DEDAŞ SORUMLUDUR; KALİTELİ VE KESİNTİSİZ HİZMETE!
Siz!
Evet, siz DEDAŞ yetkilileri.
Sizedir az sonraki laflarım.
Biliyorum!
Pişkinlikte; "üstünüze" yoktur.
Artık; "yeter artık".
Veya bu nasıl "işkence vari" elektrik kesintisine yok mu bir çözüm demiyorum!
***
Durum bizde "bağışıklık" kazandı.
Çünkü anladım ki; sizde de "başlar" kuma gömülü!
Keyfiyet arzı yüksek.
Biz, ne söylersek, ne yazsak, vatandaş sokağa dökülse de fark etmiyor.
Söylediklerimiz; "havanda su dövme" misali.
Alaka gösteren yok!
***
Vatandaşta.
Esnafta.
Sanayici de; "söylendiğiyle" kalıyor.
Ticari kayıp mı yaşanmış?
Esnaf "siftahsız" kepenk mi, kapatmış?
Yatalak hasta; "enerji kesintisinden" dolayı mevta mı olmuş?
***
Geceler karanlık.
Gündüzler; donuk.
Öğrenciler ders görmez.
Kamu kurumları "iş üretmez!"
Banka işlem yapmaz.
Velhasıl; "hayatı" donduran "zalimlik" o biçim.
Herkese reva görülüyor!
Kimin umurunda!
***
Eee.
Arka bahçesi olduğunuz "ensesi" kalınlar var.
Onlar sırça köşkte emir verirler.
Dokunulmazsınız!
Zaten dokunan oldu mu da, "yanar"
Çıra gibi. Küle döner.
Nitekim kesintilere isyan edip demokratik tepkisini gösterip sokağa dökülen artık; "kodesi" boyluyor.
***
Dün Diyarbakır'da,
Önceki gün Siverek'te tutuklanan tutuklanana!
Neymiş; "mala zarar vermişler?"
İyi de; "hayatı karartan" mala-mülke enerji kesintisiyle "darbe vuran, yakıp-yıkan" DEDAŞ'a kimse bir şey demiyor?
Neme lazım, dokunulmaz!
Çifte standart uygulama değil mi?
Adaletin hükmü bu mu?
***
Anlayacağınız, göz korkutma!
Denilen şudur.
Sakın ola "hizmet kalitemize" karşı çıkan olma.
Çıkarsan, böyle olursun...
Beri yanda maşallahı var bizim şehr-i Diyarbekir'in siyasilerinin!
HDP'si de, AK Partilisi de.
DBP'lisi de.
Milletvekilleri de, teşkilat temsilcisi de!
Mülki amirler dâhil.
Yerel yönetimi elinde tutan; "kentin ev sahipleri" bile suskunluk içerisindeler!
***
Bilemiyorum!
Sanki hepsinin DEDAŞ'a bir "diyet borcu" var.
Veya başka bir çekinceli durumları var.
Bir saat içerisinde; 10–15 kez yaşanan "elektrik" kesintisine, ses çıkarmıyorlar.
Ki kesintiler; "artık" zamansız yapılıyor.
Daha önce kamuoyuna bir zahmet "saat uygulamasına" gidilmiş açıklaması yapılırdı?
Şimdi o da yok.
Zaten kimseyi taktıkları yok ki!
***
Kısacası her şey ulu orta yerde.
Ve kimse "işkence ve zulmü" mevzubahis bile etmiyor.
Demiyorlar ki; Ey DEDAŞ bu kesintilerin "gerekçe nedir?" diye!
Sur ilçesindeki esnafın siyasilere atfen söylediği söz gibi;
"Yuh olsun bizim siyasilerimize!".
Ne diyelim, hal-i âlem ortada!
***
Peki, nereye kadar sürecek, bu dikta rejim!
Bilemiyorum.
Diyeceğim şudur ki;
Eğer ki ahali olarak "zulme ve keyfiyete" boyun eğersek!
Olup-biteni "olabilirlik" noktasında görürsek!
İnanın, DEDAŞ'ın bu dikta rejimi geride bırakan zulmü daha çok sürer ve bizde daha çok "karanlık" zamanlara mahkûm bırakılacağız!
***
İyi de ne yapmalıyız?
Yapmamız gereken aslında çok basit.
Sorumlu vatandaş(abone) mekanizmasını harekete geçirmemiz lazım!
Ki yaşamın her alanı geçerli bu "sorumlu vatandaş" gücü!
