DAVUTOĞLU SONRASI?
Şu an için herkesin kafasında, cevap aranan bir soru var…
O da şu… AK Parti Genel Başkanı… Pek tabi ki
"Başbakan" koltuğuna kim oturacak?
Aslında, cevap basit ve nettir..
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan "kimi işaret"
ederse O olacak…
Ki "kafasında" netleştirdiği isim var…
Her ne kadar, bir çok "isim"
zikrediliyorsa.. 3 B'li diyen var ise
de..
Hatta damat Albayrak da "olabilir" diyenler
çıkıyorsa da..
Özü itibariyle Beştepe "son sözü söyleyen" kişi
olacağı için..
Kimi söylerse… Kimi işaret ederse O AK Parti Genel
Başkanı ve Başbakan olacak?
***
Peki.. 22 Mayıs'a kadar zaman bu minvalde nasıl
işleyecek?..
Kongre tek maddelik olacak... Genel Başkan değişikliği..
Bu takvime kadar da, Davutoğlu görevini sürdürecek..
Hem Genel Başkanlık.. Hem de Başbakanlık görevini..
Kongre günü gelince de "istifa" edecek..
Ki kendi ifadesiyle "Aday olmayacağına" göre,
düz milletvekili olarak "siyasete" devam edecek..
Ama çok da, "gözler önünde" olacağı
beklenilmesin..
Kendini "rölantiye" alacak…
***
Ki konuşmasının satır aralarında bunu ifade etti..
Özellikle.. Kendisi üzerinden.. Alınan "istifa"
kararı üzerinden..
Erdoğan'la.. Ve Partiyle alakalı "polemik
yaratıcı" olunmasına asla izin verilmeyecek..
Bu da, Erdoğan'la arasındaki "kapıyı"
kapatmamak demektir.
Davutoğlu uzun bir süre gözlerden ırak olacak..
Ekranlardan… Pek fazla, "siyasi" mülahazaların
içerisinde de olmayacak..
Hatta belki de, Ankara'da oturmamayı tercih edecek..
İstanbul'a taşınabilir..
Çünkü ileriye dönük "olabilecekleri" kestiren
biri..
***
22 aylık görev süresi.. Bu evrede yaptıklarını..
Vaatlerini.. Siyasi noktada atılması gereken
"adımlarla" alakalı..
Davutoğlu, "genel analizinde" şunu hissettirdi
diyebiliriz..
Gelinen aşama noktasında… Ki insani ve doğal bir
vurguydu..
O da; "Haksızlığa uğradım" hissini vermesi..
Doğrusu.. ANAP'ı.. Doğru Yol'u göz önüne getirdiğimiz
de..
Lider değişikliği… Ve gelişen "çift başlılık"
arz edici, yönetim..
Partiler açısından "hayati" öneme haiz dönemlerdir..
"Kırılma" riski yüksek…
***
Ki bu süreçleri geçemeyen… Oto kontrollerini, yapamayan..
Hırs. Kibir.. Ve "dava" adamlığı yok ise..
Makamlar… Koltuklar "her şeyin" üstünde
tutulursa..
O partilerin varacağı nokta; "siyasetin çöplüğü ve
arşivi" olur..
AK Parti, bu noktada şanslı mı?.. Yoksa "davaya
inanmışlık mı?"
Veyahut… Partinin "kılcal damarlarına" kadar
etki edebilen..
O'nu hangi makamda olursa olsun.. Parti içerisinde
olmazsa bile "harekete" geçirebilecek güçte ise..
***
Ki Erdoğan, AK Parti için böylesi bir lider ve kurucusu
olması münasebetiyle..
Bu sarsıntıyı… Bu iki başlılık üretici, dönemi..
Görünen şekliyle, "başarılı ve kolay bir
şekilde" geçiyor..
Elbette ki Bu "hendeğin" aşılmasında,
Davutoğlu'nun "siyasi fedakarlığı" tartışılamaz…
Ama, neden bu aşamaya gelindiğine bakıldığında..
Bardağı taşıran "damlanın", MKYK toplantısı..
Ve Yetki devrinin, "şekli" oldu..
Ki Davutoğlu bunu net ifade etti.. "Anlaşmazlığın"
neden taşdığına dair..
İlk imzayı ben attım… Ama "refiklerimizin"
izlediği yol yanlış..
"Birbirine uymuyordu.."
Yani "güvensizlik" oluştu..
***
Bunun açılımı şöyle..
"Refiklerimiz"… Yani Yardımcılarım "bana
sormadan, böylesi bir çalışma içerisine" girmemiş..
Partinin lideriyim.. Ama en son noktada
"haberdar" oluyorum… Bu da; "güvensizliği"
oluşturmaktadır..
MKYK dağılacağına… Ben, "Genel Başkanlık"
koltuğunu bırakırım..
Ve "aday değilim"
Sonuç itibariyle… Suçlama… Fatura kesme… Birilerini "infazcı"
gösterme…
Ya da, "Parti içerisinde" kumpas… Veyahut
"paralel" oluşumlar var diye, söylenmedi…
Bu da, "dava adamlığının" göstergesi olsa
gerek…
***
Sonuç itibariyle AK Parti'de önümüzdeki zaman dilimi
açısından..
En çok ifade edilecek sözcük.. "Partiye uyum"
olacak..
Bakalım, "uyum ve uyumlar" nasıl koordine
edilecek..
Sağlanabilinecek mi?.. Onu hep birlikte görebiliriz..
***
Ama Bu olağanüstü gelişmelerin doğuracağı bir önemli..
Yani olağanüstü bir gelişme de..
Yıl sonuna doğru "Türkiye'nin erken seçime"
doğru yol alması olacak..
Hani bir söz var.. "Erken seçim" söylentisi,
bir virüs gibidir..
