"DEVLETLE ÖZDEŞ OLMAMALI?!"
Ah ayna ah…!..
Her şeyi gösterirsin..
Ancak sana bakan yüz; "neyin" göründüğünün bir farkına varsa..!
Ülke de.. Millet de.. Devlet de..
Yani bir bütün olarak; "hakikatin" idrakine varılır..
Ama maalesef!…
Ne hükümet.. Ne siyasi parti liderleri. Ne de, seçilmiş vekiller..
Pek "aynaya" baktıkları yok…
Bugün değil, yarım asırdan fazladır ki böyle!...
Varsa yoksa; "totaliter bir bakış.."
Gözler, başkasına odaklı..
Lakin, "kör bir bakış..!"
Zihin de; "kör taassupla", işlem görüyor..
Hali vaziyet, vay ki vay dedirtir oluyor!…
***
Bakınız zat-ı muhterem ne diyor?..
Diyor ki.. Partiler.. Siyasi liderler…
Eee.. "Devletle özdeş olmamalı.."
Doğru bir beyan ve tespit… Hakikatin itirafı…
Çünkü, o parti, siyasi lider "otoriter" bir yapıya dönüşür…
Ancak aynaya bakmaz!… Ne yaptığını, ne yapacağını, görmek istemez!…
Baksa; görecek!!.. Özellikle geçmişini görecek..?
Bakmıyor…
***
"Devlet'le özdeşleşen" bir partinin hükmü, neyi getirir?
Elbette ki?
Ne demokrasi.. Ne eşitlik. Ne özgürlük.. Ne de insan hakları gibi bir "yönetim" anlayışı kalmaz!…
Cunta olur… Totaliter bir yapı ikmale gelir.. Despotluk olur..
Hak.. Hukuk.. Adalet gibi bir kavramdan söz edilemez hale gelinir!!!..
Bir sağdan, bir soldan; idam edilir?
İstediğini öldür.. İstediğini idam et.. İstediğin katliamı gerçekleştir?
İstediğini sürgün et.. İstediğine işkence yap?
İstediğine de; "mal, mülk, servet, zenginlik" ver?
***
Tek parti hükmü geçerli.. Şeflik ve dipçik hakimiyetiyle; "ağlar" oluşur!..
Partiler kapatılır.. Siyasiler cezaevine konulur.. Anayasa rafa kaldırılır..
Kanun ve nizam; "şef'in iki dudağına" sıkıştırılır… O ne derse o olur?
Din mi? Dil mi? Kültür mü? Bilaistisna; "şapka kanunu" misali "özgürlüklerine" pranga atılır…
Ben bilmez merkez bilir; "yasaaaak?!" der..
***
Oy mu?.. Sandık mı?.. Seçim mi?.. İrade temsiliyeti mi?..
Parlamento mu?.. Seçilmiş vekiller mi?…
Belediye Başkanları mı?...
Pardon demokrasi mi dediniz; "o irade" namlunun ucunda!…
Seçilmişse de ne olmuş; biz varken?!"
İş mi, aş mı?… Ekonomi mi?… İstihdam mı?… Kalkınma mı?… Büyüme mi?.. Gelişme mi, çağdaş, modern, sosyal bir yükseliş mi?"..
Ne gerek var.. Hepsi fuzuli.. Tüketim varken, üretim mi olur?…
Ne yazık ki!…
***
İşte böylesi bir zaman tüneli!…
Yaşadık.. Yaşatıldı.. Gördük.. "Dikenli, dikenli" gösterildi!…
Bir değil; onlarca kez!…
25'ler mi?… 50'ler mi?… 60'lar mı?… 70'ler mi?… 80'ler mi?
28 Şubat mı?… 2007'ler mi?
Gezi mi?… Hendek-barikat mı?… 17-25 Aralık mı?… Ve 15 Temmuz mu?..
Üstadın ifadesiyle; "hangi birinin" çirkin yüzünü, göstereyim!..
Bir teki; "aynaya" baksa yeter!…
***
Bugün; 28 Şubat'ın sene-i devriyesi!… 22'nci yıl!
O otoriter.. O despot.. O post-modern güruh yapı…
Milleti dışlayan, "devleti" kutsayan..
Laiklik adına.. Kemalizm adına..
Ama velakin siyonizmin nam-ı hesabına, ülkesine ve milletine "kan kusturtan..!"
Dinine.. İmanına. Kur'anına.. Peygamberine..
Sosyal yaşamına "pranga" atıp, inkar ve asimilasyonu dayatan!..
Ve hepsine de; "irtica" libası giydiren, zihniyetin sene-i devriyesi!..
***
O gün, yaşananlarla!..
Yukarıda; "otoriteleşen" yapıyla alakalı, ayna görüntüsü neyin ifadesi..
Anayurdumun; "virane" edilişinden başka neyi gösterebilir ki!?..
Kandan beslenen.. Kaostan nemalanan..
Terörden.. Şiddetten… Irkçılıktan..
Ötekileştiren zihniyetin varlığının üremesinden; "kurtarıcı" rolü aldıran, zihniyet!..
Tarihin, demokrasiye çalan kara lekesi!…
***
Gelirsek!…
"Hükümet devletle özdeşleşmemeli" sözünün sahibine..
O zat-ı muhterem kim?…
Elbette ki, Kemal beyler..
Yani CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu..
O'nun ifadesi..
Şimdi..
Zihninle.. Fikrinle… Tarihinle.. Geçmişinle..
Hepsini icra edeceksin, sonra libasını başkasına giydirmeye çalışacaksın?
Ne tezat bir durum değil mi?….
İyi ki, "ayna var?"…
İyi ki bakan gözler var?
Ya olmasaydı…
Sahi "kim yaratık, kim insan" nerden bilinirdi?..
Bilinmezdi..
Ama, "tarih" hep o yüze dün olduğu gibi bugün de..
Ki yarın da; "lanet" okuyacaktır..
Eee; ülkemin "şeytan yüzlü ve ruhlu" otoriterleri!...
***
ERBAKAN'I ANARKEN!….
Diyorum ki..
Günün siyasileri..
Özellikle "aynı geleneğin" yolcuları…
Sorumluluk adına..
Merhum Erbakan gibi olsalardı..
O karakterini "almış" olsalardı..
Ne olurdu?
Kindar olmasalardı..
İntikamcı davranmasalardı..
Pusu kurucu..
Nefreti..
Öfkeyi..
Ötekileştiren, zihnin kurgulayıcısı olmasalardı..
Çünkü Erbakan hoca!..
Sorumluluk noktasında; "hasanet" sahibi değildi?
Kucaklayandı..
Yetkilendirendi?
Özgüvene sahipti..
Vefası vardı..
Örgütçüydü..
Motivasyon üreticiydi..
Kararlıydı..
Hitabeti yüksekti..
Nezaket ana ilkesiydi..
Barışı da, kardeşliğiyle "ırk" üzerinde değil; ümmet üzerinde görendi!…
Şimdikiler öyle mi?..
Aynaya bakılmalı?…