DÜŞÜNCE KENTİ; DİYARBAKIR
Diyarbakır!
Farklı "bir kimliğe" sahip.
Üstlendiği misyon, bulunduğu konjöktör.
Ve değer ölçüleri. Artık kabuğuna sığmıyor.
Her geçen gün de; "ivme" kazanıyor.
Özellikle "siyasi" kulvarda.
* * *
Her ne kadar;
Sosyo-ekonomik anlamda "yoksul-fakir" ise de.
Yılların ve hükümetlerin "ihmali-sorumsuzluğu" hasıl ise de.
Siyasi duruş. Savunduğu fikir ve ürettiği düşünce açısından; zengin.
Ki bu zenginliğindeki en küçük sarsıntı;
Ülke dokusunda 7 şiddetine dönüşüyor.
Çünkü; artık "fikirlerin, düşüncelerin" tartışma platformu.
Siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel.
Anlayacağınız; "her platform" kendini ifade edebilen bir durak.
* * *
Nitekim hafta sonu; bu "vasfı" ciddi manada öne çıktı.
Hem de; "patent" alırcasına.
Sadece; Cumartesi günü.
10'u aşkın "mekânda" farklı düşünce ve fikir üzerinde oluşum sağlandı.
İşte bir kaçı:
Barışa giden yolda demokratik açılım" buluşması
Kürt Kadın" Konferansı.
Med Zehra Vakfı" etkinliği.
Şarkiyat Araştırmalar Merkezi.
Kutlu Doğum haftası kapsamındaki faaliyetler.
* * *
Velhasıl; hepsi de "kendi" kulvarlarında tartışma odağı farklı ise de;
Ana tema "Kürt hadisesi idi".
Ve bu hadisenin "üzerinde" icra eden olaylar.
Doğrusu; "ekseriyetinden" davet almıştım.
Masamda çok sayıda "davetiye" var.
Ancak zaman ve gazetedeki trafik yüzünden; sadece birine katılabildim.
Diğerlerini de; "haberci" arkadaşların takibiyle; "fikr-i sahip" oldum.
Katılım gösterdiğim organize;
"Barışa giden yolda demokratik açılım".
* * *
Evet.
Kayapınar Belediyesi'nin "henüz" ismi tescilde sıkıntı hasıl olan;
"Cigerxwin Kültür Merkezi"ndeki buluşmaya katıldım.
Yanımda Sayın Mehmet Ali Altındağ vardı.
Açılış töreninden sonra ikinci kez; Kültür merkezine gelişimdi.
Diyarbakır'a "önemli" bir kazanım.
Keşke diğer ilçe belediyelerimiz de; böylesi "Kültür Merkezleri" inşa etme başarısına nail olsa.
Bu temenniden sonra; "buluşma" aktivitesine dönersek.
Yeni Şafak gazetesinin bir etkinliği.
İlk icraatları. Ve ilkini de; Diyarbakır'da yaptılar.
Siyasal iktidarın "hayata" geçirme uğraşı içerisinde olduğu "açılıma" katkı amacıyla.
"Birlikte yaşama kültürü".
Ve "Sivil bir anayasaya" sahip olabilmek.
Ana tema ve konu başlıkları bunlar.
* * *
Konuşmacılar;
Yazar Ali Bayramoğlu, Hakan Albayrak.
Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar.
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu.
D.Ü. Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun.
Moderatör ise Murat Aksoy!
Peki, kim ne dedi?
İlk konuşmacı Ensarioğlu!
Bölgenin ve sürecin "analizinden" sonra; Sivil Anayasa'yla alakalı BDP'nin tavrına geldi.
Siyasi duruşu "doğru" değil.
* * *
Açılım gösterdi;
"BDP bu süreçte tam destek vermeli. Karşı cephede yer almaları çok yanlış. Hele mağdur oldukları bir Anayasanın bir maddesi bile değiştirme imkânı elde etmişken".
Ve uyarı da verdi;
"Bunu halka asla açıklayamazlar".
Doğru bir tespit. Katılmamak elde değil.
Çünkü 12 Eylül'ün "vesayetiyle" icra edilen bir Anayasa.
Ki o süreçte; Diyarbakır'da "yaşananlar".
Diyarbakır cezaevinde "icra" edilen işkenceler.
Ahmet Türk'ün ifadesiyle; "Her günü bir ölüm" olan o cezaevinde vuku bulan "insanlık dışılık".
Dün Cavit Torun'la da bu konuyu konuştuk.
O da; Baydemir'e yaptıkları "ziyarette" bu minvalde görüş alış-verişinde bulunduğunu söyledi.
* * *
Özetle ifade edilirse;
"Diyarbakır cezaevinin logarlarına bakılırsa; kimlerin kemikleri bulunur?".
O yılların "ağır faturası" ve bugün icra edilen "siyasi" yaklaşım.
"Yanlış".
Umut ediyorum!
BDP bu yanlıştan "döner" ve Sivil Anayasa'ya "doğru" icra edilen bu hamlede "katkı sunan" olur?
Yoksa "vebal-i" ağır olur.
Aktar'ın önemli bir sözü oldu;
"Farklılıklarımızı ne kadar keşfedebilirsek, sorunlarımızı da o kadar rahat çözeriz"
Yani; "kan dökmek" çözümsüzlük.
Öyle ise; "silahlar susacak, kan dökülmeyecek".
Ve tabi ki; "diyalog" benimsenecek.
İşte bu noktada Bayramoğlu'nun bir "altı çizilen" cümlesi;
"Biz bu toprakların insanları ve Müslümanları olarak hem mağduruz hem de zalim.
Bu konuda haklı kimlik olamaz; ancak haklı duruş vardır".
* * *
Demek ki;
"Kanlı süreçte; herkes suçlu, ama herkes te mağdur".
Hukukçu Coşkun’un şu cümlesi aslında "ruhsal" dengeyi ortaya koyuyor.
"Toplumsal mutabakatta iyileştirme şart".
Albayrak'tan farklı bir yaklaşım geldi;
"İslam coğrafyasında, neden bir Kürt devleti yok?".
Sonuç itibariyle;
Duygular "yürekleri" okşarken,
Öneriler de "kalplerde" umut yeşerti.
* * *
Özellikle;
Düşünebilmek!
Konuşabilmek!
İkna edebilmek!
Farklılığı ortaya koyabilmek!
Evet! Diyarbakır artık "kabuk" değiştiriyor.
Çünkü "fikrin ve düşüncenin" tartışma platformunda "kadim" kent olma yolunda.
Haydi hayırlısı.
Güzel bir hafta dileğiyle; yeni bir gün.
* * *
AKSOY-UÇAR POLEMİĞİ!
Bir önceki yazımda; AK Parti'deki "itişmeye" değinmiştim.
İl Başkanı Baki Aksoy ile Yılmaz Uçar arasında geçen hadise.
Meselenin "ahlaki" olduğunu.
Ne siyasi beklenti.
Ne teşkilatı ele geçirme.
Ne parti üyeliği. Ne de "kapital".
Ve ne de, Uçar'ın "akli dengesinin" yerinde olmadığı.
Hadisenin "ahlaki" olduğunu söylemiştim.
Nitekim önceki gün; Yılmaz Uçar da Aksoy'un ifadelerine karşı açıklamada bulundu.
Meselenin "husumetten" kaynaklı değil.
Tamamen "Aksoy'un şahsına münhasır".
Atılan bir iftira.
Doğrusu aldığım izlenimlere göre;
"Bu durumun" hamuru daha çok su alacak gibi gözüküyor.