DİYARBAKIR BAŞKANLIĞA NE DİYOR?

 

Kısa adı; YORSAM…

Açılımı şöyle...

Yeni Ortadoğu Strateji Araştırmalar Merkezi..

Yeni kuruldu…

Diyarbakır Merkezli, bir "araştırma" şirketi…

***

Bilmem… Takip ettiniz mi?

Ya da, "sonuçlarını" okudunuz mu?

Diyarbakır merkez..

Ve 13 İlçe'yi kapsayan..

Toplam bin 500 kişiyle "yüz yüze" görüşülen bir anket sonucunu önceki gün açıkladı..

***

Yani, sokağın nabzı "nasıl atıyor?"

Vatandaş…

Diyarbakır ahalisi; "olup bitene" ne diyor?

Sizce diye başlayan bir dizi soru verdiği cevap..

Başkanlık sistemi..

Anayasa değişikliği…

Siyaset.. Ekonomi.. Terör…

Bir hayli ilginç sonuç ve cevaplar içeren bir araştırma…

***

Merkez Başkanı Hüseyin Şeyhanlıoğlu..

Açıklıyor…

Vatandaşın ekseriyeti "sistem" değişikliğine "evet" ihtiyaç var diyor..

Oran yüzde; 63.13..

"Sistem değişmesin" diyen yüzde 20.87

Fikri olmayan..

Olsa da olmazsa da diyen; "yüzde 11" oranında…

***

***

Peki…

"Nasıl bir yönetim" değişikliği…

Başkanlık mı?

Parlamenter sistem mi?

Partili Cumhurbaşkanı mı?

Gelen cevaplar..

İkilem üretici..

Yüzde 49.33'ü "Parlamento" diyor..

Yüzde 34.87'si ise; Başkanlık sistemi!..

Yüzde 9'ü da…

Partili Cumhurbaşkanı'ndan yana tavır koymuş…

***

Diyelim ki; Başkanlık sistemi…

Siz..

Kimi "Başkan olarak görmek" istersiniz?

Soruya gelen cevap hayli ilginç…

Özellikle, Diyarbakır açısından…

Yüzde 80 oranında, oy alan HDP Eş Başkanı'na verilen destek düşük..

Yüzde 34.93 Selahattin Demirtaş demiş…

Cumhurbaşkanı Erdoğan diyen ise..

İki puan eksikle, yüzde 32.27..

Geriye kalan; yüzde 12 ise diğer isimleri işaret etmiş…

***

Bu sonuca ek bir soru ikmal edilmiş..

Sizce..

"Başkanlık sistemi deyince aklınıza ne geliyor?"

Cevaplar hayli ilginç..

Yüzde 39.27 "Tek adam yönetimi"

Yüzde 13.13 "Eyalet sistemi"

Yüzde 10.93 "Yönetimde istikrar"

***

Başkanlık sistemini "Padişahlık-Sultanlık" olarak gören de var..

Oran yüzde; 14.87..

Yönetimde uyum diyenlerin oranı; yüzde 6.33..

Etkili yönetim..

Keskin Kuvvetler Ayırımı da sıralı geliyor..

Görünen o ki..

Türkiye gibi, Diyarbakır'ın da "Başkanlık sistemiyle" alakalı net bir fikre sahip değil..

O'nun için..

Partilerin özellikle Ak Parti, "Başkanlık sistemini" iyi anlatmalı..

***

Şeyhanlıoğlu…

Başkanlık sistemi..

Ve kim "başkan olmalı" sorusuna gelen yanıttan çıkardığı bir sonuç var..

Diyor ki…

Halkın yüzde 40'nın "siyasal tercihi" değişti..

Etkenler..

Neden, sonuç noktasında..

Hendek

Barikat,

Şiddet ve terörün yarattığı "tahribat.."

Hiç kuşkusuz ki, "bölgede" ciddi bir siyasi kırılma..

Ve tabi ki, HDP'den "kopuş" getirdi..

Bu alanda; "ivedi bir araştırma" gerekli.

***

Ankette öne çıkan önemli bir soru daha var.

Sizce..

Anayasa'da "öncelik" ne olmalı?

Ankete katılanların ekseriyeti..

Yüzde 83.13'le "acil ve ivedi" bir "Sivil Anayasa'ya" ihtiyaç var diyor..

Hayır diyenlerin oranı düşük.. Yüzde 11.47..

Yüzde 5.40 ise "fikrim yok" diyen..

***

Öyle ise; "önceliğiniz" nedir?

Yüzde 21.27 Kimlik..

