DİYALOG İKLİMİ HERKES İÇİN?

Şuur kaybıyla; "iç savaşı" ikmal ettik.

Kan. Gözyaşı ve Ölüm'ü inşa ederek!

Döndük mü, 90'lı yıllara!

İşte, Diyarbakır'ın hal-i pür melali.

Güneydoğu.

Ki, Türkiye'nin yekûnu hepimizin malumu…

Öfke. Kin. İntikam! Ölüm. Ve Öldürme…

Sokak çatışmaları.

Evet, onlara yetmedi; Ortadoğu'daki "akan" kan.

Kobani'de. Rojava'da.

Kuzey Irak'ta, yıllardır süren savaşın, akan kanı.

***

Türk. Kürt. Arap. Türkmen.

Ezidi. Alevi. Sünni ve Şii'nin, dökülen kanı, onlara yetmedi.

Yetmedi ülkelerin bölüp pörçük olması.

Bölgenin "terör üreten" merkez olma hali.

Vampirler doymaz ki...

Ortadoğu'nun üzerine çöreklenmişler.

Kendilerin kurgusuyla, Lavrens'ler cirit atıyor.

***

Ortadoğu'daki halklar.

Ne yazık ki, "ittifak" içerisinde değiller.

Olmadıkları içindir ki; "Lavrens" iyi polis-kötü polis oyunuyla, tar-ü mar ediyor.

Düşünülmüyor.

Her mermi,

Her bomba,

Her silah,

Her kalkan savaş uçağı.

Kimi hedef alıyorsa.

Kimi, katlediyorsa, soykırım yapıyorsa yapsın onlara "geri dönüşümü" petroldür, dolardır, siyasi güçtür.

***

Çünkü hiç bir zaman kayıpları olmaz.

Her daim kazanan; taraftırlar!

Çünkü felsefelerinde; "çatıştır, böl, parçala ve yut" vardır.

Emperyalizmin.

Haçlı Siyon dünyanın, hedefidir bu coğrafyayı "terörrize" etmek!

Dün, ifade etmiştim!

Ortadoğu'nun büyük resmine bakılmalı ki IŞİD'in kanlı terörü "kime" hizmet ettiği görülebilinsin?

***

Ne yazık ki bakılmıyor.

İşte bakılmadığı içindir ki, bugün Türkiye "iç savaşın" eşine geldi!

Yukarıda ifade ettim; 90'lı yıllara döndük.

Bin bir çeşit oyunla, hile ve desiseyle.

Ve yine bin bir hamasetle, tabi ki; "kutsal amaçları" da savlayarak.

Kobani şiddetini protesto etmeyle başlayan olayların bugün üçüncü günü!

Diyarbakır Olağanüstü hal'i yaşıyor.

Sadece Diyarbakır değil.

Bölgenin hemen tüm illerinde, O.Hal var.

34 yıl sonra; sokağa çıkma yasağı uygulanıyor.

Asker kışladan, Şehre indi.

Sokaklar, "savaş" alanın ötesinde; ölüm kusuyor.

***

İşte bölgedeki 48 saat içerisinde yaşanan olayların bilânçosu.

Diyarbakır'da 10 ölü.

Mardin'de, 5 ölü.

Siirt'te 2 ölü.

Batman, Van ve Muş'ta birer ölü.

Ölü sayısının artabileceği de ifade ediliyor.

Yaralı sayısı ise yüzlerle ifade ediliyor.

Maddi hasar, desen milyarlarca lira.

Yakılan-yıkılan işyerleri.

Bankalar. Ateşe verilen, araçlar. Yağmalama.

Kısacası şehirler harap.

Peki, sormak lazım bu ağır faturayı ödeyecek olan kim?

Yani kim ödeyecek?

***

Elbette ki, yabacılar ödemeyecek.

Ne ABD. Ne Avrupa ülkeleri.

Ne de bir başka, ülke?

Ve ne de, Türkiye'nin batısındaki herhangi birisi.

Her zaman ki gibi yine, Kürtler yine Güneydoğuda yaşayan halk ödeyecek?

Çünkü ölen de Kürt, işyeri yakılan da Kürt.

IŞİD bir proje!

Kobani'deki Kürtlerin hedef alınması da, projenin ikmalidir.

Tek hedef, tek gaye!

Türkiye'yi, "istikrarsızlaştırmak", yeniden "emir komuta" zinciri altına almaktır.

Çünkü küresel vampirler; Ortadoğu'da güçlü devlet istemiyor!

Hele ki, bu yıllarca "müttefik" diye yanına asker olarak tuttuğu ülke olsa bile!

***

Öncelikle, belirteyim!

Ankara'nın "Kobani" politikası, zafiyet üreticiydi.