Siyasetin "kulvarına" dadanırsa..
Sonuç kaçınılmaz
olur..
GELELİM, KIRILMA NOKTALARINA..
Erdoğan-Davutoğlu..
Arasındaki "çift başlı" yönetimin getirdiği
uyumsuzluk…
Yani, bardağı dolduran hadiselerden öne çıkan, 8 başlık
var…
İlki, herkesin malumu…
Hakan Fidan'ın "siyasete" girme kararıydı..
Fidan Davutoğlu ile istişare etti, 7 Haziran için
"aday" oldu..
Erdoğan karşı çıktı.. Fidan geri gerisine döndü..
***
İkincisi, şeffaflık paketi..
17-25 Aralık operasyonun "yarattığı" tansiyon
gerilimi evresinde..
Davutoğlu… "Kamuda şeffaflık" adıyla paket
hazırlattı..
"Tüm siyasiler mal bildiriminde bulunacak"
diye..
İl ve ilçe teşkilatlarına kadar..
Erdoğan ve Davutoğlu "uyuşmayınca" paket rafa
kalktı.
***
Üçüncüsü, Dolmabahçe mutabakatı..
Burada görüş ayrılığı oldu..
Ki Erdoğan "doğru bulmuyorum" diyerek karşı
çıkmıştı..
Dördüncüsü, Koalisyon hükümeti..
Davutoğlu, koalisyon kurulması yönünde bir eğilim
göstermişti..
Erdoğan ise bu durumun; "Partinin" kan kaybını
artırabileceğini ifade ederek karşı duruş ortaya koymuştu.
Beşincisi, Başkanlık sistemi..
Davutoğlu destekten uzak durdu. Parlamenter sisteme daha
sıcak kaldı..
Her ne kadar, son dönemlerde "istekli"
göründüyse de..
Erdoğan, "Türkiye'de sistem değişmelidir"
diyerek, karşı çıkmıştı..
***
Altıncısı, Akademisyenlerin tutuklu yargılanması..
Burada "görüş" ayrılığı oldu..
Davutoğlu, "hukuki zorunluluk yoksa tutuklu
yargılanmasına karşıyım" dedi.
Erdoğan ise karşı beyanda bulundu..
"Bakıyorsunuz, son zamanlarda "akademisyen
olduğuna göre tutuksuz yargılansın" deniyor.
Ne demek?
Suçluysa ve eğer yargı buna hükmettiyse, o da tutuklu
yargılanacak..
***
Yedincisi, Yetmişlerinin geri alınması.
Bardağa taşıran son damla..
Bazı MKYK üyeleri, Davutoğlu'ndan habersiz "yetkinin
geri alınması yönünde" imza toplandı..
50 üyeden, 47'si imza attı.
Ki imzayı atanlar, Erdoğan'a yakın isimler..
Bu da, "Genel Başkan'a karşı" muhtıra olarak
değerlendirildi..
***
DAVUTOĞLU'DAN İZLENİM…
Davutoğlu'nu izlerken!
Duygulandığı hissedilen Davutoğlu’nun konuşması esnasında
sesinin titremesi dikkat çekti.
Konuşma genel itibariyle; “duygu" yüklüydü..
Veda niteliğinde bir konuşma olarak kayıtlara geçti
diyebilirim..
İcraatları anlatarak konuşmasına başladı.
Görev süresi içinde, partide ihtilaflar yaşanmadığının ve
herhangi bir istifanın da olmadığının altını çizdi.
Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasının ardından AK Parti'nin
akıbetinin ANAP gibi olup olmayacağı uzun süre tartışılmıştı.
Davutoğlu, bu konudaki gösterdiği hassasiyeti aktardı..
Erdoğan gibi bir karizmatik liderin arkasından partinin
başına geçmenin yükünün ağır olduğunu söyledi.
Turgut Özal-ANAP örneğine vurgu yaptı.
Ama her şeye rağmen Partinin omurgasından, yapısından bir
şey kaybetmediğini söyledi.
***
Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili kişisel
ilişkiler bağlamında yorum yapıp yapmayacağı, yaparsa ne söyleyeceği günün en
çok merak edilen konularındandı.
Bu noktada da net konuştu..
Erdoğan’ın onurunun kendi onuru olduğunu ifade etti.
“Hiç kimse benim ağzımdan Cumhurbaşkanı adına hiçbir
şekilde kötü bir söz duyamayacak.
Onun ailesi benim ailemdir, hiç kimse fitne kapısı
aralamaya çalışmasın” dedi.
Partinin, "tüm yapılarına" teşekkür yağdırdı.
Erdoğan, Davutoğlu’nun açıklamasından hemen önce
“Başbakan’ın kendi kararı, hayırlı olsun” demişti.
Davutoğlu MKYK’da yaşananları hatırlatarak bir anlamda bu
kararı kendisinin aldığını teyit etti.
***
Davutoğlu’nun konuşmasında en çok dikkat çeken noktalarda
birisi de, yaşadığı kırgınlığı ifade etmesi oldu.
MKYK'da yaşananlarla ilgili “refiklik açısından doğru
değildi. Refik değişmektense genel başkan değişikliğini doğru buldum” diyen
Davutoğlu, bunun değişik yorumlara sebep olacağını düşündüğü için aday olmama
kararı aldığını söyledi.
Son olarak Davutoğlu, herkese kendi hakkını helal
ettiğini belirterek, herkesten de helallik istedi.
Davutoğlu’nun konuşması boyunca bazı AK Partililerin
gözyaşlarına hakim olamadığı gözlendi.
Özellikle AK Parti Konya Milletvekili Kerim Özkul'un
gözyaşları uzun süre ekranlara yansıdı.
HAYIRLI CUMALAR…