DİYARBAKIR EMİTT FUARINDA

Kısa adı; EMİTT.

Açılımı,

Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı.

Dünyanın beşinci büyük fuarı olma özelliğine sahip!

Dile kolay;

60 ülke, binlerce yerli-yabancı firma, onlarca il ve ilçenin katılımıyla, organize edilen bir fuar.

Bu yıl, 24–27 Ocak tarihleri arasında, İstanbul Beylikdüzün’de yapılacak.

TÜYAP merkezinde.

***

Geçen yıl,

Diyarbakır olarak 16’ıncısına katılmıştık!

Bu yıl, 17’incisi yapılıyor.

Ve yine, Diyarbakır “fuara” katılan iller arasında.

Pek tabi ki,

Organizasyonun “Davetlisi” olarak katılmak kısmet olacak.

Bu münasebetle, Diyarbakır’da olmayacağım!

Ama sizden de kopuk olmayacağım.

EMİTT fuarında, esen rüzgârın atmosferini, “yerel ve ulusal” düzeyde, hasb-i hal edeceğiz.

Yani habersiz kalmayacaksanız.

***

Diyarbakır bu yıl iki ayrı salonda “stant” açıyor.

Biri 5 nolu salon.

Burada, şehrin “turistik” otelleri yer alacak.

Diğeri de,

En büyüğü 12 nolu salonda, 207 metrekarelik, stantta “arz-ı endam” edecek.

Misafirler burada ağırlanacak.

***

Tabi ki,

Bu yıl geçen yıla göre hayli farklı ve olgun olacak.

Şöyle ki, evvelki yıl, Fuara ve özellikle İstanbul’u esaret altına alan olumsuz hava şartları damga vurdu.

Güzelliklerin yansıra, ciddi olumsuzluklar da, yaşandı-yaşatıldı.

Ama bu yıl, öyle olmayacağı ifade ediliyor.

***

Fuarlar.

Hele ki, EMİTT fuarı.

Doğrusu, Turizmin birleştirici ve davetkar gücü.

Yerli ve yabancı turizm profesyonelleriyle birlikte, “kentlerin” kültürel zenginliğini, buluşturan hayati organizasyonlardır!

Hakikati ifade etmek gerekirse;

“Kentsel” düzeyde değil, ama ülke düzeyinde, Türkiye ciddi manada, “zincirleri” kırmıştır.

Ayağına vurulan prangaları atmış,

Kültürün, sanatın, değerlerin ve tabii ki inancın ve medeni hayat nizamı açısında “ayağa” kalktığını söyleyebilirim.

***

Hatırlarsak,

Türkiye için neler söylenirdi.

Hasta.

Yorgun.

Ve Pısırık.

Ama bugün,

Koşan, sağlam, maharetli becerileriyle, Ortadoğu’dan da öteye!

Avrupa’da, “gıpta” edilen ve bakılan bir ülke konumuna gelmiştir.

***

Hiç kuşkusuz ki,

Burada coşku ve duygu değerine kutsiyet kazandıran, “barış ve uzlaşı” dilidir.

Hele ki, bu dil ve paydaşlık “fuarların” en önemli özelliği ve getirisidir.

Farklı renkler, diller ve inançlar vaki ise de, ortak payda dediğim gibi ‘barış’ dili ve diyalogun engelleri aşan örülen duvarları yıkan, en büyük güç olduğu gerçeği fuarlarda bütünleşiyor.

Bu tür fuarlar, ülke adına;

‘Güzelliklerin’ paylaşılarak sunulması, yaşatılması gururlandırdığı gibi, yarınlar için de farklı umutlar vaat ediyor.

***

Geçen yılki fuar Diyarbakır açısından önceki yıllara nazaran iyi geçmişti.

Ama yine de eksikler vardı.

541 sahabenin yaşadığı,

27'sinin kabrinin bulunduğu,

9 Peygamber kabri,

3 Peygamber mekânı,

Surlar, Ulu cami, İçkale, Hazreti Süleyman Camii.

İnsanlığın, ilk yerleşim yeri olan Ergani Çayönü.

Birçok değeri ile aslında turizm cenneti olması gerekir ama değil.

***

Olmadı, olamıyor, bırakılmıyor!

Nedeni ne derseniz?

Birçok neden var.

Siyasi, ekonomik, terör ve şiddet.

Ama en önemlisi ‘kent milliyetçiliğinin’ eksikliğidir.

Bakın ırk milliyetçiliği değil kent milliyetçiliği diyorum.

Kent milliyetçiliğinin özünde, dini, dili, ırkı, siyasi ve ekonomik bakışı ne olursa olsun tüm kesimlerin kentin yararını gözetecek çalışmalarda güç birliği yapmasıdır.

Ne yazık ki Diyarbakır bunu başaramıyor.

Değişik kesimleri bırakalım fuarlarda cenazelerde bile bir arada göremiyoruz.

EMITT fuarı da geçen yıllar itibariyle bu manada “ağır-aksak” kaldı.

***

Geçen yılki fuarın sonunda;

‘Niye Yoktunuz?’ diyerek geçen yıl yapılan fuardaki noksanlıkları dile getirmiştik!

Evet,

Vali Mustafa Toprak’ın ifade ettiği gibi.

Yüreğinde Diyarbakır sevgisi olan herkes, sorunların çözümünde birbirine kenetlenirse o kaybettiğimiz zamanları geriye kazanmış olacağız.

Ve Diyarbakır turizmde hak ettiği yeri yakalayacaktır.”

Başkan Osman Baydemir’in de;

“Diyarbakır'ı tanıtmak bizim için ödevdir, boynumuzun borcudur.' sözü.