DİYARBAKIR'IN ZÜBÜKLERİ Mİ?

 

Zübük siyaset!

Ya da siyasetin "Zübük" zevatı.

Ne yazık ki fark etmiyor…

"Yumurta-tavuk" misali.

Hal-i hazır, hepsi aynı meşrepten geliyor.

***

Aziz Nesin.

Seversiniz-sevmezsiniz.

Bilmem.

Şahs-i bazda, "yenilir-yutulur" yanı yok.

Zihni dağınık biri.

Ama şu 1960'larda kaleme aldığı, "Zübük" adlı roman var ya ders-i ibret içeriyor!

***

Türkiye "siyasetini ve siyasilerinin" hayat ikmali noktasında; "tefrika" misali.

Çük diye oturuyor.

Dün olduğu gibi bugün de!

Hele ki, merhum Kemal Sunal'ın başrolüyle sinemaya uyarlanan filmi, tadından doyulmaz!

"Tarihsel" bir belgesel niteliğinde.

Eskimez!

Eskiyecek gibi de değil.

**

Zübük'ü.

Ve siyasi hayatını, yeni nesil bilir mi, bilmez mi, bilmem!

Ancak vakıf olsalar gerek.

Çünkü "daha modern" bir siyasi Zübüklük söz konusu.

Neyse, "Zübük'ü" Kanal 7 zaman zaman filmini gösterime sokuyor.

Ki ben halen de "pür dikkat" izlerim bu filmi.

Gençler de izlemiştir.

***

Zaten izlediğim için!

Şehr-i Diyarbakır siyasetini seçimler arifesinde etkileyerek "beynimde "şimşek gibi çaktırdı.

Onun için de yazıyı 2014 yılının ilk gününe aldım.

Neyse.

Şöyle bir özetlesem, derim Zübük'ün hayat felsefesini!

Malum, önümüzde "yerel seçimler" var.

Bir dizi "aday" da arz-ı endam etmiş vaziyette.

Aday aday evresi.

Adaylık evresiyle, "yekun" görürsek.

***

Parti.

İsim "zikretmeyeceğim".

Ancak, arif olan anlar misali.

Diyarbakır "anakent kent" olsa da "kim kimin nesi olduğu" az-çok bilinir?

Siyasetin.

Politikanın "koşucusuysa" hayli hayli tanınır.

Zaten, Diyarbakır'da "siyasi cemaat" belli bir zümrenin etrafında dönüyor!

***


Zübük'ü özetleyelim!

Fırıldak bir tip.

Zübükzaade İbraam.

Her fırsatı,

Her hileyi,

Her meşrebi "tez elden" kollayan, koruyan ve uygulayan biri.

Bukalemun bir yüze sahip.

Ama zekâ fışkıran bir kafa var.

***

Muhtar.

Belediye Başkanı.

Ve sonra, Milletvekili.

Bilahare, Bakan, derken uzayıp gidiyor "Zübük'ün siyasi hayatı.

Başbakan koltuğuna oturacak noktaya kadar!

Rüşvetin, yolsuzluğun, üçkağıtçılığın bini bir para.

Tabi hiç bir vaadini yerine getirmiyor.

Sözlerini de tutmuyor.

Ama her şeye rağmen; "kasabalıdan" destek alıyor.

***

En büyük "kozu" umut dağıtmak!

Ki Zübük'de;

Her konuşmasında, her mitinginde, birebir görüşmelerinde; "umut bezirgânlığı" yapıyor.

Gelen-gideni bu minvalde "umutla" uğurluyor!

Tıpkı, şuan ki bazı "teşkilat ve vekillerimiz" gibi.

Zübük.

Öyle ki susuzluk "kerbela" hayatı yaşayan kasabaya, "baraj yapacağını" bunu da, "taşıma suyla" çalıştıracağını söylüyor.

***

Fabrika.

Sanayi, bunlar da işin yan yapıları.

Tabi sıkıştı mı..

Bir noktada hilesi ayyuka çıkınca sarıldığı ilk iş; "Dini kisve oluyor".

Kovalandığında, ilk sığındı yerde 'namaza duruyor".

Abdestsiz!

