DEĞİŞMEYEN ZİHNİYET!...
Eğitim sistemi..
Hele ki, kurumsal yapı..
Tabi; "kırsal" kesimdeki; "okullarımızın" hal-i durumu!...
Özellikle, Güneydoğu.. Ki Diyarbakır…
Ne yazık ki; ilçeler düzeyinde işleyiş "harap" vaziyette!..
Per-u perişan… Yokluk mu?.. Yoksulluk mu?.
Geri bırakılmışlık mı?.. Ve keyfiyetin yarattığı "önemsizleştirme mi?.."
Ne derseniz; mevcut!… Yani dökülüyor; tel tel!… Elle tutulacak "bir tarafı" yok!….
***
Nitekim!.. Ki genel bir ifadedir, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın..
Hep der.. Nitekim, iki hafta önce bile, dile getirdi. Özellikle; 100 günlük icraat programı içerisinde..
Dedi ki.. "Eğitimde bir türlü istediğimiz noktaya gelemedik..!"
İsyan ediyor.. Etmekte haksız mı?…
İşte; Eğitim'de 2023 vizyonu diyoruz!..
Programlar.. Projeler.. Yeni, yeni uygulama sistemlerinden "söz" ediliyor?..
İyi de; "evin içi virane"… Önce, "Sorunlara odaklan…"
Ama nerde?..
***
Bakınız!..
Diyarbakır okula başlama yaşıyla alakalı.. Yani halk deyimiyle; "anaokulu" noktasında..
Avrupa-i standartların da üzerinde…
Türkiye ortalamasının üstü.. Yüzde yüzlük bir başarı.. Ama nerde!..
Metropol kentin, içinde.. Peki; kırsal kesim!..
Köylerde.. İlçelerde, durum öyle mi; değil?…
Önceki gün; bize ulaşan bir görüntü!… Ergani ilçesi Kavaklı köyünden..
Duyarlı bir köylü vatandaş "video" çekip, göndermiş..
Serdar Acar isimli köylü.. Görüntüleri izlerken; "irkildim…!"
Burası, okul olamaz.. Burası, ilköğretime giden öğrencilerin "ders gördüğü" sınıf olamaz?..
***
Görüntüler vahim… Okul prefabrik.. Ama kaç yıl önce yapılmış; meçhul..
Yıkılıyor.. Okulun tavanı, çatısı yok.. Uçmuş, açık.. Yağmur, kar, soğuk hava, olduğu gibi içerde…
Duvarlar.. Okul kapısı.. Savaştan çıkmış misali; "delik, deşik, çöküntü" içerisinde!…
Sıra, masa, deseniz hepsi "kırık..!"
Okul bahçesi!.. Geçit vermez bir çamur deryası..
Tek bir çakıl.. Tek bir betonarme..
Tek bir düzenleme, peyzaj.. Ya da; "korunabilinecek" bir kamelya, alanı yok..
İlkel bir soba.. Odunlu, kömürlü.. O da; öğrenciler "evden" getiriyor.. Tabi ki; getirdikleri tezek!..
Hayvan atığı…
Görüntüler ve Görüntüleri bize ulaştıran Acar'ın ifadeleri karşısında ağzımdan çıkan ilk sözcük şu oldu?
"Buraya köpek bağlasan durmaz…!!"
***
Nitekim, Söz'ün "manşet" haberinin başlığı oldu..
Kavaklı köyü!.. 90 haneli, nüfus bakımından geniş, büyük bir köy..
Mezraları da var.. Köydeki okul, 4 derslik.. Bir müdür 4 te öğretmen var..
Öğrenci sayısı; 70-80!.. İşte bu harabe yerde; "eğitim ve öğretim" görüyorlar..
Şimdi gel; "buradan" eğitimli nesil çıkmasını bekle..
Ve bu çocuklar; "yaşıtlarıyla" aynı eğitim müfredatıyla "sınavlara girip" başarı iste!…
Akla ziyan bir hal…
***
Acar ne diyor… Okul'un virane haline ilişkin…
Müdür çekiniyor.. Öğretmen çekiniyor…
Ki bu görüntüleri, "izinsiz" çektim.. Karşı çıktılar.. Ama "yeter" dedim..
Benim üç çocuğum burada okuyor.. Tabi okuma, dersek!…
Sınıflar küçük.. Prefabrik.. Baraka şeklinde tek katlı bir yer.. Hiçbir şey yok..
Elektrik tesisatı randımanlı çalışmıyor..
Duvarlar yıkık… Kapılar, sıralar, masalar kırık.. Tavan yok.. Çatı uçmuş..
***
Acar idareciler konusunda diyor ki; "hepsi duyarsız!"
Yani, keyfiyet içerisinde…
Çünkü diyor.. Ergani'deki etkili ve yetkili zevata "defalarca" gittim…
Ama nafile.. Kaymakam'a gittim.. İlçe Milli Eğitim Müdürüne gittim..
Durumun vehametini anlattım..
Bana dedikleri; "biz biliyoruz, ama bütçe yok, para yok, gönderip, onaramıyoruz. Oraya yeni bir okul yapılacak." diyorlar?
Ben "bakanlığa dahi" yazı yazdım; ama hala sonuç yok!…
***
Ne diyorduk..
Eğitimin en büyük açmazı; "zihniyettir?.."
İşte o zihniyet var ya!.. Bi açmazı aşılsa..
Bizim de.. Kavaklı ahalisinin de.. Benzer durumdaki bölgedeki ahalinin de..
