EBK’NA YARGIDAN DERS-İ İBRET TOKADI!

Gazetenin Manşet haberi dikkatinizi çekmiştir!

“EBK’na yargı tokadı.”

Evet,

Diyarbakır 1. Bölge İdare Mahkemesi.

Şu, Et Balık Diyarbakır Kombinasındaki “yolsuzluk”.

Ve buna mukabil;

Ortaya çıkarılan “saadet zinciriyle” alakalı, hadiseye yön verecek önemli bir karara imza attı.

***

Tabi ki, karar bir milat niteliğinde.

Şöyle ki,

Gıda, Hayvancılık ve Tarım Sektörü başta olmak üzere.

Et Balık Kurumu.

Ve diğer kurumlarda “dönen” hileli oyunların ne derece ileri boyutta olduğunu aşikâr kılıyor.

Bunların da ortaya çıkarılması için;

Kurumların,

İlgili ve sorumlu makamların “daha hassasiyet” göstermesi gerektiğine dikkat çekiyor...

***

Doğrusu,

Bu köşede defalarca yazıp-çizdik.

Haber.

Yorum ve manşetlere “mevzuuyu” taşıdık.

Ama ne yazık ki;

Birileri “ya duymadı, ya da duymak istemedi.”

Duyan olduysa da,

O da, “kirliliğin” gün ışığına çıkmasına tepki koydu.

Tıp ki, yolsuzluk ve usulsüzlükleri “ihbar” eden Müdür Yardımcısı Hayati Altıntaş’a yapılan gibi.

“Kurumun itibarını zedeliyorsun?”

***

Hakikat şudur ki.

Ortaya çıkan deliller, belgeler ve süreç şunu ifade ettiriyor.

“Bu saadet zincirinin boyutu onlara da mı, ulaşıyor, onun için mi üstü örtülmek isteniyor?”.

Çünkü etkili ve yetkili zevat...

Asli görevi olarak;

Yolsuzluk, usulsüzlük ve vurgunları “deşifre” edip, şebekeyi çökertmesi gerekirken.

Tam aksine;

Bunları yazan bizleri ve bunları şikâyet konusu eden, Müdür yardımcısıyla uğraştılar.

***

Hayati Altıntaş.

Et Balık Kurumu Diyarbakır Kombinası Müdür Yardımcısı idi.

2009’dan,

2011 yılına kadar; “kurumda” olup-biten yolsuzlukları ihbar etmişti.

Hem üstlerine.

Hem de diğer yetkili makamlara.

Hukuksuzluk,

Kurumda son bulsun, ihaleler ve işlemler “şeffaf” yapılsın diye.

Ama kime!

“Sen misin” ihbar eden denildi kendisine.

Önce;

“Kurumun itibarını zedeliyorsun” denilerek kendisine “ 1 yıl kademe durdurma cezası” verildi.

Sonra da;

Memurluktan “atılma” pozisyonuna sokuldu.

***

Ki, hırsız aleni bir şekilde ortaya çıktı.

Yolsuzluk,

Usulsüzlük ve saadet zinciri “Yargıya” dahi intikal etti.

Halen, “cezaevinde” tutuklu olan var.

Diyarbakır’da taraflar bu konuda; “birleriyle” silahlı kavga ve çatışmaya girdi.

Yaralanan-ölen dahi oldu.

Yani; “hakikat” tabiri caizse “su yüzüne” çıkmasına rağmen.

Israr ettiler;

Maskelerin düşmemesi için “sen misin yolsuzlukları ihbar eden” denildi.

***

Eee.

Burası Türkiye diyeceksiniz.

Zülfü-yâre dokundururlar mı?

Aynen de öyle.

Ama unuttukları bir şey var.

Hala da;

Hakka, hukuka ve siyasi kirlenmeye bulaşmamış, “savcı ve hâkimlerin” olduğunu.

Şükürler olsun ki;

Yargı’nın “adalet” terazisi onlara gereken cevabı verdi.

“Yaptığınız hukuk dışı” denildi.

***

Yani,

Altıntaş’ın hukuk mücadelesinde Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi, “onu” haklı buldu.

Ve tüm haklarının iade edilmesine karar verdi.

Olması gerektiği gibi!

Ancak,

Yargının “adalet” terazisi, bir gerçeği daha gördü.

O da Kurumun zafiyeti.

Ve yolsuzluk ile usulsüzlüklerin, “araştırmasında” gösterilen, hassasiyetsizlik!

