DİYARBAKIR'A YAŞATILANLAR?

Merhaba.

İki haftalık molamız son buldu.

Geldik.

Artık iş başı ve birlikteyiz.

Diyeceksiniz ki.

"Yediğiniz, içtiğiniz size, gördüklerinizi anlatın."

Haklısınız, anlatacağım.

Ama bunu zaman tünelinde, hasb-i hal edeceğiz.

Şimdi değil.

***

Ancak.

Ben, Diyarbakır'a odaklanmak istiyorum.

Elbette, ne oldu, ne bitti demeyeceğim?

Olup-biteni sorgulayacağım.

Çünkü yaşanan bir kaç önemli vaka var.

"Karanlık" hadiseler.

Yani, "irdelenmesi" gereken mevzuular.

***

Şöyle ki.

Birçok okurdan da mail aldım.

Merak ediyorlar.

Düşünce sorgusu noktasında.

Siz, bu hadiselerle alakalı "ne diyorsunuz?" diye.

Önce!

Bu fikrin beyanıyla, "Bismillah" diyelim.

***

LİCE'DEKİ GERİLİMLER…

Lice.

Yolçatı. "Sisê" köyü.

Kürt Siyasal harekatında, önemli bir coğrafya.

Mezarlık.

Lakin, Çözüm süreciyle "agresif" bir nokta oldu.

Tabi ki, Pozitif ve negatif anlamda.

Yaşananlar…

Farklı "mülahazalara" yol açıyor.

"Acaba" denilerek.

Zamanlama.

Ve vakaların oluş şekli, "kaygıları da" körüklemekte.

"Çözüm istenilmiyor mu?".

***

Yol kapatma.

Kalekolların inşası.

İki kişinin, katledilmesi.

Ve düşük ölçekli, çatışma.

Son olarak, provokasyon kokan Lice'deki heykel'in dikilmesi!

Bir de, "yıkım" esnasında, objektiflere yakalan "ayak basma" çirkinliği.

***

Anlayacağınız!

Çözüme bu kadar odaklanmışken.

Yeni bir yol "haritası" belirlenmişken.

Kandil. İmralı ve Ankara. Beri yanda, Avrupa!

Dört kolda; "siyasi ve sivil, resmi" müzakereler dönemine girilirken!

Ortadoğu'daki, "kanlı" gidişat.

Tabiri caizse, "satranç" oyunu oynanırken.

Lice'deki olup-bitenler diken ve takoz misali, sorgulayıcı.

***

Velhasıl!

Lice coğrafyasında şuan için "karışık" bir yapı "çözümsüzlük" uğraşı içerisinde.

Çünkü mevcut resim!

Barışa, çözüme, kardeşliğe.

Samimiyet arzıyla seyir alınan "yol" için, samimiyet ve güven içermiyor.

Bence!

Sürecin taraftarları bu noktada "hassasiyet" ikmaliyle, resme kafa yormalı.

Olası yol kazası yaşamamak için!

***

POLİS CİNAYETLERİNDEKİ SIR?

İki polis memuru.

Biri, 42 yaşındaki, Osman Bal.

İki çocuk babası.

Asayiş ekibinden.

Diğeri, Ali Kızıloğlu. 25 yaşında.

İstihbarat Şubesinden.

İkisi de silahlı saldırı sonucu, öldürüldü.

Birer gün arayla.

Ve evlerine, 20–30 metre kala.

***

İki olay da karanlık.

Birbiriyle, "bağlantılı mı, değil mi?"

Siyasi mi, siyasi değil mi, henüz belli değil.

Meçhul!

Ama üzerinde, bir çok spekülasyon da yok değil.

Elde bir silah var.

O da, 4 yıl önce bir subaydan çalındığı(!) iddia edilen, tabanca!

***

Valilik diyor ki.

Ali Kızıloğlu'nun faili tespit edilmiş.

Yakalanması an meselesi.

Ama Osman Bal'la alakalı, bir beyan yok.

Gazetelere bir haber yansıdı; "ihbar var, tedbir yok".

Haberde, KCK hedef gösteriliyor.

Yani polislerin cinayetinde 'PKK olabilir' olasılığı.

***

Valilik, haberi ve muhtevasını dün yalanladı.

"Manidar" haberler diye.

Sonuç itibariyle;

Lice'deki "hadiseler" zinciri.

Diyarbakır merkezdeki polis ölümleri.

Ve ekseninde yürütülen "kaygı üretici" kumpas haberler yekûnuyla, "çözümü" çözümsüzlükle buluşturmaya hizmet ütmektedir...

Onun için de, bu hakikatler ölçeğinde, diyorum ki "süreci" sahiplenmeliyiz.

***

EŞ BAŞKANLIK POLEMİĞİ!

Eş başkanlık!

Hal-i hazırda, "yasal" zemine sahip değil.

Kanun, nizam!

Ve mevcut yasa, "cevaz" vermiyor.

Mevzuunun "yargıya" taşınması, birçok yönüyle tartışılır.

Ancak!

Tek çözüm adresi var, o da "Meclisin yasal statü" kazandırması!

"Yasal" düzenleme gerekli.

***

Şuan için!

Valiliğin de,

Belediyelerin de "resmi işlemlerde" inada girmemeli.

Sulh tercihiyle.

Yasal statünün, "ikmaline" gayret sarfetmeliler.

Ne demişler.

İki inat bir murat etmez!

***

BAKAN EKER'E ÇİFTÇİ SİTEMİ?

Çiftçi soruyor.

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO).

Bu yıl ki, Mahsulün alımına "ne zaman" başlayacak?

Tarım Bakanlığı hububattın "taban" fiyatını ne zaman açıklayacak?

Aylar oldu.

Hala da ses yok, çiftçinin sesini "duyan da" yok diyor…

***

Bildiğim kadarıyla.

Geçtiğimiz yıl, bu takvimde "alımlar" bitmek üzereydi.

TMO Randevu sistemiyle alım yapıyordu.

Bakanlık da, "çiftçinin" yüzünü kısm-i olarak, güldürmüştü, "taban fiyatıyla".

Ne hikmetse; nerdeyse iki ay geçti, "ses seda yok".

Ne olacak o da meçhul!

***

Çiftçi, hal-i hazırda "isyanları" oynuyor.

Borçlar.

Gübre, mazot.

Diyor ki;

Tefecinin ve tüccarın vicdanına bırakılmış haldeyiz.

Eylül ayına girdik, Ekim nerdeyse geliyor.

Herkes sırtını dönmüş bize!

***

Bizden, Sayın Bakan Mehdi Eker'e çağrı.

Tabi ki bir de uyarı!

Çiftçinin "sesine" kulak verin.

Beklentilerine de cevap.

Çünkü çiftçinin perişanlığını fırsat bilen "tekel" yapı oluştu.

TMO "emanet" alımına başlasın.

Bakanlığınız da, "taban" fiyatını açıklasın.

Yoksa "çiftçi de" size sırtını döner.

Ki dönmek üzere!

Velhasıl, izahat bekleniyor.