşk'ün "merdivenlerine" çıkmak isteyen için.
Adaylar için. Adaylara "çatı kimliği" kazandıran Partiler için.
Takviyesiz!
Ne mümkün, ilk turda "merdivenleri" çıkmak.
Şart.
Hele ki, "ilk olmak" ilk kez halkın "seçtiği" Cumhur'un başı olmak, istiyorsa!
Eksiği mutlaka tamamlamalı.
***
Mevcut hesap ortada.
İlk tur için; yüzde 50 "kolay" değil.
AK Parti!
Olsa olsa, yüzde 47'ye kadar ulaşabilir.
Bir fazlası, imkânsız!
Çatı adayının "sahipleri" MHP ve CHP için de zor.
Çünkü ikisinin toplamı.
Etse etse, yüzde 40–43. Diyelim ki, Ekmeleddin'de puan getirsin.
O'nun hikmetiyle, "yine yüzde 50'i" bulmaz.
Onun için, "takviye" şart.
***
BDP. Çatı parti, HDP.
Kendi adayıyla, "saha" mücadelesi yapacağı için.
Onların yüzde 50 gibi bir kaygı üretimi yok.
Düşünce; "taze" oy ve HDP'nin alandaki gücü!
Velhasıl!
10 Ağustos'taki "randevuda" ipi göğüslemek zor.
AK Parti için. MHP ve CHP'nin çatı adayı için, dert ve zor!
En rahatı, BDP/HDP.
***
Diyeceğim!
Köşk'ün merdivenlerine çıkmak, ilk turda zor!
O"nun için de, her şey ikinci turda ikmal olacak.
Her ne kadar.
Başbakan Erdoğan'ın "ilk tur" iddiası var ise!
Ki her platformda ifade ediyor.
Nitekim Avrupa'daki "seçmenlere" tav olması da boşuna değil.
Bir çaba.
Çünkü 3 milyona yakın gurbetçi var. Buda, yüzde 5–7 demek olduğuna göre!
Hal-i hazırda, Erdoğan yüzde 43 ila 47 diye gösteriliyor.
Toplamda, yüzde 51 aşılması içten bile değil.
Doğrusu, eğer ki, gurbetçilerin oylarını "silme" alırsa.
Yani blok bir "teveccüh" gösterilirse, "ilk turu" geçmek kaçınılmazdır.
Ama!
Gurbetçiler sanmıyorum ki, "çantada" keklik olsun.
Firesi.
Geçmiş seçimlerdeki sonuçlara baktığımızda, "pata pat bir durum" söz konusu.
O'nun için her şey ikinci tur'a odaklı.
Zaten, ikinci turda "yüzde 50" gibi bir standart yok.
Kim daha fazla oy alırsa!
***
Neyse!
Hafta sonu, AK Parti adayı kesin!
Ki Erdoğan.
HDP/BDP'nin de, muhtemelen, Selahattin Demirtaş!
Buarada, Demirtaş "sol bileşenlerin" çatı partisi HDP'nin başına geçti.
Tebrik ediyorum.
Artık, Kürtlerin sesi bu kulvarda atacak.
Çatı adayı malum, Ekmeleddin İhsanoğlu!
***
Bakacağız!
Hele bir adaylar, "seçim arenasına" çıksın!
Erdoğan. Demirtaş. İhsanoğlu.
Tabi ki, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu'da arz-ı endam ederek, oy isteyecekler.
Malum şuan herkes, "koz toplamanın" peşinde.
Meydanlarda "neleri" süreceklerine ilişkin.
Kısacası, herkes ama herkes, hesabını ikinci tura yapsın!
Ramazan-ı şerif nedeniyle, tatilini, Temmuz sonrasına bırakanlar da.
Yok, oy kullandım.
Yok, kullanamadım, ceza yermişim "telaşı" yaşanmasın.
Yoksa sizinde mi, takviyeye ihtiyacınız var?
***
KRİZ ÇÖZÜLDÜ MÜ?
..Ve Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği "krizi" çözüldü!
Atama yapıldı.
Artık, Diyarbakır'da kamu hastanelerinin yönetimi, Dr. Murat Karğın'da.
Karğın'ı tanıyanlar bilir.
Ama tanımayanlar için ifade edersek.
Bir süre;
Dağkapı yerleşkesindeki Devlet Hastanesi Başhekimliği.
Daha sonra,
Kadın-Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimliği görevinde bulundu.
Yani idarecilik "tecrübesi" var.
***
Eee. Diyarbakır'ı da tanıyor.
Haydi, hayırlısı, bizden başarılar.
Tabi bir önceki yazımda önerilerde bulunmuştum.
Dikkate almalı.
Aksi takdirde; "bunlar yerine getirilmezse" gelenin de ömrü, 6 ayı bulmaz uyarımı hatırlatırım.
Malum, 1,5 yılda Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği "kaç kelle" aldı?
Hal-i hazırda rakam, 4'ü gösteriyor.