Diyarbakır Papa'nın, "huzuruna" çıkıyor.

Evet.

Yanlış duymadınız..

Diyarbakır Papa'ya gidiliyor.

Abdullah Demirbaş öncülüğünde.

Katolik âleminin Ruhani lideri Papa Francicus'le.

Görüşme muhtemelen,  14 Mayıs'ta olacak.

Görüşecek heyet, Kırklar Meclisi.

***

Malum, Kırklar Meclisi "çok farklı dil ve dini" temsiliyete sahip.

Yezidi, Keldani, Süryani, Ermeni, Türkmen.

Alevi.

Ve Müslüman din âlimlerinden, oluşan bir meclis!

Dün, Demirbaş açıklama yaptı görüşmenin ve randevunun kabulüyle alakalı.

***

Diyor ki.

"Türkiye'deki çözüm sürecinin, barışa, hoşgörüye, sevgiye ve saygıya dayalı olarak gelişmesi için kararlıyız ve bu kararlılık için Papa'dan dua isteyeceğiz." 

Demirbaş'ın ifadesiyle diyelim.

İnsanlık.

İnsanlar bir çiçek bahçesi gibidir.

Her çiçeğin rengi, kokusu ve güzelliği bir diğerinden farklı.

Hepsinin bir aradaki varlığı da "ortak yaşamdır"

Diyeceğim!

Sürece açısından ve tabi ki, Diyarbakır açısından güzel ve katkı sunan bir girişim ve görüşme olacak.

 

***

En önemlisi de!

Diyarbakır hep dünya kamuoyunda; terör, şiddet, ölüm ve Molotoflu anılacak değil.

Papa'yla yapılacak görüşme.

Çok yönlü, getirisi olacağı gibi.

Diyarbakır'ın dünyaya tanıtımı ve imajı bazında da, pozitif katkı getirecek.

Haydi hayırlısı.

***

Demokratik İslam Konferansı!

Önemli bir gelişme de, bu!

Bugün ve yarın;

"Demokratik İslam Konferansı" düzenleniyor.

Konferans!

Bilindiği gibi, Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine gerçekleştiriliyor.

Birçok isim davetli.

Üç yüze yakın, şahsiyetten söz ediliyor.

Akademisyen, ilahiyatçı, siyasetçi ve yazar!

***

Anlayacağınız!

Ciddi bir hareketlilik söz konusu olacak, Diyarbakır'da.

Peki, Kürt Siyasal harekâtı için, konferanstaki amaç ne?

Tabi, onu hafta sonu göreceğiz.

Deklare edilecek, sonuç bildirgesiyle.

Lakin, çağırcıların "tercihselliği"..

Ve en hassasiyet isteyen, "Demokratik" ifadesinin, İslam'ın önüne alınması!..

Niyetin, halisliğini sorgular.

Niye böyle bir isimlendirme!

***

Buarada!

Flaş bir "diskalifiye" söz konusu!

O da, Altan Tan'dan.

Çağırıcılar listesinde yer almayı reddettiğini ifade ediyor..

BBC’inin iddiası bu.

Tan diyor ki; "Dar bir ekibin" kendi bildiğiyle organize edildi.

***

Dikkatinizi çekiyor mu?

Mutlaka çekiyordur son dönemlerdeki çıkışlar.

Tan.

Özellikle, HDP ve BDP'de "farklı" söz olarak öne çıkmaya başladı.

Hele ki, DTK'ye koyduğu tepki.

Ve sonrasında, HDP'ye "dindar kesim" dışlanıyor imasında bulunması.

Bu haliyle HDP''yle kaynaşabilecek mi, yoksa, farklı bir siyasi kulvar mı tercih edecek?

***

Çünkü.

Tan'ın muhafazakârlığı.

Ve Siyasi düşüncesi.

Pek, "Sol ve Sosyalist" düşüncenin lokomotifine, vagon olacak değil.

Nitekim kendisi de söylüyor.