***
Nasıl mı olacak?
Şimdi, DEDAŞ elektrik faturasını yasal zeminde tahsil etmiyor mu, ediyor?
Bir gün dahi fatura geciktiğinde; "faizini" uyguluyor mu, uyguluyor?
Ödemeyen, ödememeyi alışkanlık edenin de; "elektriğini" haklı olarak kesiyor mu, kesiyor?
Borcunu icra yoluyla tahsil ediyor mu, ediyor?
Vermeyenin malına-mülküne el koyuyor mu, koyuyor?
***
Kaçak kullanana yasal işlem yapıyor mu yapıyor?
Ki üç bine yakın abone, kaçak suçundan davalık.
Nitekim "kaçak elektrik" kullanımı, yüz kızartıcı suçlar hanesinde yer alan "hırsızlığa" giriyor.
Yapan sabıkalı oluyor.
Birçok "vatandaşlık" hakkı bu yüz kızartıcı suçtan dolayı elinden alınıyor.
Şimdi tüm bunlarda hemfikir miyiz?
Evet…
Ki, DEDAŞ'ın zevatı da "inkâr" edemez!
***
Peki, tükettiği elektriğin faturasını abone muntazaman ödüyorsa!
Bir gün dahi; geciktirmiyorsa!
Tüm yasal nizama "uyup" uyguluyorsa!
O zaman DEDAŞ'ta bir ticari şirket olarak "kaliteli ve kesintisiz" hizmet sunması gerekmez mi?
Gerekir.
Ki bu hüküm "Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmenliğinde" yer almaktadır.
***
Bu yasal bir mevzuat gibidir.
Bakınız, bu yönetmenliğin 11 maddesinin 1 ve 2 fıkrasında şöyle der:
Hizmet kalitesi:
Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi(Yani DEDAŞ), ilgili mevzuat uyarınca bölgesinde bulunan tüm müşterilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin yeterli, kaliteli ve sürekli elektrik enerjisi sunacak şekilde hizmet verir.
Perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi, lisansı kapsamında hizmet verdiği tüm müşterilere, eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin aynı kalitede hizmet verir.
***
Bu hizmet kalitesine yönelik hüküm!
Gelelim; mevzunun "can alıcı" noktasına!
Elektrik kesintileri için ne deniyor?
Lütfen buraya dikkat edin.
Maddenin içeriğiyle, DEDAŞ'ın uygulamalarını bir birine kıyaslayarak, irdeleyelim?
***
Elektrik kesintileri:
Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 51 inci maddesinde tanımlanan mücbir sebepler veya lisansında yer alan özel mücbir sebepler ya da programlı kesintiler dışında dağıtım sistemini, kendisinden hizmet alanlara kaliteli ve sürekli elektrik enerjisi sağlayacak durumda tutmakla yükümlüdür.
Müşteriler, programlı kesintiler hakkında dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi tarafından, kesintiden en az kırksekiz saat önce yazılı, işitsel veya görsel basın yayın kuruluşları aracılığıyla bilgilendirilir.
***
Velhasıl, durum bu kadar açık!
Demek ki;
DEDAŞ "hizmet kalitesinde"
Ve "Elektrik kesintisinde" yönetmenliğe uymadığı gibi, "yasaları da" hiçe sayıyor.
Aboneleri, "ekonomik ve sosyal" yönde, mağdur edip zarara uğratıyor.
Yani "suç işliyor?"
Bir de "ticari" hile yapıyor ki, bu daha ağır bir suç.
***
Peki, burada yargı mekanizması "devreye girmesi" gerekmez mi?
Neden bu "mağduriyetler" diye sorması lazım gelmez mi?
Sorumlu vatandaş(abone) noktasında yargıya şikâyet konusu edilmez mi?
Edilmeli. Ama ne zaman ve kim cesaret edecek?
Eğer ki, "dava üstüne dava" açılsa, yaratılan mağduriyetlerin tanzimine gidilse!.
Bakın o zaman; DEDAŞ ikide bir elektrik kesintisine gidiyor mu?
Kaçak elektrik kullanımı bahanesinin arkasına sığınır mı?
Ki kaçak kullanılan elektriğin bedelini zaten "abonelerin" faturalarından tanzim ediyor.
Yani kaçağı yok!
***
Neyse!
DEDAŞ'ın biraz da "iç mekanizmasını" konuşacağız!
Çünkü "farklı kokular var?"
Akla-hayale gelmeyen, mevzuular konuşuluyor.
Onları da; önümüzdeki yazılarda!