Velhasıl "enva-i desiseyi" ortaya koyan senaryosu var ki maazallah!

İnsanın manzara karşısında, "kızma" algısı bozuluyor.

Zübük'e mi,

Kasaba halkına mı "kızmak gerektiğine" karar veremiyor?

***

Bir veciz sözü var.

"Demokrasi geliyür!" diyor.

Ballı-yağlı-şekerli.

Aç gözünü, doldur keseni; "demokrasi partimizle geliyür".

Kasabalıya; "Demokrasi işte böyle bir şeydir" diyor!

Peki, öyle mi?

***

Evet, 30 Mart'ta ne kaldı kı?

Göreceğiz!

Mevcudiyet içerisinde var mı bizim; "Zübük" gibileri.

Doğrusu, çevresel "bakışta" hayli görüntü veren var.

Hem de öyle böyle değil!

Dindar'da.

Demokratta.

Liberal da.

Ve Yurtsever de.

Yani "bu kisveli", siyaset bezirgânlarımız bol!

***

Sizi.

Diyar-ı Bekir'i,

Surları,

Turizmi, sanayiyi "ben yapar-kurtarırım" nutukları atanlar da malumunuz.

Şimdiden sahnedeler!

"Bana-bize güvenin" diyerek!

Güvendik de ne oldu?

Güvenmedik de ne oldu?

***

Bildiğiniz üzre;

BDP kendi adaylarını açıkladı.

AK Parti'de ilçe düzeyinde, bugün yarın açıklar.

Ne hikmetse "maraz" yaratır hale geldiler.

Bir türlü "iki isim iki bölge" üzerinde uzlaşamıyorlar.

Adı geçen isimler de "iyi olsa bari"

***

CHP.

MHP.

HÜDA-PAR "isim" diyebiliriz.

Seçimin iki favorisi var, o da belli yerleşim yerleri için.

BDP-AK PARTİ!

***

Ne var ki!

Şu soru cevapsız hal-i hazırda!

Tabi ki, belli adaylar için!

Vatandaşın arasında "yaşamayanın" temsiliyeti nasıl olur?

Biliyorum.

Bir dizi bahane üretilir, "Ankara" irticacılarına!

Kul hakkı, doğruluk ve "yurtseverlik" ama öyle değil.

***

Bırakın Zübükü,

Bırakın İbram Zade’yi.

İnsanlarına mesafeli,

Tepeden bakan,

Kibirli "ama zihni" boş beyinler var ki, "bizi yönetmek" istiyorlar.

Maşallah!

***

Güzel bir ifade.

Ama mevzuu için klişeleşmiş.

Denilir ki.

Demokrasinin en temel kurallarından birisi "kendi kendini" yönetmektir.

Lakin kendini yönetemeyen.

Kendine "nizam" vermeyen, sahi bizi nasıl yönetecek!

Odun misali mi?"

***

Şimdi;

Soluduğunuz havayı solumaktan çekinen,

Tozu, çamuru, karı-yağmuru, soğu sizinle yaşamayan!

İşi, ikameti, emeği sizde olmayan.

Hakkı, hukuku "bireysel menfaat" üzerine kurgulayanları "şöyle" zihinsel süzgece alın.

Çantasını alıp siyaset için geleni de görerek.

Cevazımız olur mu?

***

Hiç kuşkusuz ki;

Yerel seçimlerde "partiler" önemli.

Ama partilerden öncelikli olan; "kişi ve isimlerdir" .

Çünkü o koltuğa oturandır, "sizi" yöneten!

Geçmişten ders-i ibret alarak "yeni Zübükleri" baş etmeyelim!

***

Bırakın.

Bıraksınlar artık; Diyarbakır'ı Diyarbakır’ın "yaşayanı-okuyanı" yönetsin.

Ne demişler.

Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar!

Velhasıl.

Umarım bu dönem liyakatli aday "tercihi ve seçimiyle" huzur buluruz.

Neyse!

Daha bu noktada çok konuşacağız.

Sadece, yeni yılın ilk gününde "Zübükü ve Zübükü siyasetçileri" size hatırlatmak istedim.

Bilginiz olsun, belki önlem alırsınız diye!