"Sünni dindar kesim" hiç bir yapının, "aksesuar veya vagonu" olarak görülmemeli.

Bakalım.. Tan daha ne kadar, "direnebilecek" bu kulvara!

***

 

Mal Paylaşımı Mahkemelik!

Belediye ve Valilik!

30 Mart'la.

Karşılıklı ziyaret, gelip-gitmeler.

Hoş bir atmosfer yaratmıştı.

Tabi ki, şehir ahalisi üzerinde de.

Çünkü 15 yıldan buyana, iki kurum "pek ilişkili" değillerdi.

***

Sadece!

Evet sadece zorunlu haller dışında.

"Pek gidilip-gelinmezdi?"

Ne diyelim.

Süreçle. Sağlanan barış atmosferiyle.

Devlette oluşan "zihniyet" değişikliğiyle, bu "iticilik" ortadan kalktı.

***

Şimdi, karşılıklı hasb-i hale dayalı vaziyet var.

Ama ne var ki.

Büyükşehir Belediye Yasası'yla, araları galiba "limonileşti".

Özellikle; İl Özel İdare'nin "devri" konusunda.

Mal paylaşımında "adaletsiz" var deniliyor.

***

Anlayacağınız, Valilik ve Belediye karşı karşıya!

Belediye;

"Valilik malların tümünü vermedi" diyor.

Valilik ise, "reddediyor".

Bakalım.

"Kara kediye" dönen bu mal paylaşımındaki uzlaşmazlığı mahkeme nasıl, çözecek?

***

Doğrusu!

Yargı ne karar verir bilmem.

Pozitif-negatif bazda.

Ama diyeceğim odur ki; iki kurumun tepesinde köprülerin yıkımına neden olmasın.

Zaten, Belediye'nin de, Valiliğin de "mal-ı mülkü" bu devletin ve şehrin değil mi?

O zaman!

Sakın ola "gerilim" körüğü içerisinde olunmasın.

***

Polis Eşleri ve Kürtçe Şarkılar!

Önceki gün!

"Umut Yıldızı" projesi kapsamında, 360 öğrenciye sertifika töreni vardı.

Mesleki Eğitim!

Valilik ve İl Emniyet Müdürlüğü'nün işbirliği projesi.

***

İşte bu törende!

Nerden nereye gelindi, denilecek bir görüntü!

Sahnede kalabalık bir grup.

Polis ve Polis eşleri.

Arkalarında da orkestra.

Yanlarında öğrenciler.

"Kürtçe" şarkıları birlikte okuyorlar.

***

Evet.

Her ne kadar; "olağan" dışı görünüyorsa da.

Özü itibariyle.

Hakikati, "olması" gereken bir tablo!

Ülke gerçeği.

Yeter ki, gerçekleri görebilelim!

***

Paralel Yapı!

Maşallah!

Paralel yapıyla Diyarbakır gündem olmayı sürdürüyor.

Dicle Üniversitesi.

Kamu Hastaneler Birliği.

Şimdi de, Aile ve Sosyal İl Müdürlüğü.

Bakalım.

Daha hangi kurum ve idareciler, "bu kervanın" kervanı diye deşifre olacak?

***

İlk gün ifade ettim!

"Operasyonel" faaliyet, giderek "yaşla-kuru" meselesine dönüyor.

Çünkü.

Baksanıza birileri elinde kalem ferman yazıyor.

Kendince.

Sorgulasan "basın özgürlüğü" diyecek?

Aklı sıra!

Tıpkı 28 Şubat'taki "fişlemeci" gibi bu da "paralel yapının" adamı diye.

***

MAZOT HIRSIZLIĞI NE ALEMDE?

Son bir dokunuş.

Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü.

Valilik.

Ve diğer ilgili kurumlar.

Şu mazot hırsızlığı ne oldu?

Yoksa o da "fasa-fiso mu" oldu?

Eee.

Bu kadar paralelci kollayan olursa.

Muhtemelen mazotu, "inek" içti!