Yüzde 25.93 Yerel Yönetimler..

Yüzde 12.20 ise Anadil..

Geriye kalan yüzde 40.60 ise diğer başlıklar diyor..

Diğerlerinde; öne çıkan sıralamada..

Özgürlük..

Kişi hak ve hürriyetleri..

Ekonomi..

Adalet.. Eşitlik.. Din ve Vicdan hürriyeti..

***

Sonuç itibariyle..

YORSAM'ın..

Diyarbakır nabzını ortaya çıkarın anketinden çıkan netice.

Yani ana tema…

"Başkanlıkla" alakalı bir kafa karışıklığı var.

Yeterince "anlatım" olmadığından olsa gerek..

Lakin Diyarbakır halkı ekseriyetiyle,

Güçlü bir Parlamento..

Güçlü bir Cumhurbaşkanı..

Ve Fransa modeli gibi "Yarı bir Başkanlık" sistemi istiyor…

***

 

KUYRUK ACISI!

Eski zamanda bir beldede fakir bir adam varmış.

O kadar fakirmiş ki köyün çobanı bile ondan zenginmiş.

Bir gün dağda oduna giderken sıcaktan bunalmış vaziyette ağzını ayırmış sanki “Su! Su!” diye bağıran bir yılan görmüş.

Adamcağız kendi kendine yılanı sulaması lâzım geldiğini düşünmüş.

Araya araya bir miktar su bularak yılanın üzerine dökmüş.

Yılan da hakikaten susuzluktan yanmakta olduğundan adamın döktüğü suyu büyük bir zevkle yalamaya başlamış ve adamdan memnun olduğunu belirten bir tavırla oradan çekilip gitmiş.

***

Birkaç gün sonra, adam yine ormana gittiğinde yılanı görmüş, yılan da adamı görünce boynunu bir tarafa kıvırarak:

— Ne yapayım ben? Der gibi çekip gitmiş…

    Fakat adam dağdaki işini bitirip de evine dönerken yine yılanla karşılaşmış.

Ancak bu sefer yılanın ağzında bir altın varmış, adamı görünce oraya, adamın geçeceği yola bırakıp çekip gitmiş.

Adam da altını alarak eve gelmiş, ikinci gün yılandan memnun olduğu için sevinçle bir kaba süt doldurarak yılanı gördüğü yere varmış ki yılan yine ağzında bir altınla adamı bekliyor.

Adam sütü bir yere bırakmış yılan da hemen ağzındaki altını bırakarak süte koşmuş.

Adam da altını alarak geri dönmüş ve arkadaşlık başlamış.

Yani adamdan süt, yılandan altın…

***

    Derken adam zengin olup hacca gitmeye karar vermiş, oğluna da meseleyi uzun uzun anlatarak her gün bir şişe süt götürüp altın almasını söylemiş.

   Adam hacca gittikten sonra çocuk, bir gün sütü götürmüş altını almış, ikinci gün, ben demiş her gün süt getireceğime yılanı takip eder altının yerini öğrenir onu öldürürüm.

Ondan sonra da altınların tamamını alır yılana süt getirmekten kurtulurum demiş.

Hakikaten ikinci gün sütü getirip altını aldıktan sonra, gitmeyip yılanı beklemiş, yılan sütü içip giderken de yılanı sessizce takip etmeye başlamış.

Yılan tam deliğine başını sokmuş, kuyruğunu da çekeceği zaman çocuk elindeki balta ile yılanın kuyruğunu kesmiş.

Fakat yılan can havliyle çıkarak Çocuğu sokup öldürmüş ve deliğine geri girmiş ama ölmemiş.

***

   Adam hacdan gelip durumu öğrenmiş ama yine de yılana minnettar olduğu için süt götürmeyi ihmal etmemiş.

Bir gün sütü götürdüğünde yılana:

   — Kabahat bizim çocukta, ben sana süt getirmeye devam edeyim, sen de bana altın getirmeye devam et! Dediğinde yılan getirilen sütü içip lisanı haliyle şöyle demiş

— Arkadaş, bu zamana kadar böyle devam ettik. Fakat bende kuyruk, sende de çocuk acısı olduğu müddetçe biz dost olamayız.

En iyisi sen rızkını, ben de rızkımı başka yerden arayalım, deyip çekip gitmiş.

***

İşte bizim de hal-i hazırda yaşadığımız bir çok mesele de böyle vuku bulmuş..

Şöyle bir tarihe bakın..

Dün neredeydik, bugün kiminleyiz?