O nedenle;

Diyorum ki, gerekçeli karardaki vurgular daha vahim ve önemlidir.

***

Şöyle ki.

Mahkeme diyor ki;

”Hayati Altıntaş’ın iddiaları ciddi olmasına rağmen yeterli derecede incelenmedi, araştırma yapılmadı”

Evet, biz de o zaman da ifade etmiştik.

“Kimi kime şikâyet ediyoruz?” diye!

Sonuç itibariyle;

Ortaya çıkan keyfiyette şu sonuç ortaya çıkıyor.

Bu kurumun en altındaki ile üstündekiler arasında bir bağ var.

***

Bakınız işte mahkeme de bu kanıya vardı.

Mahkeme,

Kurum yöneticilerinin karşı savunmalarını tek tek çürütmüş.

Özellikle ihalelerin verildiği;

M.K adındaki şahsın kurum yöneticileriyle olan yakınlığına ve ihalelerin yapılış biçimine de dikkat çekiyor.

Bu şahıs hakkındaki iddiaların;

Kurumun soruşturmasında dikkate alınmamasına atıfta bulunulduğu gibi.

Mahkeme,

Verdiği kararla kurumdaki yolsuzluk ve saadet zinciri için önemli bir emsal oluşturmuş.

***

Diyeceğim;

Bu karar bir “yargı” tokattır.

Şimdi beklenen “tepedekilerin” bu hükme ve karara uygun tavır koymasıdır.

Bekleyip-göreceğiz!

Tabi ki;

Fikri takibi de, unutmadan!

Birileri bilsin ki,

Bizde “yazdık” sonra unuttuk, gerisi ne oldu “zihniyeti” yok.

***

DOĞALGAZ’IN FATURA ÖDEME TAKVİMİ?

Bir süredir.

Siz, sevgili okur ve kent ahalisinden aldığım ciddi bir ihbar var.

Ve tabi ki; “tepkiye” dayalı şikâyet.

Şikâyet şöyle;

Diyar-Gaz’dan “abonelerine” gönderilen faturaların “ödeme takvimi”

Deniliyor ki;

Fatura ayın ilk haftası geliyor.

Son ödeme tarihi olarak da; ayın 13’ünü gösteriyor.

***

Malum.

Özellikle; Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlar.

Tabi ki; işçi kesimi de.

Özel sektör de, benzer uygulama içerisinde.

Maaşlar her ayın 15’inde “hesaplara” yatırılıp-ödenmektedir.

Yani;

Doğal-Gaz Faturasının “son ödeme” gününden iki gün sonra.

Haliyle; zamanında ödeme yapılmayınca, faturaya “faiz” uygulanıyor.

***

Belki,

Denilebilinir ki, “bir iki günün” faizi ne olabilir?

Hayır, öyle değil.

İster bir gün, ister 10 gün, ister bir ay.

İlk etapta; uygulanan faiz oranı aynı.

Eee.

Malum, kış mevsimindeyiz, haliyle “tüketim de” yüksek.

Fatura şişkinliğine,

Faiz’in yüzdeliği de eklenince, “ciddi” bir mağduriyet söz konusu.

***

İhbar.

Ve şikâyetler Diyar-Gaz’a defalarca iletilmiş.

Ama ne yazık ki “pek” alaka gösterilmemiş.

Hele ki;

Diyarbakır’da, on binlerce memur ve işçi çalıştığını düşünürsek.

Hadise, ciddi bir kesimi alakadar ettiği gibi ortaya çıkan, parasal veriler de, “korkunçluk” arz ediyor.

***

Bu nedenle;

İlgili ve yetkililere, “hassasiyet” çağrımız!

Faturaların, ödeme tarihi “makul” takvime çekilmesi.

Özellikle,

Son ödeme tarihi 17 ila 28’inci güne.

Lakin emekliler de maaşlarını belirttiğim “tarihler” içerisinde alıyor.

***

Tabi ki;

Şu iddia da zihinleri kurcalamıyor değil.

“Bilinçli mi?”

Ayın son iki güne denk getirilip, faizle “kazanç mı” elde edilmek isteniyor?

Doğrusu,

Soru hayli, kafa karışıklığı yaratıyor.

Ama bildiğim,

Ve görünen odur ki, “ödeme tarihiyle” alakalı, ciddi bir çelişki ve tepki var.

Bizden, şimdilik uyarı.

Sonrası, neye kâmil olur bilmem!