DMO'YA DİKKAT! HEM DE PÜR DİKKAT!
Yanılmıyorsam geçtiğimiz hafta sonuydu.
Gazetedeki odamda oturuyorum.
Yanımda bir kaç eski dost.
Sohbet ediyoruz. Derken; bürokrasiden bir dostum geldi.
Yanında bir arkadaşı. O da "iş dünyasından" biri.
Bir anda sayımız, 5–6 oldu. Kalabalıklaştı.
Çay-kahve faslı derken; koyu bir sohbet gelişti.
Siyaset, Mahalli Seçimler, Adayların profili.
Sürüp giderken; söz Dicle Üniversitesi'ne geldi.
Eski ile Yeni Yönetimin "karşılıklı" polemik geliştiren; iddialarına.
Özellikle; "İlaç alımıyla" alakalı iddia edilen usulsüzlük.
Ve 4 bin yıl yetecek kadar "aşırı" ilaç alımı.
***
İl dışından olmaları nedeniyle; "anlattık"..
Neler olup-bittiğini.
Tabi; laf lafı açarken; bürokrasiden olan dostum dikkat çekti.
Özellikle "Sağlık Sektörüyle" alakalı.
Buradan ismini vermek istemiyorum.
Çünkü zikretmem halinde "zülfü yâre" dokunanların hasmı durumuna düşer.
O nedenle vermek istemiyorum.
Devlet Malzeme Ofisi diye bir "Kamu kurumumuz" var dedi.
Devletin tüm birimlerinin "taşınır-taşınmazlarını" temin eder.
Bu kurum üzerinden "iki farklı" yol çizilmektedir.
Kimi zaman; "mal temin" edilir.
Kimi zaman da "mal olmadığı" için dışardan temin edilir.
Yasal bir "zorunluluk"!
***
Ancak; "yasal görüntünün" bir de "yasadışı" işbirliği var.
O da "çıkar" temini.
Yani "usulsüzlükle" tercih edilen birinci yol.
Şayet herhangi bir kurum DMO’nun elinde o mal veya eşya yoksa onayla piyasadan temin edilebilir.
Ama dikkat çekicidir ki; istenen malzemeler stokunda olmazsa tertipler başlar.
'Üçlü teklif' gündeme gelir; ihale yok, pazarlık yok.
İlgili yerle anlaşılır.
Ucuz mu olur, hayır!
Bu işi organize edenler; örneğin 100 TL'lik bir koltuğu 200 TL'ye kamuya satabilirler.
Ya da, hasta yatağı, ya da acil servis sedyesi. Veya televizyon, buzdolabı.
Bunlar gibi sayısız örnek bulunabilir.
Böylece milyon TL'ler döner.
Devlet zarara uğrar, birilerinin cebi de dolar.
Al gülüm - ver gülüm hesabı.
***
İkinci bir yol ise; tam tersine.
Devlet Malzeme Ofisi'yle "bağlantılı" çalışan firmalar var.
Yani "malları" DMO'da satılan firmalar.
Resmi rayiç söz konusu burada.
Var olan "malzemelerin" alımında; herhangi bir iskonto yok.
Ya da; "indirim" yok. Fiyatlar sabit. Katalogdaki "fiyat" ne ise o.
Çünkü kurum "DMO'daki" malzeme katalogunda bulunan malzemelerden herhangi birini tercih ediyorsa.
"Kod"unu girerek sipariş verir.
Buraya kadar her şey normal.
Ancak burdan sonra Firma ile İdare "DMO" dışında diyaloga girer.
Eğer "bizim bu malzememizi" tercih ederseniz, size "katkımız" şu olur.
Kimi "zaman" rüşvet, kimi zaman "kuruma" hibe.
Ama yaygın olarak; "rüşvet" olur.
Yüzdelik oranına gelince, kimi zaman "yüzde 15'lere kadar" çıkabiliyor.
***
Dostum ekliyor.
DMO üzerinden yapılan tüm alımlarda "ihale sistemi" aranmıyor.
Öyle "yoğun" bir bürokratik işlem de yok.
Denetime de tabi değil.
En küçük bir "şikayet ya da polemik mevzusunda" hemen ifade ediliyor.
"Biz malı Devlet Malzeme Ofisinden aldık". Devlet "usulsüzlük" yapar mı?
Evet. Devlet yapmaz.
Ama devletin "beyni cebine çalışan" zat-ı muhteremi olunca; "yolsuzluk ve usulsüzlük" kaçınılmaz olur.
Bu esnada Bürokrat" dostumun arkadaşı konuştu.
"Size bununla alakalı onlarca örnek verebilirim. Özellikle de Sağlıkla ilgili"!
***
Sordum; peki tüm bu alımlar DMO üzerinden yapılıyor da.
Devletin buradaki "kazancı" nedir?
Çünkü anladığım kadarıyla burada "özel firmaların" malzemeleri ekseriyetten satılıyor.
Bir ölçüde; "Firmaların" reyonu görevini yürütüyor.
Kazanç nedir?
Bürokrasiden olan dostum; "Yüzde 3".
Ne diyeyim. Son iki ay içerisinde "bu alandaki" alımlarla ilgili rakamlar.
Ve işbirliği "içerisinde" olanlarla ilgili bilgiler, "ciddi".
Taktir edersiniz ki
Halk arasında "kılıfına uydurmak" veya "kılıf bulmak" diye bir söz var.
Bu sözlerin "az önceki" anlattıklarıma "cuk" oturduğunu söyleyebilirim.
Çünkü yolsuzluk yapmış ve fakat bu yolsuzluğu dolaylı yollardan yasalara veya mevzuata uydurmuş olanlar için söylenir.
Kılıfına uydurulan yolsuzluğu herkes bilir...
Galiba "önümüzdeki" günlerde; bu mevzuyla alakalı çok şey diyeceğim.
***
NERDEN BULUYORLAR?
Yazımı bir fıkrayla noktalamak istiyorum.
ABD, İngiliz ve Türk maliye bakanları bir araya gelmiş.
Kamu çalışanlarının durumlarını görüşmektedirler.
ABD Maliye Bakanı der ki: Bizim araştırmalarımıza göre kamu görevlilerimizin bir aylık geçimi için 1000 dolar gerekiyor.
Biz onlara 1500 dolar veriyoruz.
Bunun 1000 dolarını çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar, 500 dolarını nereye harcıyorlar bilemiyoruz.
İngiliz Maliye Bakanı sözü alır: Bizim araştırmalarımıza göre kamu görevlilerimizin bir aylık asgari geçim endeksi 1000 Sterlin. Biz çalışanlarımıza 1400 Sterlin veriyoruz. 1000 Sterlin'ini çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar. 400'ünü ne yapıyorlar bilmiyoruz.
Bizim Maliye Bakanı sözü alır:
Bizim kamu çalışanlarının asgari bir aylık geçimi için 1000 YTL gerekiyor. Biz 500 YTL veriyoruz. Gerisini nereden buluyorlar bilemiyoruz."