Pek tabi ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da "isyan ettiği" eğitimdeki kalitesizlik son bulur..
İstenilen eğitim seviyesine ulaşırız..
Ama nerde?…
***
Lakin, Eğitim müfredatı bile arıza-i durum içeriyor..
Ne millidir.. Ne yerlidir…
Baksanıza ilköğretim çağındaki çocukların zihinlerine neyi enjekte ediyoruz..
Sosyalizmi.. Sekülerizmi?..
En önemlisi de "Allah'ından, İslami kimliğinden, Dininden, İnancından" uzaklaştıran…
Aksi minvalde… Allah'ın hükmünün olmadığı,
Yüryüzünün, gökyüzünün büyük bölümüne tanrı Quetzalcoatl'in hükmettiği bilgisi veriliyorsa!…
***
Dahası!…
Kur'an-ı Kerim'i okuyan öğrenciyi..
Eğitimi.. Müfredatı, "gericilik, bağnazlık" diye algı üreterek, "zihin bunalımı" yaratmaya prim vereceksin…
Batının.. Batılın… Eğitim müfredatını da; "çağdaşlık, medeniyet" diye, gösterirsen!…
Osmanlıyı "öcü"… Batıyı "üstün" gösterirsen!…
İşte; nesil de, eğitim sistemi de, bir bütün olarak; "hal-i vaziyete" dönüşür..
Sosyal medyadaki görüntülere bakın..
Lise öğrencileri..
Öğretmen ders anlatıyor.. Tahtada bir şeyler yazılıyor..
Gözleri ve zihinleri; "verilen derste" olmaları gerekirken; ne yapıyorlar?
Birinin elinde, bira şişesi.. Diğerinin ağzında, sigara..
Meyhane misali; arka sıralarda sırıtıp iğrençlik sergiliyorlar..
***
Velhasıl..
Eğitim.. Eğitim.. ve yine eğitim diyoruz ya!..
Azıcık ta.. Zihniyet.. Zihniyet.. ve yine zihniyet demeliyiz..
Ki; "zihniyetin açmazını" aşabilelim!..
Yoksa…
Hal-i vaziyet hep böyle olur..?!
***
SOKAK KÜLTÜRÜ..!
Kaldı mı ki.. Sanmıyorum..
Olsa idi; "nesil bu kadar" bencil olur muydu?..
Ne mümkün… Peki neden mi?
Mahallemize bakalım..
Sokağımıza..
Yaşadığımız, cadde bile…
Vaki mi; "boş bir arsanın" bulunuşu…
Varsa da işgal altında..
Mutlaka "otopark..!"
Eee…
Oyun oynanacak..
Top koşturulacak…
Oynayıp-zıplanacak yer olmayınca..
O sokak kültürü" soluklanılmayınca!...
Aile..
Arkadaşlık..
Fedakarlık…
Diyalog, beşeriyet, "sosyalleşmesi" vaki olur mu?..
Olmaz..
Diyeceksiniz ki!…
Var olsa bile, zamanın çocukları "sokağa çıkmaz!…"
Çünkü, "odasına" çekiliyor..
Elinde, "akıllı telefon.."
Ya da tablet.. Gün boyu; "sanal alemin" içerisinde..
Buradan sosyalleşiyor..
Ne yazık ki…
İşte bu nesille biz yarınlara nasıl ulaşabiliriz ki?..
Saygıyı..
Sevgiyi..
Muhabbeti..
İkili, çoklu, diyaloğu bilmiyor..
Darılmayı.
Küsmeyi…
Tartışmanın adabını, sonrasında "barışmayı.."
Barıştırılmayı…
Hep birlikte "yaşanabileceği" feyzine ulaşmadığı için..
Doyumunu yaşamadığı için..
Bilmiyor..
İşte böylesi bir "neslin" varlığı..
Ve Kavaklı köyündeki tablo..
Sonuç itibariyle bizlerin "nasıl bir tuhaflık" içerisinde; yaşadığımız..
Kopukluğun ne kadar "vahimleştiğinin göstergesi!…
Yeter de artar bile…
***
HANGİSİ MİLLİ….
Ey.. Devlet-i aliye..
Ey.. Ahali…
Sormak istiyorum…
Aşağıdakilerin hangisi milli..
Ya da yerli..
Veyahut "dinimizce" vacip görülüyor…
Yani, haram değil, "halal.."
Deyin bakalım..
***
Piyango…
Spor-Toto..
At yarışları..
İddaa…
Sayısal loto..
Hemen kazan..
Şans topu..
On numara..
Ve spor toto…
***
Dikkat ederseniz; hepsi kumar!…
Ve devletin eliyle..
Kanun ve yasal "güvence" altına alınarak; yaygınlaşılıyor…
Tabiri caizse; "halka" ha bire enjekte ediliyor..
Şimdi..
Bunların hangisi "milli ve yerli.."
Ki hiçbiri...
Ama ne hikmetse; "başlarına" milli kelimesi inşa edilmiş..
***
Dedik ya arızai durum bu!…
Devlet eliyle oynatılan "kumarın" raporuna bakın…
Kimler oynuyor..
Yaş oranları nedir?..
Ve en "dehşetli" çarpıklık ise; "bir çoğunun" sportif faaliyetlerin, icrasında kullanılır olunması..
İddia oynayanların yarısı; 18 ila 27 yaş arası..
Yüzde 23'te öğrenci..
Kısacası batak haldeyiz..
Hayırlı cumalar..