DİYARBAKIRSPOR'DAN SES YOK!

Sahi;

Diyarbakırspor'dan bir haber var mı; "son durum nedir?" diye!

Sanırım "yaprak" kıpırdamıyor.

Esintiden de "tık" yok!

Sanırım bir süre daha "aynı" sükûtluk devam edecek.

Çünkü ciddi manada öyle hissediyorum!

Şöyle ki;

Haftalardır yazılıyor-çiziliyor.

Televizyon programları yapılıyor.

Geçmişi bıraktık bari bundan sonra ne olacak diye konuşuluyor.

Sporla alakalı meslektaşlarım. Diğer yandan "gönül vermişler".

"Avazları" çıktığı kadar çığlıklarını atıyorlar.

"Diyarbakırspor'un Yönetimi nerdeee?" diye!

* * *

Ama ne hikmetse; "herkes" sırra kadem basmış.

Ortada olanlar da "deve kuşu" misali kafalar kuma gömülmüş.

Ne etraflarında olup-bitene aldırış ediliyor?

Ne de hızla tüketilen zaman ve rakiplerin aldığı mesafeye önem veriliyor?

Öyle ki; "Ketum" toprağı serpilmiş!

Hem onların "üzerine" hem de kentin önem arz eden katmanlarının üzerine.

Öyle böyle değil; "mevta" misali.

Diyeceksiniz ki; "yüzleri mi" var ortaya çıksınlar.

Olup-bitenin "hesabını" versinler.

Malum; icraatları ortada!

Mirasyediler!

* * *

Süper lige "ter-u taze" intikal etmiş bir takım aldılar.

Arkalarına da; Dayı-amca dedikleri "siyasetçileri".

Bir iki de; bürokrat ve "akıl" hocası.

Sonra! Sonrası hüsran.

Önce "siyasi" ayrışma diye "kafa-göz" yarıldı.

Sonra kapital yokluğu diye "parasızlıktan" feryat edildi.

Ardından gerçekle yüzleştiler; beceriksizlik.

Doğal olarak süreç için gerekli olan bu önemli üç etken eksi de oldu.

Yani toplamın sonucu; eşittir bir alt küme.

Velhasıl; "iflas"

Bir sezon dahi dayanamayan Diyarbakırspor çıktığı gibi düştü.

Kaderin cilvesi olsa gerek "asansör" takımı olmak.

* * *

Evet!

Sonuç itibariyle; lig bitti. Diyarbakırspor artık Bank Asya'da.

İyi de bundan sonrası?

Ne hazindir ki; bundan sonrası da "devirdiğimiz" sezon gibi meçhul.

Kulüp Başkanı Çetin Sümer. Ve Yönetimdeki diğer isimler.

Kendi içinde "kopmalar" oldu. İstifa veya ayrılmalar.

Anlayacağınız; sokak jargonuyla "Allah" versin.

Kimse yok!

Kulüp binasında derseniz "in-cin-peri" oynuyor.

Futbolcular "kendilerine" kulüp arıyorlar. Giden gidiyor.

Herkesin "elinde bonservisi".

Alacakları için de, Futbol Federasyonu'na başvurmuşlar.

Kulüp çalışanları ise; 24 aydır maaş almış değiller.

Giden teknik heyet "kuruşuna" kadar, kalanlar ise "kuruş" aldıkları yok.

Diğer ahalinin borçları.

Dilim varmıyor ama gerçek; sıfırı tüketmiş bir kulüp orta yerde.

* * *

Bundan sonra ne olacak derseniz?

Görüntü ve olup-biten cevabi anlamda bir veri ortaya koymuyor?

Çünkü

Mevcut yönetim ortada yok.

Yarın için de; "ser verip, sır vermiyor" cinsinden.

Alınmış bir Olağanüstü Kongre kararı da yok.

Tabi bu arada; "yeni yönetim" için bazı isimler zikrediliyor.

Oluşumlar var ama ham!

Ancak "güven" verici bir hareketlilik deseniz; yok!

Galiba bu "sahipsizlik" ve "ilgisizlik" salt;

Diyarbakırspor'un kaderi değil.

Diyarbakır kentinin "genel" kaderidir.

* * *

2 milyon nüfuslu Diyarbakır'ın takımı.

Daha doğrusu; konum itibariyle Güneydoğuyu "temsil" eden bir takım.

Ve düştüğü durum.

Taraftarlar Birliği Başkanı Zülfü İşlek'in "isyan ederek" zikrettiği ifade gibi;

"Sahipsiz Memleket"!

Çünkü

Ne söz sahibi kentin eşrafları.

Ne halkın oylarıyla seçilmiş siyasiler.

Ne yerel yöneticiler.

Ve ne de devlet erkânları.

Diyarbakırspor'un içine düştüğü hal-i ruhiyata vahim derecede "suskunlar".

Yazık. Hem de çok yazık!

* * *

Beyler!

Gaflet ve delalet telafisi mümkün olmayan hadiselere galebe çalar.

Onun için; gelin şu "suskunluğu" bozun.

El ele, gönül gönüle vererek; "akl-i selim" bir icraata yönelin.

Önce şu Çetin Sümer'i bi bulun.

Sonra da; "ne yapmak" istediğini öğrenin.

Çıkan sonuç üzerine; Diyarbakırspor'a bir rota çizin.

Önemli bir "taze kan" oluşumu sağlayın ki;

"Bir daha" böylesi badireleri yaşatan "şahsiyetler" vuku bulmasın.

* * *

Aksi takdirde;

Daha sezon başlamadan "sıfırı tüketmiş" olacağız ki.

Akıbeti!

Telaffuz bile etmek istemiyorum.

Çünkü;

Örnekleri yanı başımızda. Van mı, Malatya mı?

Ne söyleyebiliriz başka;

Allah bizi "şer düşüncelerden" ve gafletten korusun.

Yeter bu kadar; "yaşanan ve yaşatılan" ayıplar!