DİCLE VADİSİ’NE REVİZE KARARI!

Şu;

Dicle Vadisi Projesi var ya!

Hakikatten, "ilginç" bir hayat hikayesine sahip.

Her evresi "akla" ziyan!

Şöyle ki.

Söyle mi de,

Hayata geçirilmesi de,

Müdahale edileceğine ilişkin tepkiler de "havanda su dövme" misali.

Dövülmüş, dövülmüş ama hiçbir şey olmamış!

Yani bir adım öteye dahi gidilmiş değil.

***

Evet, her seçim döneminde.

Son yıllarda özellikle.

Yerel ve Genel seçimler fark gözetilmeden siyasilerce "icra" edilmiş "seçil malzemesi!"

Ki en taze olanı bir kaç ay önceki seçimdi.

Mahalli seçimlerde "popülaritesi" en yüksek proje olarak seçmene servis edildi.

"Biz gelirsek proje hayat bulacak. Diyarbakır'a 'deniz gelecek" diye.

Seçim bitti, her şey unutuldu.

Hükümette ait bir "proje" olduğu dahi, unutuldu.

***

Ama unutulmayan, vazgeçilmeyen tek şey var?

O da, Dicle Nehri kıyısının "sağlı-sollu" acımasız-sorgusuz işgal edilerek katledilmesi.

Kim nasıl, işgal ediyor, hangi yetkiyle meçhul.

Bugün, nehrin her iki yakasında enva-i işletme var?

Çay bahçeleri.

Eğlence mekânları, pavyonlar.

Restoranılar.

Nerdeyse, "devasa bina ve villalar" inşa edilecek?

Sahi, buraların "işletme" ruhsatı var mı?

***

Her ne ise!

Hepsi, şehrin süliyetini ve Dicle Nehri'nin kalbine birer "hançer."

Düşünün; siz bir taraftan "hedefler" ortaya koyacaksınız.

Projeler hazırlayacaksınız.

Kampanyalar üreteceksiniz.

Ve diyeceksiniz ki;

Diyarbakır'ı ÜNESCO Dünya Miras Listesine aldırmaya çalışıyoruz.

İyi de, neyle böbürleniyoruz.

Tarihi Surlar.

Ve Hevsel Bahçeleriyle "dem vuruyoruz!".

Peki, "biz bunlara da sahip çıkıyor muyuz?"

Ya da, Dicle Nehri kıyısını "ıslah" etmiş miyiz?

Hayır.

 

***

 

Eğer ki sahip çıkmış olsaydık!

Surlar için.

Bugün "çöplüğünden", bakımsızlığından.

Güvensizliğinden.

Yıkık hal-inden.

Çevre düzenlemesinin çarpıklığından.

En önemlisi!

Restorasyonunun bile yapılan yerlerin, "atıl halde" tutulmasından söz eder miydik?

Sanmıyorum!

***

Hevsel Bahçeleri!

Hal-i hazırda yerli-yabancı "turist" çekme noktasında al beni bir ortamı var mı?

Yolu. Gezi alanları. Tabi ki, "şehrin organik" sebze ve meyve yatağı bazında, üretimi?

Kaldı mı "karahubür". Ya da göbekli marulu. Domates, biber, patlıcan!

Yok.

Bir kaç yıl öncesine kadar!

Adına türküler yakıldığı gibi "Haram Suyla" buralar sulanırken cennet bahçesi gibiydi.

Ama şimdi, "adı var" kendi yok.

***

 

Daha geçtiğimiz haftaydı, buradan dillendirdim.

Ki geçtiğimiz yıl da, "tepkimi" ifade etmiştim.

Şu Fiskayanın altındaki "Ucube" denilen, "modern" hançer restoran yapı kimin eseri diye?

Büyükşehir Belediyesi'nin!

Her ne kadar, Sayın Gültan Kışanak "bir önceki dönemde" izin alınmış bizimle alakası yok dediyse de!

Selef olma noktasında, açılışı ve iştahlı faaliyeti, "onların" dönemine nasip!

Top kalelerinde.

***

Kışanak burası için, toplumsal tepki önermişti.

Maddi ve manevi "hasar" karşılanırsa, ilk yıkan ben olurum demişti.

Ben de, şunu ifade etmiştim!

Galiba haklısınız.

Sanırım, hatır-gönül demokrasisi ayrı bir şey.

Sizin tabanınızın aradığı "Demokratik özerklik" ayrı bir şey.

Eğer müdahale olacaksa.

***

Galiba, benim bu ifadem.

Mezopotamya Ekolojik Harekâtının de yazılı beyanı ciddi bir "etki ve baskı" oluşturmuş olacak ki hamle yapıldı!

Dün akşamüstü, Büyükşehir Belediyesi'nden "işte olması" gereken plan dedirten karar çıktı.

Diyarbakır 2015–2019 Stratejik Plan kapsamında.

Dicle Vadi Projesi "revize" edilecek. Bunun için de, Belediye Meclisinden karar alınmış.

Ne demek bu?

Dicle nehrinin "kıyı" şeridi belirlenecek.

Kenar çizgisi!

Kıyının her iki tarafında, en az 300'er metrelik alan kamusal alana dönüştürülecek.

Yapı olmayacak.

Tamamen, yeşil alan, yürüyüş ve bisiklet yolu olacak…

Buralardaki, Kum ocakları da seneye "havzanın alanından" çıkarılacak?

***

Kısaca Kışanak diyor ki, "Vadimize kimse zarar veremeyecek?"

Doğrusu, kararı alma noktasında, Meclis üyelerini tebrik ediyorum!

Her ne kadar, "geç kalınmışsa da".

Derler ye, zararın neresinden dönülürse kardır.

Dicle Vadisi ve Dicle Nehri Diyarıbekir'in "en büyük" zenginliğidir.

Yeter ki, akıp gitmesin biz de bakıp hayıflanmayalım.

***

Ama şu tereddüttüm var.

Çünkü bunu giderici bir beyan görmedim, alınan kararın muhtevası içerisinde.

Karar ve hüküm, bundan sonra mı?

Yoksa geçmişi de kapsayacak?

Çünkü "kıyı şeridi" ya Bismillah deyip hal-i hazırda olanları da "yıkma" kapmasında, ıslah edilmesi gerekir.

Yani yekun vaziyette ıslahı şart.

***

Aksi takdirde!

Dicle Vadisi projesinde hangi alanda "revize" kararı alınırsa alınsın.

Hangi devasa projeyi hayata geçirilirse geçirilsin.

Çağın en modern; "yapıları" orada inşa edilirse edilsin.

Uzay üstü olsa bile.

Var olan mevcut yapılar; "gözde diken" misali ucube görüntüleriyle, "karabatak" olur?

Onun için;

Dicle Vadi Projesi bir yeküniyet içerisinde "revize" edilmesi gerektiği gibi tüm yapılar projeye entegre edilmeli?

Haydi hayırlısı!

***

BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM…

Buarada!

Unutmadan bu akşam, Büyüktimur'la gündem programı var.

Saat 23.10'da, Uzay-Söz Tv'de.

Gündemin en sıcak mevzuuları tartışılacak.

Şimdiden soru ve önerileriniz bekliyor.

Tabi ki, saatinde de ekran başında olmanız!