Özellikle, IŞİD'in seyri noktasında.

Kobani'deki Kürtler bu coğrafyanın "asli" unsurları.

Ve kardeşlerimizdir.

1916'de cetvelle çizilen sınırlarla, "bizden" ayrıldılar.

Ama akraba ve gönül bağı, hep yaşadı.

***

Gezi'de başaramayanlar,

17 Aralık'ta, suçüstü olanlar,

28 Şubat'la hasb-i halleri bulunanlar,

Halen "derin ve kozmik" yapının işleyişine himmet edenler.

Ankara'nın "bu zafiyetini" görünce, düğmeye bastılar.

Bir taşla, birden fazla kuş vurma planı devreye sokuldu.

Sağolsun hepimiz duygu fırtınasına kapıldık.

Haklı, demokratik tepki diye sokağa döküldük…

Ama evdeki hesap çarşıma uymadı misali.

Bir anda; Türkiye "ateş çemberine" alındı, şimdi "tek suçlu" olarak gösteriliyor.

Yani, kaos lobisi çok hızlı ve bir dizi desiseyle, sokakları savaş alanına çevirdi.

***

Şimdi; Çözüm süreci tehlikede.

Ki ikinci önemli tehlike; Güneydoğu'yu 90'lı yıllara götürme hainliği.

O da, son 48 saat içerisinde yaşanan ölümlerle; "kıvılcım" aldı.

Şöyle ki.

Diyarbakır'da PKK sempatizanları ile Hüda-Par üyeleri sokak çatışmasıyla karşı karşıya geldi.

Sadece Diyarbakır'da; 10 ölü var.

***

Dün, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker açıkladı.

Ölen 10 kişinin; "silahla" vurulduğunu.

Ve bunların tümünün; "karşılıklı birbirlerine" ateş açma ya da saldırma sonucu öldürülmüş.

Yani, gösteriler esnasında polisin mukavemetiyle, bir ölüm yok!

90'lı yılları hatırlarsak!

Hizbullah-PKK arasındaki kanlı hesaplaşmada; 2 bine yakın insan katledilmişti.

Ki Hizbullah'ın o tarihteki "yaratılışı" herkesin malumu!

***

Evet, tehlikeli "dehlizlere" doğru sürüklendiğimizi görelim!

Ve sürüklenenlerin de; Kürtler olduğunu bilelim.

Başkası değil.

Onun için, aman dikkat, "tuzak büyük."

Daha fazla ölümler yaşanmadan, yeniden kardeşkanın dökülmesine zemin yaratılmadan, "hakikati" görelim.

***

Dünden. Hatta ondan önceki dünden daha yüksek derecede.

Yekvücut olalım.

El ele, gönül birliğiyle.

Kobani halkının "acısını" yüreğimizde hissederek, sahiplenelim.

Aynı zamanda, barışın, huzurun ve istikrarın yeni yeni doyumuna ulaşılan "Çözüm sürecine" güçlü bir destekle, bel çıkalım.

Yaşanılanları "bir kan davasına" dönüştürmeden, öfke ve kinle, "buluşturmadan'' barış eli uzatılmalı.

HDP. Kandil. BDP ve Hüda-Par!

Tüm taraflar diyalog ikilimi yaratmalı.

Aksi halde; coğrafyanın üzerine üşüşen vampirlerden kendimizi yem olmaktan kurtaramayız.

***

HDP. DBP. Ve DTK.

Bugün, Diyarbakır'da toplanacak.

Beklentim o'dur ki; duygu fırtınasının yarattığı tahribatı dindiren bir karar çıkar.

Bölgeyi "gerekecek" atmosferden kurtulmanın aklıyla; "sağduyu çağrısı" yapılır.

Yaşanılanlar da; son bulur.

***

Diyarbakır'da. Bölge illeri de, Türkiye'de, rahat bir nefes alıp.

O 90'lı yılları hatırlatan. Olağanüstü Hal'in görüntüleri; "tez çabuk" sona erer!

Çünkü son 72 saat içerisinde yaşanılanların hepsi; yakışmayan hadiselerdir.

Demokrasiyi de. İnsan Haklarını da. Özgürlüğü ve eşitliği de askıya alan, hal ve hareketlerdi.

Kimse kimseye yumruk sıkmasın.

***

Evet.

Diyarbakır başta olmak üzere; bölgede hayatını kaybeden 21 vatandaşımıza Allah'tan rahmet.

Ailelerine, sevenlerine ve tüm Türkiye'ye başsağlığı diliyorum.

Yaralılara da acil şifalar.

Maddi hasara uğrayanlara da geçmiş olsun diyorum.

Bir kâbustu, geçti gitti diyelim!